8

377 38 3
                                    

İlk başta benim önde olarak başladığım maceraya Jungkook öne geçerek devam ettirdi. Elimde sımsıkı tuttuğum şişeme arada bakarak kendi kendime gülümsüyordum. 

''O minik şeyin seni bu kadar mutlu edeceğini bilsem daha önce verirdim.''

''Ne zaman verirsen ver, havalara uçacağım kesin.''

Hafif bir kıkırdamayla fısıltı şeklindeki küçük konuşmamızı bitirdiğimizde sorunsuz bir şekilde duvarlara ulaşmıştık. Sanırım kendilerine olan egolarından kimsenin buradan kaçmak istemeyeceğine kanaat getirip duvarların üstüne tel bile çekmemişlerdi. Aslında hastanede hizmetin güzel olduğunu inkar edemezdim. Bizim buradan kaçmamızın sebebi tamamen hastaneyle alakasızdı. Biz birbirimize olan sevgimizi özgürce yaşamak için kaçıyorduk.

Jungkook zayıf bedenimi kucağına alıp beni tırmandırırken pek kolay olmasa da duvarın başına ulaşmıştım. Titrerken gözlerimi aşağıdaki bedene çevirdim. 

''Jungkook ben bu yükseklikten nasıl atlayacağım?''

''Jimin... Oraya otur, ayaklarını sarkıt ve atla. Korkma ben buradayım.''

Jungkook'un söylediğini yapıp ayaklarımı sarkıttım. Derin bir nefes alıp kendimi ittikten sonra şaşkın kahkahalarla seslendim.

''Jungkook! Başardım! Çıktım buradan!''

O da benim arkamdan atladığında birbirimize heyecanla bakarak gözlerimizle her şeyi anlayabiliyorduk. Aşkımız özgürdü, bedenlerimiz özgürdü, davranışlarımız özgürdü. Ellerimizi kavrayıp hızla koşarken deli gibi bağırıyorduk. 'deli gibi' kavramı ne kadar ironikti akıl hastanesinden kaçan iki genç için. 

Şimdi önceden planladığımız gibi parka gelmiş, bir banka kurulmuştuk. Heyecandan uyuyamayacağımızı ikimiz de biliyorduk fakat uyuyormuş gibi yapmaktan da kendimizi alıkoyamadık. Jungkook'un gece boyu burnumda olan mayhoş edici manolya kokusu, bana oturduğumuz sert bankın varlığını unutturmuştu. Yarın sabah kalkacak, okula devam başvurusu yapacak ve hem yarı zamanlı çalışıp hem de bursluluk sınavına katılacaktık. Hayatın zor tarafı bize gülümsese de, elim onun elinde, burnum onun boynunda, dudağım onun dudağındayken hiçbir şey beni vazgeçiremezdi.

trelós, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin