#3. BÖLÜM#

58 5 2
                                    

Yatağıma uzanmış bir şekilde boş boş tavanı izliyordum. İçeriye aniden giren kardeş müsbettesi Min John 'a baktım. Bu dangaloz kapıyı çalmadan içeri girmemeyi ne zaman öğrenecekti...

"Sana kaç kere dedim kapıyı çalmadan içeri girme diye!" Diye çemkirdim. Bana salak salak bakmaya başladığında

"Ne bakıyon öyle, domuz yutmuş aygır gibi?"

"Abla regl döneminde falan mısın? Ne bu sinir? Bu asabiyet?" Yastığı alıp kafasına fırlattım. Arkasını dönmüş kaçarken, kıçından vurdum onu. Bana döndü ve dil uzatıp tekrar kaçtı. Arkasından

"Böyle adam ol ve bana yaklaşmasını öğren." Diyerek bağırdım arkasından. Tekrar yatağıma uzandım. Aklımda sadece bir şey vardı yada bir kişi, o da Park Jimin

♧♧♧

"Kanka hadi noolurrr gidelim." Diye yalvaran Yu Jin 'e baktım. baktım.

"Yaa bir kez bizle gelsen olur müsün? Diyerek Soo Bin'e katılan Seokjin 'e döndüm.

"Biliyorsunuz işte babam gece çıkmama izin vermiyor ne yapayım" diyerek isyan ettim.

"Sen isteyince herşeyi yaparsın." Diyen Soo Bin 'e içimden hak verip dışımdan olmaz diyerek baktım. Akşam bara gitmeyi planlıyorlardı ama benim gitmeye hiç niyetim yoktu.

Uzun bir konuşmanın ardından pes ettiğimi belli etmek için kollarımı havaya kaldırdım.

•••

Akşam babamdan izin alana kadar anam ağlamıştı. Gerçekten anam ağlamıştı. Dışarı çıkarken, gözleri dolu dolu, burnunu çekti;

"Kendine dikkat et tamam mı?" Diyen annem sanki bir daha görüşemiyecekmişiz gibi bakıyordu.

"Of anne abartma yaaa. Alt tarafı arkadaşlarımla buluşacağım." Tabi bara gideceğimizi söyler miyim? Ama gece gece diyen anneme bıkkın bir bakış atıp dışarı çıktım. Annem arkamdan geç kalma diye bağırıyordu.

Bara geldiğimde herkes bir masaya geçmiş beni bekliyorlardı. Seokjin ;

"Ben içecekleri almaya gidiyorum. Sa Ra sana ne getireyim?" Diyerek bana baktı. Evet Sa Ra burda ben oluyorum.

"Kafana göre takıl" dedim ve Yu Jin ile Soo Bin 'e baktım. Onlar müziğin ritmine kendilerini kaptırmış dans ediyorlardı. Hoseok geldiğinde elindeki alkollü içeceği bana uzattı. Elinden aldım ve yavaş yavaş içmeye başladım.

İçecek öyle çok ağır birşey değildi ama yinede bende kafa yapmıştı. Sonuçta hergün içmiyorum. Bir bardak daha istedim. Kafam iyice güzel olmuştu.

Gece sonunda Seokjin herkes için bir taksi çağırmıştı. İlk önce Soo Bin arkasından da Yu Jin gitti. Jin 'de benim taksim geldiğinde çantamı içerdi unuttuğumu fark edip Jin 'e döndüm.

"Ben çantamı içeride unuttum galiba sen git. Ben birazdan gelirim" dedim. İlk önce kabul etmese de onunda kafası güzeldi bu yüzden fazla ısrar etmeden taksiye binip gitti.

♧♧♧

Sabah kahvaltı masasına geçtiğimde hafiften başım ağrıyordu. Kolumdan cimciklercesine tutan annem

"Dün ne ara geldin sen?" Tam olarak hatırlamasam da büyük ihtimalle sarhoş olduğumu farketmesinler diye eve gizli gizli girmiştim.

"Geldiğimde uyuyordunuz" diye yalan salladım. 'Neyssee' dedi ve masaya geçti. Bu 'neyse' annemin dilinde burda kalmadı sonra konuşuruz demekti.

Okula geldiğimde herzaman ki gibi geç kalmıştım. Dersimiz beden eğitimi olduğu için Soo Bin yok yazılmadığımı söylediğinde rahatladım.

Seokjin 'de aramıza geldiğinde ona dönüp

"Dün gece için teşekkür ederim." Dedim

"Anlamadım ne için bu teşekkür ?"

"Beni gece eve bıraktığın için"

"Ben seni dün gece eve bırakmadım ki" Kafası güzel olduğu için hatırlamıyor olmalıydı.

"Hatırlamıyor musun?" Dediğimde

"Hatırlamayan sensin galiba dün çantanı unuttuğunu söyleyip benimle gelmedin" dedi. O zaman beni Jin bırakmadıysa ben eve nasıl gelmiştim.

Tenefüste fizik sorularımı da yanıma alıp Bay Park 'ın yanına gittim. Soru sorma bahanesiyle onunla konuşmayı düşünüyordum. Beni gördüğünde hafifçe kaşları çatıldı. Beni kısa bir süzdükten sonra;

" Bakıyorum da, dün geceden sonra kendine gelmişsin."


Dün Gece saat 23:16



Bara tekrar girdim. Çantamı olduğu yerden almaya gittim ama birden fazla çanta vardı ve hepsi benim çantama benziyordu. Elimi çantaya uzattığım da aslında bir çanta olduğunu gördüm. Beynim benimle oyun oynuyordu.

Eve hala gitmek istemiyordum bu yüzden barmenden bir bardak daha istedim. Beynim benimle oyun oynamaya devam ediyordu ki barmeni Bay Park olarak görmeye başlamıştım. Barmenin uzattığı bardağı aldım ve kafama diktim. Bir bardak daha isterken;

"Başka birini bulamadın mı? Hayır yani ne bok varda Jimin? " diye bağırdım. Ona adıyla seslenmiştim çünkü o bunu asla duymayacaktı. Gözümde Bay Park 'ın muhteşem gülümseyişi canlandığında salak salak sırıtmaya başlamıştım bile.

"Yeter bu kadar, daha fazla içme"

"Sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun?" Bağırarak yanımdaki insana döndüğümde, döndüğümle kaldım. Ya beynim benimle dalga geçiyordu yada karşımdaki gerçekten Bay Park 'tı ama bunu kavrayabilecek bir kafada değildim.

Elimdeki bardağı yavaşça elimden aldı ve beni ayağa kaldırdı.

"Artık eve gitme zamanın geldi küçük hanım" dedi ve beni dışarı çıkarttı. Karşımdaki hayal yada gerçek şu an benim için farketmiyordu. Vücudumu ona doğru döndüm ve parmak uçlarıma kalkıp yanağına bir öpücük kondurdum. Yavaşça geri çekildim ve yüzüne baktım. Donuk bir şekilde bana bakıyordu. Bir anda gelen cesaretle ona sarıldım.

BÖLÜM SONU

Evet arkadaşlar ben geldim🤗

Birazcık ibnelik yapmak istedim. Sizce barda ki kişi Bay Park mı yoksa başka biri mi?

Hfjjjhssxhjjhh

Kitap karakterlerini koreli seçtim ama siz kitabı okurken Türkiye'de ve türkçe konuşuyorlarmış gibi hayal edin çünkü ben bu şekilde hayal edip yazdım.

Yada siz bilirsiniz canınız nasıl istiyorsa o şekilde düşünebilirsiniz.
Öpüyorum sizi 😙😙

Kaçtığına KoşmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin