*Bölüm Adı
Sakarlık¿! *Kaan... Bana... Çok güzel bir kız... Dedi!!! Banaaa dediiii! Ama bir yandan da benim olduğumu öğrenmiş! Off yaa! Aman boşver! Anın tadını çıkar. Şıkıdıdı şıkıdım! Oh oh!
"Kızım?" diye içeriye giren annemle alt dudağımı ısırdım. Tamam canım, rezil olduk, ne var ki? Olmadığımız birşey mi? Biz kimlere kimlere rezilk olduk! Anamız gelmiş çok mu?
"He sultanım?" dedim elimdeki -nereden elime geçti bilmediğim- pembe ekose taytımı sallayarak. Annem bir bana, bir taytıma bakıyordu. "İyi misin?" dedi çelişkiyle. Sırıttım, güldüm ve sonunda kahkaha attım.
"Süperim!" dedim oynayarak. Annem, kafasını onaylamaz bir şekilde sallayarak odamdan çıktı. Aman canım! Ne var sanki biraz oynadıysak? Amaaan! Baa ne?!
∞
"Ya kızım sen bir doğru düzgün anlatsana," dedi İmge, defalarca kez anlatmama rağmen. Göz devirdim. Ben bile sıkıldım aq!
"Ya kızım yeter!" dedim, son çözüm olarak telefonu ona vererek. İstediğini aldığı için zaferle gülerek aldı elimden ve ses takliti yaparak, abarta abarta okudu.
"Yorumlayayım mı?" dedi alayla. Göz devirerek onayladım. "Hiçbir şey anlamadım." dedi ciddileşerek. Yanımdaki çantayı aldım ve suratına geçirdim.
"Laaan! Yüzüm koptu!" dedi ağlayacak gibi durarak. Omuz silktim. "Şimdi anladın mı?" dedim alayla. Kafasını korkuyla salladı.
"Güzel," dedim gülümseyerek. O sırada sınıfa Burak ve Kaan girdi. Bu Burak'ın gelmesi iyi mi, kötü mü bilemiyorum?
Ama Kaan'ın benim ben olduğunu bildiğini farz edersek, benim şuan ben olduğum için utanmam gerekiyor. Hayır tabii ki de, kendimden utanmıyorum! Sadece benim ben olduğumu bildiği için ben, benden utanıyorum. Of tamam sustum!
"Yerim?" dedi Burak, karşımızda dikilerek. Göz devirdim. "Burası İmge'nin yeri bir kere!" dedim sinirle. Bana alayla baktı.
"Yaa, öyle mi? Ama ben aldım." dedi muzipçe. Göz devirdim. "Sonradan gelmiş, havalar atıyor bir yerlerimin bir yerleri!" dedim, tükürürcesine.
"Sonradan geldiğimi de nereden çıkardın?" dedi alayla. Kaşlarımı çattım. "Aman! Her neyse, bana ne senden?! Bu arada al şu çantanı, git başka bir yere tüne." dedim çantasını ona fırlatarak. Ama çevik bir hareketle yana kaymıştı ve çanta Kaan'ın suratına ÇARPTI!!"Ben... Özür dilerim! İsteyerek olmadı, gerçekten. Sana atmayacaktım." dedim alt dudağımı ısırarak. Burak, göz devirse de takmadım onu. Şuan daha önemli bir konumuz vardı!
"Sorun değil, affedildin." dedi Kaan, kızaran burnuna tezat, tebesüm eden suratıyla. Şaşırdım. Koskoca Kaan, bana kızmadı?! Tamam, o kadar da koca değil. Ama konumuz da değil!
"Kapat şu ağzını aptal! Sinek kaçacak!" dedi Burak, çeneme alttan vurarak. Aniden dişlerim dişlerime çarpınca, ufak bir ses çıktı.
"Burak, belli ki kızlar özel konuşuyor. Eh, rahatsız etmeyelim madem. Şu çantanı da al, git başka yere. Hadi abicim," dedi tehdit içeren kibar bir tonla, Kaan. Burak göz devirerek çantasını aldı ve sınıfa göz devirdi. En arka köşede bir yer boştu. Düşünmeden oraya fırlattı çantasını.
"Aslında o kadar da öze-" heyecanla söylediğim kelimelerin devamını getirmeme, karnıma yediğim dirsekle kestim. İmge'ye kötü bakışlarımdan attım.
"Efendim?" dedi Kaan, kibarlıkla. Lan bu çocuk bu kadar kibar mıydı?
"Yok birşey," dedim gülümseyerek.
"Sekiz dişin eksik," dedi alayla Burak. Ne saçmalıyorsun dercesine baktım suratına.
"Bütün dişlerini saydık diyorum, sekizi eksik." dedi. Göz devirdim. Her Kaan'la bakışmamızda da böl zaten! Mal!
"Öf sana ne be? Herşeye bir karışma!" dedim sonunda dayanamayarak. Bozulduğu bariz belliydi. Kaan'ı da alıp, sinirle gitti. Göz devirdim. Bu da kendi kendine atarlanıyor, eksik nöron!
"Bakışlarını gördün mü?" dedi İmge, onlar gittikten sonra bana dönerek. "Yaaa!" diye birbirimize sarıldık. Tamam işte, bu güzek haberdi!
————————————
Aslında can içlerim, bölümü bu gün atmayacaktım. Ama Ayşegül'cüğüm dayanamadı. Eh, sana olsun bu bölümde o zaman. Bu arada okuyup oy verin be bari!
Beğenip de oy vermeyenlerin telefonu kırılsın!
Oy verenlere de öpücük😘
Yorum da bekliyorum yaa! Bu arada teorilerinizi dinleyorummm!😊😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Hedef! | Yarı Texting ✔
Short Story| FİNAL OLDU | Alina, kitaplara güvenerek fake hesap açar ama hiçbir şey kitaplardaki gibi olmaz! Tamamen karışır ve kendini başka kişilerle konuşurken bulur. Bakalım beyaz altınlı prensi mi, yoksa balkabağının prensi mi baş rol?(!)