o2 » ❛ MALLENA VE KAFASININ ÜZERİNDE PARLAYAN AMBLEM ❜

165 30 184
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

we will rock you 💿 queen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

we will rock you 💿 queen

Bayrak kapmaca son derece tehlikeli ve can yakıcı bir oyundu, sıradan insanların ebelemecelerine benzerdi. Gerçek kılıçlar ve zırhlar kullanırdın ve kimse sana o zırhı ya da kılıcı taşıyıp taşıyamadığını sormazdı. Eğer sıradan insanlar olsaydık ve bulunduğumuz yer melez kampı olmasaydı; devlet çoktan bizi bu 21. yüzyıla absürt kaçan, bilinçli insan yaralamaya izin veren, son derece ölümcül ve vahşet içerikli oyunu oynamaktan basabilirdi. Kulağa yaptığımız şeyin barbarca geldiğinin farkındayım ama hayatta kalma egzersizlerimiz için bu son derece gerekli bir aktiviteydi.

Bu oyunun en iyi üç kabini ise belliydi: Ares, Athena ve Apollo. Alınmasınlar ama diğer kulübelerin bu konuda cidden vasfı yoktu. Bunun bir nedeni Ares kulübesinin 14 kişi olmasıydı, babaları savaş tanrısıydı ve ciddi anlamda Ares Kabini iri yarı çocuklara ev sahipliği yapıyordu. Çoğu sanki doğmadan önce beyinlerine yüklenmiş gibi silah kullanmayı biliyordu ve korkutucu görünüyordu. Oyun esnasında karşılarındaki insanlara "Ah, karşımda mısın? Şimdi seni sinek gibi ezeceğim." bakışları atıyorlardı. Bu yüzden genellikle kırmızı takım lideri onlar oluyorlardı. Bayrak kapmaca hep iki takımla oynanırdı mavi ve kırmızı, her hafta kura ile bu takımların lideri olacak kabin seçilir ve o haftaki kabin iletişimlerine göre de takımların diğer üyeleri belirlenirdi. Hoş, artık buna gerek duyulmuyordu. Çünkü oyunun iki big boss'u belliydi. Ares ve Athena.

Ares genelde kırmızı takım oluyordu, Athena ise daha ılımlı bir renk olan maviyi seçiyordu. Peki bu kendi kendine olan ve oturan bir şey miydi yoksa birden mi karar verilmişti? Elbette birden karar verilmişti, tam iki yıl önce Athena ve Ares aynı takımda oynamaya karar vermişti ve karşılarındaki takımın anasını ağlatmışlardı, bu yüzden dev egoist Dean "Bu oyunu sikeyim, bu yapılan cidden haksızlık lanet olsun oyunun en iyilerini kim aynı takıma koydu!" diye bağırmıştı. Sonra kabinler oylaması yapılmıştı ve iki lider takım renklerini seçmişlerdi. Sonrasında da diğer kabinler o hafta hangi takıma sempati duyarlarsa ona gitmeye başlamışlardı.

Şimdi de biraz Athena kabinden bahsedeyim, anneleri savaş ve strateji tanrısı olan bu çocuklar Ares'tekiler kadar iri değillerdi, hatta cılız bile sayılırlardı. Genellikle saldırı odaklı oynamazlardı, Ares'in aksine. Bayrağı gerçekten zekice bir yere saklarlardı ve onu korumak için kaba güç uygulayabilecek bir kabinin üyelerini başına dikerlerdi. Bu genellikle Apollo olurdu. Sonra da iki ekibe ayrılırlardı. Bir ekip dikkat dağıtıp savaşırken diğer ekip casusmuşçasına bayrağı arardı. Yani titiz çalışırlardı. Ne yazık ki Ares'in kaba gücünün ve Athena'nın zekasının çarpışması ve çoğu zaman birbirlerine üstünlük kuramaması gibi onlar da sonsuz kazanç getiren bir taktik bulamamışlardı. Bu yüzden aynı Ares ve Athena çekişmesi gibi onlar da bir savaş halindeydi. Bu iki birbirlerinden nefret eden kardeşi o kadar iyi yansıtıyorlardı ki!

SOMNIUM ☆ demigod, auWhere stories live. Discover now