Ormanın Derinliği

327 23 64
                                    

Kafamı kaldırmamla çarpmam bir olmuştu. Ayrıca artık burnumdan nefes alamıyordum. Gece ıslak kıyafetlerle ve soğuk betonda uyuyunca hastalanmıştım.

Karşı taraftaki çocuk bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Aldırış etmeden balkonun altından çıktım. Her tarafım ağrıyordu. Yüzümü kapşonlumun koluyla sildim. Kendimi düzelttikten sonra saate baktım 11:30.

Yürüyecek halde değildim. Ayaklarım beni zor taşıyordu ama o eve gitmek zorundaydım. Çoktan işe gitmiştir deyip yürümeye başladım. Adımlarımı hızlandırdım. En sonunda eve vardığım da kapıya yaklaştım.

Kapı hafif aralık ile açık bırakılmıştı. Onunla karşılaşmaktan korkuyordum. Elim ile kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Ses yoktu. Evin sıcaklığı bedenimi kaplarken gözlerimi kapattım. Merdivenlere yönelip odama çıktım.

Kapımı açmamla gözlerimi devirdim. Yine odamı karıştırmış para aramıştı. Umduğunu bulamayınca odamı dağıtmıştı. Kafamı kaldırdığımda aynadan ne halde olduğumu fark ettim. Gözlerimin altları morarmış, geceden beridir dişlerimle mahvettiğim dudağım berbat haldeydi. Soğuktan kızarmış burnum soluk tenime renk katıyordu. Bakışlarımı aynadan çektim. Vakit kaybetmeden banyoya yöneldim. Üzerimdekileri çıkartıp yere attım. Sıcak su bedenimden akıp gidiyordu. Rahatlamıştım.

Üzerimi giyinip çantayı hazırladım. Geceden beridir şarjda olan telefonumu elime aldım. Telefonumu almadığı için şaşırmıştım doğrusu. Ekranı açtığımda kimseden mesaj yoktu her zamanki gibi.

Odamda ki işimi bitirdikten sonra mutfağa gittim. Karnımı doyurdum. Havanın bugün bulutlu olduğuna sevinmiştim. Tam ayağa kalkacakken arabanın ani fren sesini duydum. Kapısı sertçe kapanmıştı. Gelmişti. Kapının önündeki çantayı almak için yeltendiğim de kapı sertçe açılmış yüzüme çarpmıştı.

Yere sertçe düştüm. Ellerime destek olarak ayağa kalkmaya çalıştım. Sızlayan parmaklarımı yüzüme götürdüğümde kana bulanmıştı. Yüzümü buruşturdum. Kaşımı patlatmıştı. Ellerini saçlarıma doğru uzatınca kendimi geriye doğru attım ve ayağa kalktım.

Kafasını sağa sola sallayarak gözlerini kapının girişine kaydırdı. Siyah çantayı görünce bağırmaya başladı ve yüzüme sertçe bir tokat attı. Kanlı ellerimle yanağımı tuttum. Çok güzel şimdi ise kaşımın kanı ile dudağımın kanı birleşmişti.

Her defasında kapatmaya çalıştığı yaralarımı kendi elleriyle kanatıyordu. Yuvada ölmüş kuşu hayata bağlamaya çalışır gibi. Kurumuş çiçekleri tekrar sular gibi.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen?" Yerde ellerim ile kendimi ondan uzaklaştırdıkça o bana daha fazla geliyordu. Yüzümdeki ifade onu daha çok sevindiriyordu.

Elini saçlarımın içine doğru daldırdı. Saçlarımdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Herbir çekilen saç tellerim kendini belli ederek bana acı çektiriyordu. Ardından tekrar tokat attı. Yüz üstü yere yapışmam ile o da çantaya doğru gitti. Para bulacağını sanıyordu, yanılıyordu. Paran yoksa neden villada kalıyorsun aptal herif?

Hemen ayağa kalkıp salona doğru koşmaya başladım. Sürgülü camı itekleyerek bahçeye çıktım. Uzun çitin üzerinde duran merdivene doğru ilerlerdim. Hızla çıkmaya çalışırken merdiveni tutmuş çekmeye çalışıyordu. Ayağımı diğer tarafa atarak merdivenlerden kurtuldum ve aşağıya atladım.

Karanlığın ÖtesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin