Bölüm 1- Kontes

587 52 117
                                    


Sizlere enfes bir Shujin hikayesi sunmaya çalışacağım. Lütfen çokça sevgi gösterin 💙

İlk defa hikaye yazıyorum. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın.

Sizi seviyorum.

İyi okumalar.

Kafamı tahta at arabasının küçük penceresinden içeri soktum ve bedenimi yığılmış vaziyette kumaşları hafif yırtık koltuğa bıraktım. Bakışlarımı hafif küflenmiş tahtalarda gezdirdim. Atların nalları şehir meydanını döverken tekerlekten çığlığı andıran gıcırdamalar geliyordu. Yemeğe, öyle şatafatlı bir at arabasıyla gidecek bütçem yoktu. Maalesef ki yemeğe sefilce gidecektim. Gözlerimi küflenmekten yakında kokmaya başlayacak kahverengi tahtalardan çektim ve başımı koltuğa yasladım. Derin bir nefes vererek gözlerimi kapatıp kendimi karanlığa verdim.

Çıplak ayaklarla pervasızca yürüdüğüm bu yolu kendim seçmiştim. Her ne kadar zorla olsada.

Planlarım birbirini tutar mı, ne zaman derin bir nefes vererek bu lanetli anlarımdan kurtulurdum orası meçhuldü.

Kafamı sallayarak dudaklarımı kıvırdım farkında olmadan. Belkide o çatlak yüzünden daha da lanetli anlar bekliyor olabilirdi beni. İtici ve küstah bakışları daha en başında damarlarımda bir nefret uyandırmıştı.

Gecelerimi, gündüzlerimi feda edip büyük çabalarla bulmaya çalışırken bu kadar kibirli biri hayal etmemiştim onu. Tanrım ilk konuşmamızdaki davranışlarını hatırladıkça o soğuk, kaçamak konuşmalarına nefret kusuyordum.

Daha şimdiden çok fazla nefret duyuyordum ona.

Belkide onunla ilgili bukadar kötü düşünmem şu ana kadar karşıma çıkan insanlar yüzünden de olabilirdi. Bilemiyorum.

Şuanki durumum aklıma gelince sinirim bozuk bi şekilde gülümsedim.

Hayat sürprizlerle doluydu. Bir yarışmada gibi yaşadığımız uzun ömrümüz bazen, yarışmadaki mola sıramızda bizlere altın tepsilerde bir şeyler sunabiliyordu.

Çok nadir olsa da.

Dudaklarımı bu sefer öncekinden daha büyük bir kıvrılma ele geçirmişti. Bakışlarım, tökezleyerek ilerleyen at arabasında karşımdaki tahtada tekrar keskinleşmişti. Gözlerimi kısmış, molamda bana sunulan altın tepsime şükranlarımı sunuyordum.

Evet şu an salak salak bakıp güldüğüm için çok psikopat görünüyor olabilirdim belki ama; ah evet yalana lüzum yok biraz psikolojim bozulmuştu.

Ve zamanında psikolojim iskambil kartları gibi yıkılırken bunu önleyebileceğim bir şey, ne yazık ki yoktu.

Pekala, eski anılarımı boşverip şimdi ki konumun özüne gelmek istiyorum;

Her yolu deneyip bir türlü inini bulamadığım çatlak avım ne varki kendisi beni bulmuştu.

•••

- 1 Hafta Önce -

Sudan çıkmış can çekişen balık gibi hızlı hızlı atan kalbimi saymazsak şu an her şey akışında gidiyordu.

Yani ilk defa bu kadar uzun takip edebilmiştim. Kaçırmamalıydım.

Kalabalığı yarıp biraz daha yaklaşmaya çalıştım ona. İnsanlardan gelen tatlı ve küçümseyici kahkahaları yok saymaya çalışarak ilerliyordum. Pahalı kıyafetlerle donanmış, en güzel mücevherlerini takınmış bu insan topluluğu dünyanın tüm sıkıntılarından kurtulmuş bir şekilde birbirleriyle sohbet ediyordu.

Maybe You? |SHUJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin