Rüya Gibi Gelen Adam

7.4K 403 27
                                    

5yıl Sonra...

"Sena hanımın durumu nasıl?" Diye sordu Aysu. Karşıdan aldığı cevapla devam etti.

"Tamam Ayşegül, Anlaşılan küçük hanımın gelmesine en az iki  saat var."
..

"Evet canım. Eşi ile gece konuştum uçak bulmaya çalışacaktı. Açılmasını sürekli kontrol et. Ben de iki saate gelirim. Ben gelene kadar Sena hanım sana emanet." dedi Aysu. Karşıdan gelen cevaba odaklanamayarak bir an eskiye döndü. Oğlunu tek başına doğurduğu, kendini yalnız hissettiği o güne..

 Kadınlar hassas varlıklardır. Bir de karnında başka bir can taşıyan kadınlar bin kat hassas olur her şeye. Kocasıyla bu anı paylaşmak ya da en azından kocasının onu kapıda beklediğini bilmek ister. İşte bu farkındalık kadını hassaslığından ayırarak güçlü kılar.
Aysunun ondan gücünü alacak bir kocası ne yanında ne de ameliyathane kapısında yoktu. Bu yüzden kendi gücünü bebeğinden alarak o doğumu yapmıştı. Şimdi ise Sena hanımın kendisini yalnız hissetmesini istemedi. Bu korkunç derecede kötü bir hissi başka bir kadının çekmesini istemiyordu. Bu yüzdendi telefonu kapamadan asistanına seslenişi..
"Ayşegül.. Eşi gelene kadar kendisini yalnız hissetmesin olur mu?"

Telefon görüşmesini sonlandırarak hızlıca bir duşa girdi Aysu. Duştan sonra makyaj aynasına oturdu. Aynadan kısa sarı saçlarına bakarak iç geçirdi. En son beş sene önce saçları uzundu. Şimdi ise daima kısa..

Aynadaki aksine bakmaya son verip ayağa kalktı. Yaz ayına yakışan turuncu elbisesini giyerek yoğun geçecek olan gününe hazırlandı.

Aşağıya indiğinde oğlunu her zamanki gibi dedesinin kucağında buldu. Oğlu dedesine yine bir şeyler anlatıyordu. Uğuralp, sürekli konuşan, dışa açık şirin bir çocuktu. Babasına benzeyen büyük gözleri vardı. Babasının esmerliğini almayıp annesinin beyaz tenini almıştı. Yaşına göre çok akıllı bir çocuktu. Aysu, yaslandığı kapıdan oğlunu izlemeyi bırakıp ayrıldı. İçeriye girerek dede, torunun yanına yürüdü. 

"Günaydın dedem" diyerek  dedesinin yanağına uzandı. Büyük bir öpücük kondurarak  oğluna döndü. Uğurunu kucağına alıp sandalyeye oturana kadar yanaklarını, gözlerini ve gıdısını öpücüklere boğmuştu. Halinden memnun kıkırtılar sunan Uğuralp annesine tatlı itirazlarını etmeden de geri kalmıyordu.  

"Ya anne ihihi.. Yapma.. ihihi"

"Neyi yapmayayım Uğur böceğim. Bunu mu?" derken oğlunun gıdısına tekrar öpücük kondurarak güldü.

Hulusi bey çocukların haline gülüyordu  "Aysu, kızım hadi bırak çocuğu da kahvaltı edin."

Aysu, Uğuralp'i kucağından indirerek kalktığı sandalyeye oturttu. "Ne yapayım dedem ya görmüyor musun şunun tatlılığını? Ben kahvaltımı yaptım bu şeker ile" diyerek ayağa kalkıp oğlunun tepesine öpücük kondurdu. Oğlunun çenesini avucunun içine alarak konuştu.

"Hadi bebeğim yemeğini ye"

Hulusi bey  kaşlarını çatmıştı. Aysunun her gün kahvaltıyı atlamasına kızıyordu. Bu sabahta kızmayı ihmal etmedi. "Senin de kahvaltı yapman gerekiyor Aysu."

"Dedem işe geç kaldım. Yolda alırım bir şeyler"

"Aysu kızmaya başlıyorum. Kızım kahvaltı yapmadan çıkılır mı evden? Çocuğuna kötü örnek oluyorsun"

Aysu, kafasını Uğuralp'e çevirdiğinde oğlunun dudaklarını bükerek kendisine baktığını gördü. Onun bir oğlu vardı. Çevresini sürekli gözlemleyen ve babası olmadığı için sadece annesini örnek alan bir oğlu..

Kayalı Kadını  ❁(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin