- Bu kadar çabuk mu pes ediyorsun Elya?Elya?
Hızlıca gözlerimdeki yaşları sildim ve bardağın kırılan parçasını yere bırakıp ayağa kalktım.
- Bir yanlış anlaşılma var galiba, Elya değilim ben. Lütfen bırakın beni, kimseye hiçbir şeyden bahsetmem yemin ediyorum. Elya kimse gidin onu bulun, bu işe karışmayacağım.
Sözlerimi bitirmeden karşımdaki adam gülmeye başlamıştı bile. Tekli koltuklardan birine geçti ve bacak bacak üstüne attı. Eliyle yanındaki koltuğu işaret etti.
- Otur ve sakinleş benim küçük Elya'm.
- Anlamak istemiyorsunuz galiba ben Elya deği-
Hızla gözlerini korumalara çevirip beni işaret etti ve birden kollarımdan tutulup sürüklenerek koltuğa oturtuldum. Her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki direnecek vaktim bile olmamıştı.
- Sana otur demiştim değil mi küçük hanım? Büyüklerinin sözünü dinlemelisin, hele ondan başka kimsen yoksa.
- Size Elya olmadığımı söylüyorum, benim adım Arya ve benim bir ailem var. Kimsesiz değilim ben lütfen beni bırakın, söz veriyorum hiçbir şey olmamış gibi devam edeceğim hayatıma.
Yaslandığı yerden doğruldu ve bana yaklaştı, bu hafifçe ürkmeme sebep oldu. Geri çekilecekken kolumdan sertçe tuttu ve beni kendine çekti. Ellerim tir tir titriyordu, bacaklarıma hakim olamıyordum ve o bu halimden resmen zevk alıyordu.
- Benim güzel Elya'm, sana kötü bir haberim var: Arya 50 gün önce öldü.
- Siz şaka mı yapıyorsunuz, buradayım işte çabuk çıkartın beni buradan bırakın beni yalvarıyorum.
Çırpınışlarım arasında son hatırladığım burnuma kapanan mendil ve karşımdaki adamın bana sinsice bakan gözleriydi.
51. Gün
Gözlerimi açtığımda odada bir gariplik sezdim, yavaşça doğrulmaya çalıştığımda ise bir el buna erken oldu.
- Biraz daha uzanmak istemez misin Elyacığım?
Duyduğum ses karşısında hızla sağ tarafıma döndüm ve çığlık attım. Adam çıkan sesten dolayı yüzünü buruşturdu ama yüzündeki o pis gülümseme silinmedi.
- Özür dilerim, uyanır uyanmaz beni görünce korkmuşsundur tabi, sabahları hep huysuz olursun zaten.
Yüzüne bakmamakta direndim ve bakışlarımı karşımdaki duvara sabitledim.
- Elya, küs müyüz yoksa? Ama bugün seninle biraz sohbet etmek istiyordum. Değişen bazı şeyleri bilmek istemiyor musun yoksa?
- Ne tür bir delisin bilmiyorum ama ben Elya değilim. Bunu sana daha kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum. Tek istediğim buradan defolup gitmek ve burayı sonsuza dek unutmak.
- Sinirlerin gerilmiş biraz, git bir elini yüzünü yıka. Kahvaltı için bekliyor olacağım.
Suratındaki o gülümse başka şansım olmadığını gösteriyordu, yorganı kaldırdım ve banyoya yöneldim. Üzerime pijama giydirilmişti ve bunu yapanın kim olduğunu düşünmemeye çalıştım.
Banyoya girdiğimde elim kilide yöneldi ama her zamanki gibi yerinde değildi. Musluğu en soğuk kısmına getirip elimi yüzümü yıkadım ve havluya yöneldim. Tam o sırada karşımdaki kişiyle göz göze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELYA
AdventureHayatımızı, ailemizi, doğduğumuz zamanı ya da yeri kendimiz seçebilir miyiz? Hayır. Peki biri bize verilen bu hayatı tümüyle değiştirme gücüne sahipse ve bizi aniden kendi yaşamımızdan çekip bambaşka bir dünyanın içine atarsa... Ve bizim bu dünyada...