Sevgili Taehyung,
Dün çatıya çıkıp saatlerce ağlamıştın.
Abini özlüyordun ve çaresizliğin seni kahrediyordu.
Yanına gelip sarılmamak için kendimi çok zor tuttum.
Canını yakanın ben olduğumu bilmeme rağmen bir de seni iyileştirmeye çalışmam oldukça büyük bir yüzsüzlük olurdu.
Zaten eninde sonunda sinirini benden çıkarıyordun.
Odama geldiğini duyduğumda gözlerimi sıkıca yummam umrunda olmamıştı ve saçlarıma asılıp beni yatakta doğrultmuştun.
Yatağın ucuna oturduğunda dikkatle seni izliyordum.
Bana önce çok güzel olduğumu söylemiş ardından da saçlarımı okşamıştın.
Vücudundan yayılan içki kokusundan sarhoş olduğunu anlamak zor değildi.
Zaten sarhoş olmasaydın bana asla böyle şeyler söylemezdin.
Ellerin yavaşça bacaklarımda gezinmeye başladığında vücudumu senden uzaklaştırıp şaşkınca yüzüne bakmıştım.
Ama senin yüzündeki muzip sırıtış hiç değişmemişti.
Seni engellemek adına birkaç kere vurmuştum ama vücudum dirençsiz düşmüştü.
Yaralarıma tırnaklarını geçirip kanattığında hiç kıpırdayamaz duruma gelmiştim.
Senden böyle bir şeyi hiç beklemezdim Taehyung ama beni yanılttın.
Kollarımı bağlayıp beni tamamen savunmasız bıraktın.
Ve sen bana sahip olurken benim tek yapabildiğim ağlayıp çırpınmaktı.
Ama sen beni umursamadın.
Kendi babası tarafından tecavüze uğramış bir kızın eski anılarını tekrar gözünün önüne getirerek ona zorla sahip oldun.
Ve biliyor musun Taehyung,
Sanırım cezamı senin elinden değil de kendi ellerimden çekmeyi tercih ederim.
-Rachel