1. BÖLÜM

826 28 15
                                    

Şehzade Abdülhamid o gün uyandığında güne güzel başladığını farkındaydı. Belki de içine doğdu hayatının aşkının bir şekilde karşına çıkacağı... Aslında tüm evlilik ikazlarına rağmen kimseyi istememiş gerçekten aşık olacağı gün evleneceğini söylemişti. Sık sık bu konuda nasihatler dinlese de pek işe yaramadığı belliydi... O gün yine sıradan bir gün yaşayacağını düşünerek güne başladı. Karlı bir kış gününde... Ayaza rağmen  şehzade, soğuğa aldırmadan talimlerine devam ediyordu.

O gün her zamanki gibi at binmeye gitmişti. Atıyla ormanda ilerlerken yolda gördüğü elindeki kuşun yarasını sarmaya çalışan yaşlı kadına yardım etmek istedi. Atından indi.

A: yardım etmeme izniniz var mı?

K: gözlerim pek iyi görmüyor yaşlılık hali. Senin gibi bir yardımsever, dünya tatlısı bir kız da yardım etmek istedi sağolun ikiniz de. Gelir şimdi sargı bezi almaya gitti

Abdulhamid yardım etmek isteyen o kızı çok merak etti.

A: rahatsız olmazsanız  hanımefendi gelene kadar yanınızda kalayım olur mu?

Dedi en nazik haliyle. Yaşlı kadın gülümsedi hemen.

K: Olur tabi çok sevinirim. O kızcağız da geldiğinde sararız kuşun kanadını.

Abdülhamid usulca kuşu eline aldı. Kanadına bakıp yüzünü buruşturdu.

A: yarası derin evet. Ama iyileşir siz böyle iyi bakarsanız

Tam o sırada prenses talustan elinde bezlerle gelir. Çok asil bir hali vardır. Attığı her adımda iyilik ve sevgisini bulaştırır etrafına.

Abdülhamid gelen o güzelliğe takılı kalır. Bir an etrafındaki her şeyi unutur. O kadar dalmıştır ki yaşlı kadıncağızın dediğini bile duymaz.
Prenses Talustan kadının yanına yaklaşır hemen soğuktan buz gibi olmuş elini ısıtmaya çalışarak kuşun başını okşadı. O sırada elin başkasına ait olduğunu farketmesiyle başını kaldırması bir oldu. Şehzadeyle göz göze geldiler o an...

Abdulhamid boncuk boncuk bakar. Büyülenmiştir. Prenses Talustan da takılı kalır ama hemen gözlerini ve ellerini geri çeker.

T: kusura bakmayın der

Artık o kara kışın soğu değil sevdanın sıcaklığı yayılır vücutlarına. Kalpleri ısınır. Şehzade ilk görüşte vurulur bu güzel Çerkes kızına. Ama saygısızlık etmemek için kendi kendine kızarak ve zorlanarak gözlerini çeker üzerinden. Kuşa bakmaya çalışır.

A: sorun yok. Yarası derin...

Talustan üzgünce

T: maalesef evet... Çok kötü görünüyor

A: Yarayı temizleyip sarmamız gerekiyor. Ben hallederim ama hava soğuk siz üşümeden evinize dönün isterseniz

Aslında dönmesini hiç istemez. Bir ömür yanında kalmasını bile ister ama kendine inanamaz susmakla yetinir.

T: olmaz... Gidemem onu yalnız bırakamam der

Abdülhamid bu iyi yürekli kızın kalbine aşık olur asıl. Bıyık altından gülümser bu lafı duyduğunda hafifçe.

A: Siz bilirsiniz. Uçamaz hemen zaten. Saraya götürür tedavisi bittiğinde getiririm kuşu

Yaşlı kadın kocaman bakar.

K: sen sarayda napıyorsun?

Prenses Talustan da merak etmiştir.

Abdülhamid hafif mahçup

A: ben şehzade Abdülhamid

Prenses Talustanın da bakışları büyür.

T: Affedin şehzadem tanıyamadık. Aslında çokça adınızı duydum...

Abdulhamid direkt prensese bakar. Adını duyması dahi hoşuna gitmiştir. Hemen yüzüne gülümseme yerleşir.

A:ne affı, asıl siz beni affedin kendimi söylemedim... (hafif merak ve mahçup bir şekilde) sizin adınız nedir? Diye sorar prenses Talustan'a

T: ben prenses Talustan, çerkeslerdenim

Abdülhamid gülümser.

A: prensesim ben de sizi tanıyamadım siz de beni affedin ödeşelim o zaman

Talustan gülümser. Abdulhamid gülüşüne takılı kalır.
Talustan konuyu dağıtmak için kuşa bakıp Abdulhamid'e bakar.

T: alabilir miyim?

Şehzade prensenin konuyu dağıtmasını farkeder. Bu ağır başlı tavrı bile etkiler onu

A: tabii..

Kuşu usulca bidarın nazik ellerine teslim eder. Yüzünde gülümseme vardır. Bunu isteyerek yapmaz o anın büyüsüne kapılmıştır. Yaşlı kadın gözlerini kısar.

K: siz tanışıyor musunuz? Çok uzun baktınız demin?

A: hayır... Tanışmıyoruz.. Ama tanışmak isterim

Prenses Talustan gülümser. Cebinden saatini çıkarır. Baya geç olmuştur.

T: Benim gitmem lazım kuşu size emanet edebilir miyim?

Şehzade gitmesini istemez. Ama elinden bir şey gelmez.

A: saat geç oluyor. Bırakmamı ya da askerlerin bırakmasını ister misiniz? Kuşa sarayda baktırırım

T: gerek yok. Ben giderim teşekkürler der.

Teyzenin yanına gidip elini öper. Şehzade hayran hayran izler onu. Gülümseyerek arkasından bakar. Sessizce kendi kendine mırıldanır.

A: bu son görüşmemiz olmayacak Prenses Talustan...

Ve şehzadenin gönlü dünyalar güzeli bir Çerkes kızına düşer...

Hünkar Sultan Aşkı - ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin