Jeongguk / Jeonların evi, 13:20
Taehyung ile beraber girmeye karar verdiğimiz karantina günlerinde, pek sıkıldığımı söyleyemezdim. Marketten aldığımız, içinde bir miktar çikolata dahi olsa 'çikolata çikolatadır' diyerek her şeyi en kısa sürede tükettiğinden beyefendi için her hafta market alışverişi yapmak için çıkmak zorunda kalıyorduk.
Tüm gün disney filmlerini izliyor, birkaç şey atıştırdıktan sonra odamıza geçip uyuyorduk. Ders çalışması için onu her zorladığım vakitte şirin yüz ifadeleriyle beni kandırdığından, ona ters gelecek hiçbir şeyi yapamıyordum. Eh, minik bebeğim ne isterse onu yapmakla görevliydim. Kendisini evin prensesi ilan etmiş, beni de uşağı ilan etmişti (şakam yok, yastık kılıcıyla cidden bu töreni gerçekleştirdik).
Şimdiyse sabahtan beridir çıkamadığımız yatakta uzanmış, benim kucağımdaki bilgisayardan ateş ve su oynuyorduk. O öldüğünde hiçbir sorun olmazken benim bir yanlışımda kaşlarını çatıyor, huysuzlanarak oyunu yeniliyordu. Hoş, bu hallerine tanıklık ederken dudaklarından öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Sınırlarımı fazlasıyla zorluyordu.
"Ya, Jeongguk! Lütfen şu oyuna dikkat edebilir misin? Suların üstünden atlayacaksın işte, of. Neresi zor ki bunun? Ayı."
Her mızıldanmasında olduğu gibi, yeniden oyunu bana anlatmaya başladığında odaya gür bir kahkaha bırakmıştım. Oyunun nasıl oynanması gerektiğini tabii ki biliyordum, sadece onu sinirlendirmek cidden hoşuma gidiyordu.
"Affedin beni prensesim, lütfen. Sizin kadar gelişmiş olmadığımdan olsa gerek, bir türlü anlayamıyorum. Eh, bilirsiniz, yaşlandık artık. Sizin için çalışıyor gidiyoruz."
Bilgisayarı kucağımdan komedine bıraktığımda, kendisini kucağıma almış ve boynuna başımı bastırdığımda kokusunu uzunca içime çekmiştim. Bu hareketimden huylanırken elleriyle başımı ittirmeye çalıştığında gülümsemiş ve geri çekilerek burnunu ısırmıştım hafifçe.
"Seni azad edeceğim uşak. Tabii bana bir pankek sözü verirsen. Ah, aslında yanında çilek ve çikolata da olursa sana ödül olarak minik öpücükler verebilirim!"
"Teşekkür ederim prensesim, isteğinizi hemen yerine getireceğim. Ancak önce, kocaman bir moral öpücü almalıyım ki sizin için yaptığım güzel pankeklere sevgimi katabileyim."
Onu bu şekilde şımartmam kesinlikle hoşuna giderken, anında yüzümün her bir yanına bırakmaya başladığı öpücüklerle koltuk altlarından tutup kendisini yatakta kenara bırakmıştım. Üstümdeki yorganı kenara atarken ayaklarımı yataktan sallandırdığımda ayaklanmış, gözümün duvar saatine çarpmasıyla bu saate kadar ona bir şey yedirmeyi unuttuğum için kızmıştım kendime.
Odadan çıktığımda, arkamdan beni takip ettiğini ayak seslerinden anladığım minik bedenin yanıma yetiştiğinde saçlarını karıştırmıştım. Koridordan geçip salonla birleşik amerikan mutfağa yöneldiğimizde dolabın kapağını aralayarak pankek için gerekli malzemeleri aramaya başlamıştım. Sütle birlikte yumurtaları gördüğümde alarak tezgaha yerleştirmiş, ardından kabın içinde yıkanmış bir şekilde geceden koyduğumuz çilekleri de unutmamıştım.
Dolabın kapağını kapattığımda, Taehyung'un da bana yardımcı olmak için tezgaha çıkarttığını gördüğüm diğer malzemelerle gülümsemiştim. Yanına adımlayıp belinden tuttuğum gibi kendisini uzun tezgahta işime yaramayacak, boş bir yere oturttuğumda araladığım bacaklarının arasına girip burnuna minik bir öpücük kondurmuştum.
"Bebeğim onun için yapacağım minik pankekleri burada izleyebilir bence, hm?"
Sessizce beni onaylarken, paketini açtığım unla birlikte sütü boş kaba boşaltırken telefonumdan açtığım tarifteki her adımı dikkatlice uygulamaya çalışıyordum. Bunu yaparken kendimi fazla kaptırmış olmalıyım ki, her kaşlarımı çattığımda uzanıp onlara öpücük bırakan Taehyung'un yeniden yüzümün dibinde gördüğümde kıkırdamıştım.
"Ya, Jeongguk çatmasana kaşlarını. Birazcık, çok azıcık (bunları söylerken eliyle miktar göstermeye çalışıyordu) korkutuyorsun beni gerçekten."
"Üzgünüm bebeğim. Biliyorsun, kendimi bir işe odakladığımda istemsizce çatıyorum kaşlarımı. Elimde değil."
Uzun bir süremizi pankeke harcarken, yapması biraz zorlu geçen süreçten sonra beyefendinin tüm pankekleri bitirmesi dakikalarını almıştı. Her lokmasıyla heyecanlanırken çırptığı elleri, yerinde rahat duramaması onun minik bir bebek olduğunu doğrularken ben sadece onu izlerken bile doyduğumu hissetmiştim. Adım kadar emindim ki belki de benden bir başkası olsa onu şımarık bulacak ve onunla uğraşmak istemeyecekti.
Eh, uzun süredir birlikte olduğum bu minik bebeğin kesinlikle şımarık olduğunu kabul ediyordum. Ancak ne fark ederdi ki? Onu kesinlikle bu haliyle seviyor, yaptığı ve söylediği her şeyde ona bir kez daha aşık oluyordum. Bu kesinlikle inkar edemeyeceğim bir gerçekti.ben geldim😔 mERAK ETMEYİN LÜTFEN ÖLMEDİM
sadece gerçekten çok üşeniyorum bölüm yazmaya.. yine de bekleyip ilgi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim💞💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❝Lost On U❞ 💌🖇 #kookv
FanficTaehyung birazcık(!) saftı, Jeongguk'un ona olan âşkını göremeyecek kadar saf.