Bölüm-2

244 20 8
                                    

Geçen gün bizi sarhoşlardan kurtaran çocuk şu an karşımdaydı. Göbekli Hilmi "Hoşgeldiniz çocuklar, kendinizi tanıtın" dedi. En sağdaki başladı :

"Ben Utku SOYDAN, Güneş kolejinden geldim."

"Ben Alp ALKAN, Güneş kolejinden geldim."

"Oktay ARAS, Güneş kolejinden geldim."

Tüm kızlar ağızları açık yeni gelenlere bakarken ben Oktay'ı inceliyordum. Geçen gün namusumu kurtaran taş... Onun da gözleri birini ariyor gibiydi. Birden bana baktı. Utku Okay'ın kulağına eğilip birşeyler fısıldadı. Oktay hafif gülümserken birden somurttu. Gözlerini istenmeyerek de olsa benden çekti. Gözleri biryere kenetlendi. Artık somurtarak değil de sanki biraz öfkeyle bakıyordu. Kafamı biraz aşağı eğip onun kime baktığını bulmaya çalıştım.

"Hadi çocuklar ayakta kalmayın boş biryer bulup yerleşin."

İşte bu komut sanki onlara değil de kızlara verilmiş gibi kızların hepsi ya çantalarını topladılar, ya da yandakileri kovmaya çalıştılar. Ben herkesin aksine sırada biraz daha yayıldım. Damla yerini dolu görürse olacaklardan ben sorumlu olacaktım. Şu durumda ortada iki seçenek var: ya yerini kapan kişiyi döverek kaldıracak ya dayerini kapan kişi yakışıklı olursa gerekmese bile beni döverek kaldıracak. En yakın arkadaşımı çok iyi tanıyorum evet. Kendi ruh ve zihin sağlığımı korumak için yanıma kimseyi oturtmamaya kararlıydım. Benim yanıma Damla'dan başkası oturamaz. Sonra yanımda dikilen Oktay'ı gördüm. "Boş mu?" diye sordu. Tabiki yanıma Damla'dan başkası oturabilir.

"Senin için bir istisna yapabilirim."

Kaşlarını
havaya kaldırdı. Anlamadığını belli etmek için güzel bir yöntem.

"Oturacak mısın ? Yoksa seni yiyecek gibi bakan kızların yanına oturmak zorunda kalacaksın. "

Etrafını süzdü ve kızların bakışını gördükten sonra muhtemelen korktu ve yanıma çöktü.

"Gereğinden fazla ilgi görüyorum."

"Ne anlamda? "

"Genelde ilgi odağı olmayı sevmem. "

Omuz silktim. Ardından ona yan yan baktım ve yüzündeki tatlı sırıtışı gördüm. Saçları dağılmış gibiydi ama onu çok yakışıklı gösteriyordu. Çok sevimli ve bir o kadar da çekiciydi. Ve sinirden kısılmış gözleri... Bir dakika bu gözler Oktay'ın değil Ozi'nin. Kafamı biraz aşağı eğip baktığımda ise daha arkada olan kırmızı bir suratla karşılaştım. Cenk nooluyor lan ? Niye herkes bana garip garip bakıyor ? Ben korkuyla yerime sinerken zil çaldı. Çalan zille içeri Damla ve Eser girdi. Gülerek içeri giren Damla yerinde oturan bir Oktay beklemiyordu muhtemelen. Sinirle ve hızlı adımlarla yanımıza ulaşan Damla ellerini birden masaya koyunca ürperdim.

"Ne işin var lan senin burada, git başka yere otur burası benim yerim."

"E, şey tamam özür dilerim ben bilmiyordum."

"Yaylan şimdi."

Oktay kalkıp Utku'nun yanına geçerken ben de Damla'nın sülalesini elden geçiriyordum. Damla tam yanıma oturacakken Oktay'ın yanında oturan Utku'yu görmüş olacak ki birden kara değiştirip Oktay'ın yanına gitti.

"Ya ben özür dilerim kabalık ettim sonuçta yeni geldin pardon eski yerine geçebilirsin."

"Yok ya teşş-"

"Sabrımı zorlama işte geç şuraya bak sinirleniyorum."

Oktay eli mahkum yanıma geldi ve kaltak Damla Utku'nun yanına oturdu. Az kaşar değil ha.

Görünmez BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin