2 MİSAFİR

31 9 23
                                    

Mutluluk gelip geçer fazla sevinmeyin.

Tesadüfün yeri zamanı yoktur. İstediği zaman gelip sizi şaşırtır. Yaşadığım tesadüf ile bir kaç dakika oturduğum dalda dikildim beni kendime getiren ses ise annemin sesiydi.

"Adelim hadi gel bak misafirlerimiz geldi." Kafamı sallayıp şoktan çıkınca ağaç dalına sıkıca tutunup bedenimi sarktım. Yavaşça yere atlarken tabi ne kadar yavaş olacaksa gözlerim hala onların üstündeydi.

Bahçe kapısına ilerleyip annemin yanında durdum.

"Maşallah Berfin senin kızın mı?"

"Evet küçük kızım Adel. Senin diğer kızın nerede Canan." Yanaklarımı kulağıma yapıştırarak gülümsemeye çalıştım. Daha sonra Canan hanımla sarılıp selamlaştım.

"Bir işi varmış bu gün gelemedi. Eşimi de bilirsin sevmez misafir gezmelerini."

Canan hanımın büyük kızı tahmin ettiğim kişiye bakınca elini uzattığını gördüm bende elini sıkıp gülümsedim.

"Sen hatırlamazsın Gönül ben." Gerçekten hatırlamıyordum.

En sonda kalan kişiyse tahmin edildiği üzere marketteki esmerdi. Elimi uzatıp el sıkıştım daha sonra tebessüm edip içeri geçmesini bekledim.

Ne uzun bir selamlaşma merasimiydi ama değil mi(?)

Yemekler arka bahçede birleştirilen iki masaya konmuş herkes yerlerini almıştı. Bahçeli olduğuna bakmayın fazla büyük değildi. Birkaç meyve ağacı ve biraz çimenlik vardı. Annemle babam boşandıktan sonra annem hayalini gerçekleştirip 6 odalı iki katlı güzel bir bahçesi olan şirin bir ev almıştı.

''Eee Adel sen ne işle uğraşıyorsun kuzum?'' Herkesin gözü bana dönünce kafamı gömdüğüm tabaktan kaldırıp Canan Hanıma baktım.

''Doğum doktoruyum.'' Gururla verdiğim cevap üzerine annem belini biraz daha dikleştirdi.

''Gerçekten mi, maşallah. Hangi hastanede?''

''Zambak Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi.'' Gülümseyerek beraber geldikleri esmere döndü bakışları.

''Sizin bir kaç sene önce çizimini yaptığınız hastane değil mi?'' Esmer başını sallayınca bana dönüp konuşmasını sürdürdü. ''O hastanenin mimarı Yiğit.'' Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken Yiğit'e döndüm. Esmer yakışıklının adı Yiğitmiş demek ki.

''Ne güzel bana bir kroki vermelisin bazen kayboluyorum hastanede.'' Masadakiler kahkaha atarken şaşkınlıkla onlara baktım. ''Bu konuda ciddiyim tabelalar olmazsa ben o hastaneden çıkamam.'' Daha büyük bir kahkaha kopunca söylediğim şeyin komik olup olmadığını düşündüm. Cidden komikti.

Konular değiştikçe ben bağımsızlaştım. Kahve gözler hala üzerimdeyken önümdeki yemeği bile yiyemiyordum. Niye böyle bakıyor? Hayır yanlış anlamayın sapıkça bir bakışı yoktu sadece biraz değişikti.

''Adooooşşş.''

''Derin Kaç kere söyleyeceğim. Adoş değil teyzoş diyeceksin.''

''Sorun değil abla benim de hoşuma gidiyor böyle demesi.'' Dibime kadar gelip kucağıma oturmaya çalışan Derini kucağıma alıp ayağa kaktım. ''Ne oldu bakayım benim küçük farem.''

''Ben sıkıldım zaten ağabeyim desen hiç benle oynamıyor arkadaşı da geldi unuttu beni.'' Gözlerimi Derinden ayırıp Denize baktım Gönül'ün oğluyla beraber balkonda oturmuş bir şeyler oynuyordu. ''Senin odana çıkıp biraz makyaj yapalım mı?'' Ayrı eve çıkarken eşyalarımın çoğunu burada bırakmıştım. Ve odamı kimseye vermemiştim.

Adel'in SolgunluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin