#1. BÖLÜM#

124 9 2
                                    

Herzaman öğle vakti uyanan ben bugün daha kargalar bokunu yemeden yataktan kalktım. Çünkü bugün benim için çok önemli bir gün, bugün sınav günü, evet evet YKS. Kafama sınav gerçeğinin son yıl dank etmesiyle çalışmaya başlayan ben, bir yıl boyunca verdiğim emeklerin karşılığını nihayet bugün alacağım.

•••

Sınav kağıdını verir vermez daha doğrusu belletmen hocanın süre bitti deyip kağıtları önümüzden alır almaz mezuna kaldığımı anlamıştım. Şimdi eve gidip aileme sınavımın nasıl geçtiğini, nasıl söyleyecektim acaba...

Bir kaç durak önce indim. Evimizin arka kısmındaki yeşilliklere uzanıp şimdi ne olacağını düşündüm.

Cidden şimdi ne olacaktı?
Gelecekteki planlarım, kurduğum hayaller, hayal olarak mı kalacaktı?

Peki onun yüzüne nasıl bakacaktım...

♤♤♤

Hayatımın en zor yaz tatillerinden birini geçiriyorum. Kimse mezuna kalmak istemle ile ilgili birşey söylemiyor ama kendi içimde o kadar huzursuzum ki.

Hayatım boyunca insanların hep hak ettiğini yaşaması gerektiğini düşünen ben şu an bu durumumu hak ettiğimi düşünmüyorum. Ailemin benim için verdiği emekleri çöpe atmış, hak etmediğim ikinci şansı istiyorum.

Tabiki de ailem benim kararıma saygı duyuyor, ama ben yinede kendimi kötü hissediyorum.

Peki o mezuna kaldığımı öğrendiğinde ne düşünecek?..

Yaklaşık 1.5 Yıl Önce

"Allah kahretmesin yaağğh. Dersine dee, hocasına daa..."
Diye isyan ederken arkamdan birden 'böğhhhh' diye bağırarak çıkan salak arkadaşım Soo Bin 'e bön bön baktım. Korkacağımı falan mı sanıyordu bu kıt beyinli?

"Korktun mu?" Diyerek yüzüme masum bir yüz ifadesiyle bakmaya çalışan, ama beceremeyen arkadaşıma kusmuk görmüş kurbağa gibi baktım.

"Hala bir ilerleme kaydedemedin mi?" diyerek yanıma oturdu.

"Nerdeeee" dedim ve tekrar fizik kitabına gömüldüm.

Pazartesi günü fizik yazılım var ama ben bir bok bilmiyorum. Hocanın anlattığı hiçbir şeyide anlamadığım için, ortada sıçmık gibi öylece kalakaldım.

"Kızım işte git hocaya söyle anlamadım bu konuyu diye, boş bir zamanında yeniden anlatsın ne olacak, işi bu."

"Tekrar anlatsa ne olacak, sanki anlayacağım da " dedim umutsuzca.

"Ohoo o, sen böyle yaparsan bu sınavdan nah geçersin ben sana söyleyeyim. Neyse, Yu Jin beni kantinde bekliyor, onun yanına gitmem lazım. Sana kolay gelsin." dedi ve sınıftan çıktı.

Fizik kitabıyla tekrardan baş başa kalmanın verdiği mutlulukla (!) bakışmaya başladık. Bir süre ben ona baktım o da bana baktı. En sonunda bana çıkma teklifi edip hayatımdan çıktı.

Öyle arasına girdiğimizde bu dersten kalmak istemediğim için pes edip öğretmenler odasına girdim. Bay Kim koltuğa beygir gibi yayılmış telefonla uğraşıyordu. Su içmek uğruna timsah yuvasına yaklaşan geyik misali yanına yaklaştım.

"Hocam sizden bir şey isteyebilir miyim?" Kafasını kaldırmadan göz ucuyla bana baktı. Kalın çıkarmaya çalıştığı ama kuş cıyaklamasından farkı olmayan sesiyle 'Söyle' dedi.

Son işlediğimiz konuyu anlamadığımı ve boş bir zamanında bana tekrar anlatıp anlatamıyacağını sordum.

"Kızım malesef hiç boş vaktim yok. Konu anlatımlı video falan izle sen halledersin." Kendim halledebilsem sana niye geleyim bok beyinli. ( Hocalarım çok özür )

"Hocam bir sürü video izledim, konu anlatımlı kitaplara baktım ama anlamıyorum." Ama nafile boş vakti yokmuş muş bizde yedik. Pis keltoş ne olacak. Kafasından yansıyan güneş ışınları lazer silahı gibi etrafi delip geçerken, bu adama yalvaracağıma yazılıdan sıfır alırım daha iyi diyerek odadan çıktım.


♤♤♤

Cuma günü daha bir stresle okula geldim. Lise hayatım boyunca hiçbir dersten kalmadım, kalmak da istemiyorum. Gözlerim yavaş yavas dolmaya başlarken, okulumuza bu yıl gelen yeni fizikçi aklıma dank etti Park Jimin! Dersimize girmiyordu ama belki... Aklıma gelen fikirle, ellerimi birbirine sürtüp adeta avına saldıran bir hayvan misali sıradan fırladım.


•••

"İnşallah bugün dersi vardır kanka yaa" diyerek canım kankam Soo Bin 'in yüzüne baktım. Kolumu cimcikleyip

"Sakın ağlama kızım, salak mısın? Alt tarafi bir ders." dediğinde kendimi yazılıdan doksan beş alıp yüz alamadım diye ağlayan kızlar gibi hissettim. Barajı geçsem bana yeterdi...

Bütün öyle aramı Bay Park 'ı (yeni fizikçiyi) bulmak için harcadım ama yer ayrılmış da içine girmiş sanki. Ders programına baktığımda dersi olduğunu görmüştüm, bu demek oluyordu ki okulda, ama nerde?

En sonunda pes ettim çünkü artık bulsam bile bana ne ara anlatacaktı ki. Öyle arası bitmişti ve sınav bu pazartesiydi. Tabi bide kabul edip etmeyeceği muammaydı.

Kantinden aldığım kahveyle sınıfıma gitmek için koridordan döndüğümde elimdeki kahveyi karşıma aniden çıkan kişinin üstüne dökmekten son anda kurtardım. Kafamı kaldırdığımda Bay Park tam karşımda duruyordu.

"Pardon hocam" diyerek yanından geçip gidecekken bana seslendi.

"Beni aradığını duydum?"
Arkamı dönüp hocanın yüzüne baktım.

"Sizden bir şey isteyecektim ama artık çok geç." Dudaklarımı üzüldüğümü belli etmek için büzüştürdüm.

"Olsun sen yinede söyle, belki hâlâ geç değildir." Derken ağır çekimde bir gülümseme gönderdi. Off of offf, o nasıl bir gülümsemedir arkadaş?

Gülümserken yanağında oluşan o belli belirsiz gamzesi beni benden alırken nefes alamadığımı fark ettim. Daha önce ne gamzeler görmüştüm ama hiç biri bu kadar etkileyici değildi.

Hemen kendimi toplayıp derin bir nefes aldım. İlk önce nasıl söyleyeceğimi düşündüm. Sonuçta benim hocam değildi yani. Kendi hocam bile kabul etmemişken o mu kabul edecekti... Ama denemekten zarar gelmezdi değil mi?

Fizik dersinde zorlandığımı ve yazılıdan düşük almak istemediğimi anlattım. Bu sırada gözlerim yine doldu. Nalet olası şu gözler...

Küçüklüğümden beri ne zaman kendimi zor durumumda hissetsem gözlerim dolardı. Ders zilinin sesi okulda yankılanırken elimle zili gösterip

"Artık çok geç." Dedim. Tam arkamı dönecekken onun sesini tekrardan duydum.

"Son dersim boş..."


~~BÖLÜM SONU~~

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kitabım, bu yüzden bir hatam bir kusurum olursa bağışlayın.

Düşüncelerinizi ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.

Kaçtığına KoşmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin