Hazal o gördüğü gemideki adamların Türk olup olmadığı konusunda çok büyük bir kaygıya düştü.Ama Hazal'ın gözüne çarpan bir nokta vardı.Göklerde kırmızı Türk bayrağı dalgalanıyordu.İşte Hazal'ın önünde artık çok büyük bir fırsat vardı belki geminin içindekiler Emir'i bulmada Hazal'a yardım ederlerdi.Ama tek bir sorun vardı içindekilerde Türk müydü...Mesela belki içindeki insanlar bir hırsızlık yapmışlardı ve bu gemiyi çalmışlardı. Fakat hızlıca kaçtıkları içinde bayrağı indirmeyi unutmuşlardı ve bu adamlar Hazal'ı da esir alacaktı. Hazal bir anda korkmaya başladı. Ama elindeki tek şans buydu o adamalara güven meliydi.Gemi Hazal'ın yanına yaklaşmaya başladıkça Hazal kafasında yeni yeni şeyler kurmaya başlıyordu.Mesela eğer onu kaçırmaya çalışırlarsa çığlık atmazdı çünkü kimse yoktu ama abisinden öğrendiği dövüş taktikleri vardı onları deneyebilirdi.
Çok uzun sürmeden gemi Hazalın bulunduğu adaya yanaştı ve adamlar aşağı indi. Hazal'a göre çok hızlı gelmişlerdi çünkü Hazal hep kayığa binmeye alışkındı ve ilk defa bu kadar büyük bir gemi görüyordu.geminin içinden Hazal'a doğru yaklaşan 2 adam indi.Adamlar Hazal ' a yaklaştı, adamlardan biri "merhaba küçük hanım" diyecekken Hazal adamın sözünü kesti ve "siz Türk müsünüz" diye sordu. Adamın sözünü kesip biraz sertçe ve sesini yükselterek adamlara soru sorması ve adamların onu kaale alarak cevap vermesi hazalı çok mutlu etmişti. Adamların ikisi birlikte evet cevabını verdiler. Hazal maddem öyle "merhaba" diyerek elini uzattı, ona göre önce kim elini uzatırsa onun daha merhametli daha fedakar ve hoşgörülü olduğu ortaya çıkacaktı. Bu hazalın kurduğu bir teoriydi. Hazal elinin bir süre havada kalacağını düşünmemişti çünkü az önce hazalın sert konuşmasına rağmen cevap vermişlerdi. İlk önce zayıf sarışın bembeyaz suratı olan tanıştığıma memnun oldum ben Eren"dedi. Ardından yanındaki adam Hazal 'ın elini indirmediğini görünce "merhaba bende Oğuz " dedi. Hazal esmer ve biraz kilolu olan abisine benzettiği Halil'e dönerek,"siz buraya neden geldiniz"diye sordu.Halil ve Eren birbirlerine döndüler ve "Biz bir süreliğine burada kalacağız peki ya sen küçük hanım" dedi.
-Ben mi şey aslında benimki biraz uzun ağabeyimle 1 haftalık bir tatile geldik yani aslında çok durmayacaktık. Ama sonra bir sorunla karşılaştık onu düzeltelim derken karşımıza başka bir engel çıktı ve en sonunda da büyük felaketle karşılaştık kayık yan döndü ve ağabeyimle beraber suya düştük. Sonrada ben ne ağabeyimin yüzünü 1 kez gördüm ne de kendisinden 1 iz buldum.
2 adam acırcasına Hazal'ın yüzüne baktılar.Sonra Hazal devam etti."Aslında neden geldiğinizi bilmiyorum ama tabi ki eğer sizin de zamanınız varsa bana ağabeyimi bulmamda yardımcı olur musunuz?" Hazal adamların biz bir konuşalım deyip yanından uzaklaşmasını bekliyordu ama hiçte öyle olmadı.Eren hemen öne atlayıp "evet" dedi.Hazal çok şaşırmıştı nasıl yani Hazal'ın o kocaman gemiye binmesine izin mi vermişlerdi?
Halil çok beklemeden bir an önce gemiye binmeleri gerektiğini söyledi ve hemen gemiye bindiler.Hazal hiç olmadığı kadar çok heyecanlanmıştı. Ağabeyine benzettiği Hali hemen geminin alt kısmına geçti ve Hazal için yiyecek bir şeyler getirdi. Hazal'ın önünde her zaman yediği bir sandviç vardı ama Hazal'a hiçte öyle gelmemişti. Sanki önünde bir ziyafet vardı ya da asla kimsenin yiyemediği çok özel bir yemek ama aslında öyle değildi .Eren Hazal'ın bu kadar iştahlı yediğini görünce dayanamadı ve içinde tuttuğu o soruyu sordu."sen ne zamandır ağabeyini arıyorsun ya da yemek yemiyorsun bu kadar iştahlı olduğuna göre uzun bir süre geçti herhalde" Hazal ağzındaki yemeyin bitmesini beklemeden konuşmaya başladı" ben ağabeyimi kaybettiğimden beri yemek de yiyemiyorum erzaklarımızın bulunduğu çanta da suya düştü yani o günden beri hiç bir şey yemiyorum ve doğru dürüst su içmedim.Eren gülümseyerek Hazal'a döndü ve" iyi bakalım afiyet olsun sen yemeye devam et bizde artık yola çıkalım ağabeyini aramaya başlayalım. Hazal çok şaşırdı her şeyin bu kadar hızlı gelişeceğini hiç düşünmemişti.
Hazal sandviçini yedikten sonra karnının doyacağını düşünmüştü ama hiçte öyle olmadı.doymamıştı. 2. bir sandviçi daha yiyebilirdi ama Eren ve Halil'e bunu söyleyemedi utandı.Sonra neden söyleyemeyim ki dedi onca şeyin üstesinden gelmişti bir tane daha sandviç isteyebilirdi herhalde.Hazal tamda bunları düşünürken Eren Hazal'ın yanına geldi ve "sanırım henüz doymadın 1 tane daha sandviç getirmemi ister misin?" Hazal çok şaşırmıştı Eren resmen onun aklını okumuştu gerçekten bu çok garipti ama bu düşüncesini içinde tutmak istedi. Hazal diğer sandviçini de yedikten sonra Halil'in yanına geminin güvertesine geldi. Halil ona Emir'i bulamak için kurduğu stratejiyi anlattı bu fikir Hazal'a da çok mantıklı gelmişti zaten. Hazal'ı gemilerine davet eden Hazal'a göre o koca yürekli insanların burada kalmaları için sadece 2 ayları kalmıştı ve onlar da Hazal'a yardım edip Emir'i bulmayı akıllarına koymuşlardı hem onlar içinde bu harika bir macera olabilirdi.Tam da Halil'in istediği gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN BİR HAYAT
AdventureÇok küçük bir kararımla hayatımdaki her şey değişti. hemde tahmin etmekte bile zorlanacağınız bir derecede çevrem ,ailem gerçi siz benim ailem dediğime bakmayın benim tek ailem ağabeyim yani ağabeyimdi. Bu değişikliğe yaşadığım yani yaşamaya çalışt...