1143 kelime :)
Yorum atmayı unutmayın.
Ve kısa bir hikaye olacak tşk öd bb.
İyi okumalar ^^
Bölüm 1: Lie
'Hoş bir karşılama yapmak isterdik fakat bu kısa süremizde ne kadar çok asker iyileştirirssk o kadar iyi. Hirai Momo 61 numaralı alan ve Chou Tzuyu sende 34 numaralı.' başımı sallayıp kadının dediği bölüme gittim. Elime tutuşturulan listeden adları bulamam gerekiyordu.' Adınız ne acaba? 'sorduğum soruyla gözleri bana dönmüştü. Canının acıdığı açıkça belli oluyordu. Ağzını hafifçe araladı ve sonra kapattı konuşmaya takati yokmuş gibi. Sonra tekrardan zorladı kendini ve söyledi adını.' Jeon Jungkook' başımı sallayıp liste de aramaya başladım. Çok fazla kişi vardı bulmam zo- 'En arka sayfaya bak.' kafamı sallayıp en arka sayfayı çevirdim. Ciddi olamazdı maraşel olmak için fazla genç duruyordu. 'Şey yanlış anlama ama maraşel olmak için fazla genç değil misin?' dediğime hafifçe dudağının yanı kırılmıştı.
'Bak güzelim ben bir çok savaşta savaştım hiçbir şekilde çekinmedim ve bu rütbeye ulaşmak o kadar zor olmadı.' pes dercesine ellerimi kaldırdım tekrardan tebessüm etti.
'Sol kolunu çıkarır mısın?' dediğimi yaptığında kan içinde olan tişörtünü yaraya kadar kaldırdım. Hafif bir sıyrık almıştı. Yani ucuz yırtmıştı. 'Bu biraz canını yakabilir.' batikonu sürdüğüm gibi tıslamıştı. Zorla dişlerinin arasından konuştuğu cümle tüm dikkatimi ona vermemi sağlamıştı. 'Benziyorsun.' benziyor muyum? Kime? 'Anlamadım.' gözleri dolmuştu.
'Sen benim kardeşime çok benziyorsun.' Bu kötü bir şey miydi? 'Ama o vefat etti. Seni görünce bir anda kötü oldum üzgünüm.' kafamı salladım. İnsanın sevdiğini kaybetmesinin nasıl bir his olduğunu gayet iyi biliyordum.
'Bitti. Bir gün istirahat etmeniz gerekiyor. İyi günler.' önünde saygı ile eğilip yanından ayrıldım. 'Chou buraya çabuk 78 numarada ki hasta seni bekliyor.' koşar adımlarla 78 numaraya ulaştım. Kahretsin Kim Taehyung. Beni gördüğünde şaşırmıştı. Gözlerinden okuyabiliyordum bunu. Hiç mi hiç özlememişim. 'Tzuyu?' Ne var dercesine salladım kafamı onunla hiçbir şey konuşmak istemiyordum. 'Ben geçmiş için özür dilerim.' kafamı ciddi misin dercesine salladım 'Üzgün olman hiçbir şey değiştirmiyor biliyorsundur belki. Her neyse Taehyung yaranı göster.' kafasını sallamış ve gömleğini hafif kaldırmıştı. Kurşun hafif bir şekilde içeri girmişti. 'Canın fazlasıyla yanacak.' malzemeleri almak için döndüğümde maraşelin bizi izlediğini fark etmiştim. Gözlerini gözlerimden 10 saniye ayırmamıştı neredeyse. Omzuma dokunan el ile neye uğradığı şaşırmıştım. 'Tzuyu sen maraşelin yanına gitmeliymişsin ben Taehyung ile ilgilenirim.' başımla onaylayıp maraşelin olduğu bölgeye doğru ilerledim. 'Beni çağırdınız sanırım çünkü daha yeni size bakmıştım.' gözlerime bakıp 'Evet. Ağrı kesici var mı diye soracaktım.' cidden mi yarası o kadar derin değildi fakat aşırı derece de ağrı çeken bir sürü asker vardı maraşel olduğu için kendini ne sanıyordu bu 'Var.Ama size veremem sizin çektiğiniz acıdan çok daha fazla acı çekenler var şimdi izninizle gideceğim.' arkamk dönüp bir iki adım attıktan sonra gözlerimin dolmaya çenemin titremesine neden olan sözcükler çıktı ağzından hala atlatamamamıştım onu kahretsin!' Taehyung ile nerden tanışıyorsunuz? ' yavaşça arkamı döndüm ve boş gözlerimi diktim ona' Eski sevgilim. '
Söylediğim iki kelime ile bir şey demek ister gibi dudaklarını ayırmış sonra geri kapatmıştı. Cevap vermeye tenezzül etmeden başını anladım anlamında sallayıp. Kafasını önüne eğdi. Dili ile yanağını deşiyordu bildiğin aynı zaman da parmaklarını çıtlatıyordu. 'Çok sevdin galiba beni izlemeyi.' hah dercesine gülümsedim ve hiçbir şey demeden yanından ayrıldım. 'Tzuyu numara 85 çabuk.' başımı sallayıp 85 numarayı aramaya koyuldum.
Burası çok karışıktı. Sonunda istemsizce bulmuş olmanın mutluluğu ile gülümseyerek 85 numaralı bölgeye girdim. 'Merhaba ben Dr. Chou Tzuyu isminizi alabilir miyim?' yüzüme bakıp bakıp sırıtıyordu bir sorun mu var gibi yüzüne baktım. 'Ahh pardon o güzel yüzünüze daldım kusura bakmayın.' Bu ne kardeşim savaş içerisindeyiz düşündüğünüz şeye bak. 'Austin. Park Austin.' kafamı sallayıp listede ismini aramaya başladım zorda olsa bulmuştum ismini. 'Neyiniz vardı?' Sol bacağını göstermişti. Kurşun azıcık içeri girmişti. 'Pekala bu kesinlikle acıta-' cümlemin bölünmesi ile sesin geldiği yöne döndüm. 'Austin neyin var?' Ahh maraşel Jungkook bu adam ben nereye oraya oldu bildiğin. 'Maraşel lütfen yatağınızda geri dönün.' başını hayır anlamında salladı. 'Benden daha yaralı kişiler o yatakta yatmalı.' diyip yerde tedavi gören kişileri gösterdi. 'Ayrıca şuan durumumuz kötü değil savaşta olabiliriz ama çok daha güçlüyüz onlardan her türlü imkanımız var güzelim yatacak yer bulurum ben.' haklıydı ama aması yok. 'Her neyse Austin neyin olduğunu sormuştum en son.' Austin cevap vermek için ağzını açtığında kurşunu çıkardığım için tıslayıp ağzını ve gözlerini kapatmıştı. Yaranın çevresini temizlerken yanıtladı maraşeli 'Gördüğün gibi bacağımda bir kurşun çıktı Jungkook. Ayrıca beni önemsiyormuş gibi gelmene gerek yoktu. Chaeyoung' tan sonra bana olan nefretini biliyorum. ' kafamı kaldırıp Austin' e baktım. 'Hangi Chaeyoung?' Austin çıkışmama şaşırmış ama yanıtlamıştı beni ve ben yıkıldım bir kere daha 'Park Chaeyoung doktor olan hatta geçen gün vefat etti.' kafamı salladım hemen kendime gelmek için 'Onunla ne gibi bir bağlantın var?' hafif gülümsemişti ve başımdan kaynar sular akmasına sağlayan o cümleyi çıkarmıştı dudaklarının arasından 'Sevgilimdi.' şakaydı komik bir şaka. 'NE SAÇMALIYORSUN SEN ONUN BİR EŞİ VAR-DI.' gözlerini büyütüp gözlerime dikti.
'B-Ben bilmiyordum. Fakat acaba eşi şu arkadaki çocuk olabilir mi?' arkamı döndüğümde Yoongi'yi görmek canımı çok acımıştı. Ne yani Yoongi onun için ölüp biterken o evliyken bi de sevgili yapmıştı. Düşündüm acaba ondan kurtulmamız iyi bir şey miydi. Sonuçta bir kötü daha silinmişti bu dünyadan. Austin' in yarasını hızla temizleyip yanlarından ayrıldım. Ama ayrılmadan önce son bir kez baktım yüzlerine ikiside pişman bir o kada şaşkınlardı. Hızla Yoongi'yi aramaya başladım. Bir hasta ile ilgiliniyordu güçlü duruyordu.
Yanına gidip demek istedim 'O zaten böyle yaparak seni hiç haketmedi. Yoongi biz onun için endişelenirken yanıp tutuşurken o burda sevgili bile yapmış. Demek isterim ona Chaeyoung senin en büyük hatan. Gözlerimi kapadım sıkıca ağlamak istemiyordum ama olmuyordu. Açtım gözlerimi baktım etrafa her hasta ile bir doktor ilgileniyordu. 'Tzuyu, Yoongi, Yeri, Lisa, Yerin, Sowon, Chanyeol, Felix bugün istirahat gününüz. Yarın her ihtimale karşı burda kalacak olan sizlersiniz.' başımı salladım. Saat akşam 11 olmuştu Yoongi'nin yanında doğru adımladım küçük adımlarla bana kırmızı gözleriyle bakmış ve konuşmak istemediğini açıkça belli etmişti. Hastanenin içinden çıktım hızlıca zor tuttuğum o göz yaşlarını bıraktım. Hayat zordu kardeşim dediğin kişiler bile kazık atıyordu sana. Bedenim kaskatı kesilmişti hayır olanlar yüzünden değil bedenimi saran kaslı kollar yüzünden hafifçe kafamı kaldırdım maraşeldi. İhtiyacım vardı sarılmaya diretmedim sarıldım ona.
Ayrıldığımızda nazikçe sildi gözyaşlarımı. 'Ağlama çünkü değmez.' yan yana yürümeye başladık. Gerçekti her şey yaşananların hepsi gerçekti ve insanın yüzüne bir tokat gibi yapışıyordu adeta. Sessiz bir şekilde yürürken durdu onu durunca bende durdum. Bedeni bana doğru döndü. 'Chou.' Bir dakika soyadımı nerden biliyor söylediğimi hatırlamıyorum. Dudaklarını araladı ve devem etti cümlesine 'İnsan sadece kendine yaslanırsa dik durur. O yüzden Yoongi' yi biraz rahat bırak düşünsün taşınsın.' yürümeye devam ettik sessizce barakaların oraya geldiğinizde - ki en şaşalı barakaların onlarındı- neyse o kadar önemli bir detay değil.' İyi geceler. ' diyip yanından gidecekken durdurdu beni.' Chaeyoung arkadaşımdı ve ben onun evli olduğunu bilmiyordum en azından bize söylemedi o yüzden Austin' e kızma ve... ' gözlerimin sonuna kar açılmasını sağlayacak sözleri söyledi.
' Bence ne Mina ne de Rose öldü. Onlar kaçırıldı bundan eminim. Çünkü elimde bir sürü yaşadıklarına dair ipucu ve delil var. '
Gülümsedi' Ayrıca iyi geceler. Ve iyileştire bildiğin kadar yaralı iyileştir. Çünkü yakında tekrar saldırıya geçeceklerdir. ' başımı salladım. Aslında şuan da düşündüğüm tek şey Mina ve Chaeyoung'un yaşama ihtimaliydi.
Düşündüm durdum o gece gözüme bir gram uyku girmeden. Lütfen dedim lütfen Mina yaşamış olsun.
⤷spo: Sakin bir gün.
⇢prim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War
Fanfiction'Savaş.' cümlenin devamını getiremeyen şefimiz Kim Seokjin'e baktım. Çenesi titriyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Burnunu çekti ve ağzından zorla sıralı kelimeleri çıkardı. 'Kuzey Kore *hıck* ile olan savaşta bir sürü yaralı asker varmış. Ayrıca *hıck*...