2

74 9 5
                                    

'9 Eylül'


Evet, şu an en sevdiğim teneffüsteyiz. Öğlen teneffüsü. Bu zamana kadar bir şey yemediğimi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İkinci tarih dersi, hocanın bu yıl göreceğimiz konuları özetlemesi ve ilk konuya biraz girmesiyle sıkıcı geçmiş, 30 dakika değil de 30 saat geçmiş gibi gelen dersten sonra kantine doğru depar atmıştım. Kantinin içine girdiğimde nefes nefese kalan Asena'yı gördüğümde, onun da koştuğunu anlamıştım. Bize alışkın olan Elif abla, elinde iki tane tostla, gülerek gelmiş,  yine klasik konuşmalar yapmıştık. Parayı verip dışarıda onuncu sınıflarla konuşan bizimkilerin yanına gitmiş, sessiz sessiz (daha doğrusu yemekten konuşamayarak) tostu bitirmiştik.

Şimdi de öğle arasıydı ve biz yine yemek yiyorduk. Doyduğumuzu mu sandınız? Biz doymayız arkadaşlar.

Rüzgar her zamanki gibi elmasını kemirirken aynı zamanda voleybol oynamaya çalışıyordu. Rüya, topu karşıya gönderdiğinde karşılayamayan Ali, ve onu azarlayan Eylül'e gülmüştük hepimiz. 50 yıllık evli 80 yaşındaki dedeyle nineye benziyorlardı. Sanki dede karnıyarık istemiş de markete gittiğinde patlıcanı unutmuş da nine de ona kızıyor gibi. Tamam, saçma bi örnekti.

Toygar, Ares ve Alp basketbol oynuyorlardı. Ares, topu elinden almaya çalışan Toygarı karnından itmiş, önünde atmasını engellemeye çalışan Alp'i de "lan Alp tam kafanın üstünde kuş var çekil de yere yapsın kakasını"  diyerek Alp'i şaşırtmış, topu atmış, ama potaya sokamamıştı. Biz ona gülerken ortam yapmaya baya çabuk başlayan dokuzuncu sınıflar yanımıza oturup selam vermişti. Bari bi gün geçseydi be yuh!

Bizim yerimize Dolunay selam vermiş, kızlar isimlerini söyleyince Mina da bizim adımızı söylemişti. Biz hala tıkınıyorduk ehehheh.

Kızlardan birinin (isimlerini tabiki dinlemedim saçmalamayın) Rüzgar'a baktığını farkettiğimde, dürümün son lokmasını da ağzıma tıktım. Kağıdını da çöpe atıp hızlı hızlı Rüzgar'ın yanına gittim. Smaç atıyordu, attığında seslenip yanıma çağırdım. Hayatınızda görüp görebileceğiniz en kıskanç insan olabilirim de arkadaşlar.

"Kızlar sana bakıyor!"

"Hangi kızlar?"

"Bakıyorlar işte!"

"Ben kız göremiyorum güzelim"

"Ne?"

"Sen varsın, başkasını görmüyorum"

Hayatını öküz olmaya adamış bir gergedanın söylediklerine karşı gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez. İçine Ayaz'ın girmiş olabileceği ihtimalini düşünürken şaşkın yüz ifademe gülüp sarılmıştı. Gülmesene daha çok bakıyorlar bile diyememiştim şaşkınlıktan. Yaptığı tek romantiklik güzelim demesiydi çünkü.

Ali,

"Rüzgar hadi abi ya, 7/25 birliktesiniz zaten"

Rüzgar oyuna döndüğünde bende bizimkilerin yanına gittim.

Asenayla Mina bana sırıttığında Dolunay'da kızlarla konuşurken alttan bakıp gülümsemişti. Hala şaşkınlığım üzerimde, Eylül'ün umursamazlığını kullanarak havalı bir şekilde oturdum banka. Asena ağzındakini yutup;

"Noldu lan"

"Sanırım Rüzgar öküzden ineğe geçiş aşamasında"

"Ne"

"Yok bir şey, kantine gidiyorum ben"

İçeriye baktığımda baya bi kalabalık olduğunu gördüm. Sırada da geçen yıl aynı  sınıfta olduğumuz Defne'ye Dido aldırdım. Sıraya giriceğimi düşünmediniz herhalde. Teşekkür edip banka döndüm yine. Bi yandan çikolatamı yerken bi yandan Rüzgar'ı izliyordum. Siyahın çok yakıştığını söylemiş miydim?

LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin