Bir Yabancıyı Ağırlıyoruz

22 4 4
                                    

Kahvesinden son bir yudum daha aldı ve fincanın ağzını kapatarak masanın karşısında oturan yaşlı kadına doğru uzattı.Yaşlı kadın fincanı kırmaktan korkar gibi bir bebek misali eline aldı ve narin narin önünde küçük çemberler oluşturacak şekilde döndürmeye başladı.Bir yandan döndürüyor bir yandan da bir şeyler söylüyordu ama anlaşılmıyordu .Sadece dudakları açılıp kapanıyordu .-belki de anlaşılmamasının sebebi bir anlam ifade etmiyor olmasındandır.-Bulunduğum konumdan pek bir şey göremesem de kadının üstündekileri seçebiliyordum.Üstüne giydiklerini tanımlamak zor.Geniş ,kolları dirseğine kadar gelen biraz yıpranmış mor bir bluz tarzı bir şey geçirmişti, dirseğinden bileğine kadar ise farklı boylarda inceli kalınlı bilezik takmıştı.O her elini kımıldatışında bileğindekiler birbirine çarpıyor ve ses çıkarıyordu.Bu da esrarengiz bir hava veriyordu. Eli ise yaşlılıktan buruş buruş olmuştu ve damarları görünüyordu.Üstünde değişik semboller olan yüzükler takmıştı.İşaret parmağında kocaman yeşil bir yüzük vardı.Işıldıyor gibi duruyordu.Diğer parmaklarına ise renk renk farklı boyutlarda tuhaf tuhaf yüzükler takmıştı. Oturma şekliyse tahmin edeceğiniz üzere TUHAFtı.Sağ bacağını sol bacağının üstüne kırmıştı ve giydiği kırmızı renkli salaş eşofman ile sirkten fırlamış bir fili andırıyordu.Oturuş tarzına göre  ortamda kendini hakim konumda görüyor.Falcı yavaşça fincanı kaldırdı ,evirdi çevirdi,yeşil meraklı gözlerle fincanın her mm2 sine göz gezdirdi sonra bir anneme bir fincan baktı. -muhtemelen nasıl bir hikaye uydursam diye düşünüyordur-Derin bir iç geçirdi ve konuşmaya başladı:

--Ah benim bahtsız yoldaşım.Ne büyük acılar çekmişsin sen böyle .Geçmişte yaşananlar halen peşini bırakmıyor değil mi ?

Annem onaylarcasına kafasını salladı.Kadın attığını tutmuştu. Kendinden emin bir edayla konuşmasını sürdürdü:

--Bazı şeylerin geçeceğini sanırsın ama yanılırsın sadece unutulur beynin bir köşesine saklanır ve en karanlık zamanlarında geri gelir ve bazen de tekrarlanır.Evet evet geçmişte yaşadığın olay tekrarlanacak .Bundan kaçamazsın yoldaş.

--Bana yoldaş demezseniz sevinirim.

--Hepimiz bilinmeyen bir geleceğin yolcuları değil miyiz ?

--Şey.. yani orası öyle ama..

Falcı annemin sözünü bitirmesine bile vakit tanımayarak devam etti:

-- Şunu görüyor musunuz?

Uzun tırnaklarıyla fincandaki bir yeri işaret etti.

--Burada birisi var.
Annemin daha iyi görebilmesi için fincanı ona doğru uzattı.Annem baktıysa da göremedi ama bozuntuya vermemek için "evet evet" diye geçiştirdi.

--Bakalım bu yoldaşımız hikayesi ne imiş?

--hımm galiba bir çocuk. Karanlığın içinde tek başına. Yoo tek başına değil birisi daha var. Kaybolmuş gibiler. Bulundukları yer çok kötü. Hissedebiliyorum. Çok çok kötü...

--Ya öyle mi?

Daha büyük bir ilgi ile dinlemeye başladı annem. 

--Bir hiçliğin ortasındalar. 

--Nasıl bir hiçlik? 

--ahh şey... nasıl desem daha önce dünyada böyle bir "hiçlik" yoktu. Olmayacak da çünkü yavaş yavaş "hiçlik" ten çıkıyor. Var olmaya başlıyor. 

--Dediklerinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Biraz daha açıklayabilir misiniz? 

--Demek istediğim başı büyük belada bu her kimse

"çok sağol" tarzı bir şeyler mırıldandı annem


--Peki bu kişi nasıl birisi? Yani tanımlayabiliriz misiniz? 

--Üzgünüm yapamam ama aurasını hissedebilirim. 

--Demek öyle ha!

Annem şaşırmış görünüyordu.

--Bu bahsettiğim olayları yaşayacak kişi...

Daha iyi duyabilmek için birkaç basamak aşağı iniyordum ki aoww!bir çift yeşil göze yakalandım.Kadın sanki hayatında ilk kez gördüğü bir şeymiş gibi bana baktı fincana baktı ve tekrar bana baktı.Annem kadının baktığı yöne kafasını çevirdi ve sinirlenerek:

--Eris odana çık dememiş miydim ?

Ne ?Ha şimdi anladım bu bir soru değil emirdi.Yani odama çıksam iyi ederdim.Bende öyle yaptım. Trabzanlardan tutunarak koşa koşa odama gittim. Nefes nefese kalıp kapiyi kapattım ve sırtımı kapıya dayadım tam o sırada salonda bir gürültü koptu .Odamdan çıkıp  hemen salona fırladım .Her yer cam kırığı olmuştu ve dış kapı açıktı.Annem dışarı bağırıyordu:

--Hey hanımefendi !Ne gördünüz?Lütfen bana da anlatın ücretinizin 2 katını veririm!

 Falcı çoktan plaj terlikleriyle sokağı boylamıştı bile.Annem içeri girdi ve benim soru dolu bakışlarımı gördü. Olanları kem kum ederek anlatmaya çalıştı 

--Şey işte kadın yaşlıydı zaten galiba ilacını almamış elleri titredi ve fincanı kırdı.Sonrada korkudan kaçtı gitti zavallıcağız.

Cidden bu yalana inanmamı beklemiyordur herhalde.Falcı çatlağın bile daha iyi yalan söylediği aşikar.Aman neyse bu konuyu kurcalayacak değilim.O kadından ne bekliyordu ki ?Etrafı toparlamaya başlamıştım ki annem :

--Yarın okulun var hadi uyu sen. Ben hallederim buraları.

Eh iyi olur aslında .Etrafı temizlemeye de pek meraklı olduğum sayılmaz.İyi geceler öpücüğü verdikten sonra odama gittim.

Karanlık TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin