(Bölüm II)

94 3 4
                                    

Jimin'in gerçekten işi çıktığı için yurt dışına gitmesi gerekiyordu. İspanya'ya gidip içeri sızacaktı, her ne kadar çok tehlikeli olsada gitmek istiyordu. Çünkü eğer bu görevide tamamlayabilirse ajanlık seviyesi bire çıkacaktı. Bu benim içinde önemliydi. Sonuçta onun mutlu olması benim mutlu olmam.
Gizlice kaldığı otele gittim. Odasına çıkmışken. Biri belimden tuttu ve beni çekti. Bu ellerin Jimin'e ait olduğunu nerde olsam anlardım. Beni odaya doğru çekti. Arkamdan kapıyı kitledi ve beni yatağa ittirdi. Napıyor bu deli diye bakarken yaklaştı ve konuşmaya başladı. 'Y/N biliyorsun gitmem gerek, özür dilerim güzelim. Eğer işim uzun sürerse veya biliyorsun dönemezsem sakın ama sakın evlenme biliyorsun ne kadar kıskanç olduğumu dirilirip sikerim seni. ' kahkaha atmaya başladık. Ona baktım. 'beni son kez delice öper misin Park Jimin?' 'ahh büyük bir zevkle.' Başladı. Dudakları dudaklarıma temas ettiği an belimi gerdim. Değişik hissetmemi sağlamıştı. Dudaklarımı sömürmesi bitince dilini ağzımın her noktasında gezdirdi. Belimi iyice germiştim. Bir an durdu. 'ahh şimdi böyle yapıyorsan kim bilir içine girince neler yapcaksın' dedi. 'ne?' dedim. 'özür dilerim ama benim olmalısın Y/N' ayağa kalktım her zamanki yere yumruk atıp 'şaka yaptığını anlayabiliyorum bebeğim' dedim. 'ayrıca sen ne zaman benden izinsiz bir şey yaptın ki ' dedim. Pis pis sırıttı bu sefer baya hızlı yumruk attım. 'ahh Y/N çok fesatsın' sanki sen değilsin dercesine yandan bir bakış attım.
Otelden çıkmıştık ve uçağa doğru ilerlerken arkasından onu izledim. Arkasını dönüp beş kez gözleriyle yedi beni (götümü). Elimin tersiyle sildim göz yaşlarımı ve gülümsemeye çalıştım.
Min Yoon-gi den
Ahh şu Soo Bin beni çıldırtacaktı. Bana haber vermeden ofise gitmekte neymiş. Hızlıca aşağı indim. Baktığımda orada kanlar içerisinde yatıyordu. Koşarak yanına gittim. Baktım. Bedeni hala sıcaktı. Kolarımın arasına almadan önce kafasındaki bandanayı alıp karnına -bıçaklanan yere- tampon yaptım. Adını haykırarak dışarı çıkıp onu arabaya bindirdim. Hızla sürmeye başladım. Hastaneye vardığımızda hemen ameliyata alındı ve yaklaşık 4,5 saat sonra çıktı. Hala çömeldiğim yerdeydim. Doktoru görünce yakasına yapıştım ama maalesef onu kaybetmiştim. Bağırmaya başladım.
.........İKİ HAFTALIK İZİNDEN SONRA.......
Tekrar işe başlamam lazımdı ve yeni bir partnerim vardı adı... Adı Min Seo ymuş. Çok konuşkandı resmen susmak bilmiyordu. Küfür? ahh aynı benim gibi küfür ediyordu, bu konuda çok yaratıcıydı. Ve anladığım kadarıyla benim gibi sadistmiş. Yanlışlıkla ona çok sert çarptım benim bile canım acımışıtı ve birden 'ahh çok güzel' dedi. Deli. Halbuki bilmiyordum ki bu deli yaklaşık 5 gün sonra yanlışlıkla yatağımda uyuyacak.
Dediğim gibi bir kaç gün sonra birlikte takılmaya karar verdik. Daha doğrusu beni zorladı. Bara gitmiştik ki. Ben gene sarhoş olmuştum. O hala gayet iyiydi. Beni evime bıraktı, hatta yatağıma kadar çıkarttı. Ama şu nefret ettiğim klişe lafı söyledim: 'gitme..' oda kaldı. Ne kadar müthiş. Böylece bir nevi yattık. Sabah kalktığımızda bacağı üzerimdeydi. Benim kolum onun suratında. Ve elimde... Elimde kalçasındaydı. (siktir.KDMDK) aynı anda uyandık ve çığlığı bastık. Beni ittirdi ve 'ne yapıyorum lan ben burda!?' diye bağırdı. 'ben nerden biliyim amq en son bardaydık ben sarhoş oldum devamı bende yok aq. Ben sana dedim ben dayanıklı değilim diye dinlemedin.' 'Ya bana bak Suga hiç bir bok olmadı dimi?' dedi. 'bilmiyorum emin ol bunu bende istemem' 'yok bide isteseydiniz efendim. Allah kahretsin ya. Umarım bir boklar dönmemiştir.' içimden tekrar ettim 'umarım'.
Biraz daha bağırıp birbirimize küfrettikten sonra birlikte ofise gitmeye karar verdik. Yolda bir tane mağazaya uğramamız gerektiğini söyledi. Uflayarak durdum. Tam beş dakika otuz altı saniye içerisinde arabaya girdi. Çok güzel olmuştu. İncecik bacaklarını saran siyah dar pantolon ve beyaz kısa ve salaş bir tişört giymişti. Üzerine de arabanın arkasında bulduğu bana ait olan siyah kendisine 10 beden büyük gelen hırkayı geçirmişti. Orta uzunluktaki mavi saçlarına siyah capi geçirdi ve önüne bakmaya başladı. Beyaz tenine çok uyan beyaz kol saatine gözüm takıldı. Daha doğrusu altında yazan şeye. Dövmesi vardı. Gerçi buna pek şaşırmadım çünkü zaten boynunda bacağında kolunun çeşitli yerlerinde ve hatta yüzünde dövmeler vardı. Ama bu çok sadeydi sanırım bir isimdi...

Hard Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin