2. BÖLÜM

79 4 0
                                        

Grace Fallon. Ailesi tarafından doğduğu gün yetimhaneye bırakıldı ve 15 yaşında yetimhane müdürü tarafından tecavüze uğradı. Yetimhanede tanıştığı kendisinden 1 yaş büyük olan tek arkadaşı ve bu hayatta onun somurtmalarını çekebilen tek insan William. William Phures. O iğrenç olaydan sonra Grace'i bir avuç ilaçla yatakta oturmuş bir halde gördükten sonra daha çok bağlandı canı gibi sevdiği kız kardeşine. Onu herkesten, her şeyden korumuştu o geceden sonra. Birazda olsa güldürebilmişti, hayata tekrar bağlamıştı küçük asi kızı. Kendisinden 1 yaş büyük olduğu için bir sene önce çıkmıştı yetimhaneden. Grace'in haberi olmasa da bir sene boyunca hep takip ettirmişti, iyi olduğundan hergün emin oluyordu. Yetimhaneden çıktığı ilk gün karşına çıkan Jack ile uyuşturucu satışına başlamış ve bu sayede Leo ile de arkadaş olmuşlardı. Arkadaşlarının güvenini kazandıktan sonra patronuyla arası daha iyi olmuş onunda güvenini kazanmıştı. Bunları şimdilik Grace'e anlatmayacaktı çünkü ne kadar çok bilgi o kadar tehlikeydi onun için.

Korkuyla açtı gözlerini. Bir süre zihni kendine gelememişti. Öylece boşluğa bakıp kalp atışlarının ritmine kavuşmasını bekledi. Etrafına bakındı. Yabancı gelen odayı tanıması birkaç dakikasını aldı. Gördüğü rüya, hayır hayır, kabus. Çok korkunçtu ilk defa bu kadar korkmuştu kabusundan, ilk defa bu kadar acı hissetti kalbinde. O kadın. Annesi miydi? Boynuna sıkıca dolamıştı kadın o ince küçük ellerini. Kanlıydı her yer. Kurtar beni, kurtar, demişti.

-Kurtar beni... yutkundu. Kurtar, diye tekrarladı olacaklardan habersiz bir şekilde.

▶◀▶◀▶◀

Gördüğüm kabusun etkisindeyim hala. Kimdi o kadın? Ne demek istiyordu? Neden kurtarıcısı olarak beni seçmişti?

Düşüncelerimden uzaklaşıp ayaklarımı yatktan sarkıttım. Boğazım kurumuştu. Sanırım bir bardak ihtiyacım var. Odadan sessizce çıkıp koridora ilerlemeye başladım. Ne kadar da karanlık burası. Sonunda merdivenlerin başına gelince duraksadım. Bu seslerde neyin nesi böyle? İniltilere benziyor. Sesin geldiği yöne gitmek istedim ama aklıma William'ın sözleri gelince duraksadım "Merdivenlerin solunda kalan koridora asla adımını bile atma," demişti. Bu gece için merakımı askıya asabilirim deyip indim merdivenlerden. Burası yukarıdan daha aydınlıktı. Amerikan mutfağı bulmam zor olmadı. Bunların siyahla ne derdi vardı! Mutfak dolapları tamamen siyahtan ibaretti. Gri parkelerle, beyaz 6 kişilik masayla ve siyah bar tipi sandalyelerle gayet uyumluydu. Ayakta dikilmekten vazgeçip ayakları yere sürüyerek tezgaha yaklaştım. Çekmecelerden büyük bir bardak bulup su doldurdum. Arkamı döndüğümde sert bir bedene çarptım. Elimdeki bardağın ne zaman kayıp düştüğünü bile bilmiyordum. Karşımdaki adam eliyle ağzımı kapatınca çığlığım boğuk bir iniltiye dönmüştü.

-Hey sakin ol! Benim Leo. Karşımda gülümseyerek bana bakan Leo'yu görünce içim rahatlamıştı ama gözlerimden tüm volkanlar taşıyordu. Ne yapıyordu bu salak?! Hangi ara dibine kadar girmişti? Ve ben bunu nasıl fark etmedim?

-Aptal mısın sen ya?! Neden korkutuyosun? İnsan gibi yaklaşsana lanet herif!

-Ah, üzgünüm. Yani, şey.. seni korkutmak istememiştim. Özür dilerim.

Onun bu telaşlı ve ne diyeceğini bilemez halleri beni istemeden de olsa gülümsetti. Yüzümdeki gülüşü görünce içi rahatlamışçasına nefesini dışarı verdi ve gülüşüme içtenlikle karşılık verdi.

-Ben sana bir su doldurayım. Sonra burayı temizlerim.

Hem konuşup hem de su doldurdu bana. Aslında görünüşüne bakılırsa iyi çocuk. Elindeki bardağı bana uzattı. İçtenlikle gülümseyip suyu içtim. Bardağı yıkayıp tezgaha bıraktım. Leo yanıma gelip ellerimden tuttu. Hey! Ne yapıyorsun sen? Bu ne samimiyet! Dudaklarımla gözlerim arasında mekik dokuyup yaklaştı iyice. Ellerimi ellerinden çektim ve sağa doğru bi'adım atıp ondan uzaklaştım. Leo afallamıştı. Bu tepkimi beklemiyor gibiydi.

-Ben, şey.. bi'an kendimi tutamadım, diye açıklama yaptı pişman ve kırgınlık dolu gözlerle. Üzgünüm Leo ama bu fazlaydı benim için. Hiçbir şey söylemeden yanından ayrıldım. Merdivenlerden yukarı çıktığımda karşımda düz bir tişört giyinmiş, sarı saçları ve mavi gözleriyle oldukça dikkat çeken yarı çıplak bir kız dikiliyordu.

-Sende kimsin pis sürtük?!

Touch Your PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin