bir

1K 62 54
                                    

"sadece git ve ona sevdiğini söyle, aptal!"

"biraz sessiz olur musun?! anaokulundan beri tanıyıp sevdiğin birine aşkını sen ilan etmeyeceksin ve bana hiç yardımcı olmuyorsun!"

"dostum, anaokulundan beri mi? hahaa!"

taeil'in gülmeye başlamasıyla johnny de hafifçe güldü.

"siktir git. sanki doyoung ile sevişmek için ona tekrar tekrar yalvardığını bilmiyo-"

taeil, daha fazla konuşmasını önlemek için hemen johnny'nin ağzını kapadı. "böyle bir şey yok. hem, buraya senin için geldik, bunları konuşmayalım. ve dostum, bu çocuk kesinlikle altta olacak."

johnny gözlerini devirdi.

"bak, şimdi onun yanına git ve söyleyeceklerini de. jaehyun tatlı birisi. ayrıca... senden gerçekten hoşlanıyor gibi gözüküyor."

"tamam fakat kelimeleri toparlamam için biraz zamana ihtiyacım var."

-

jaehyun, kütüphanede her zamanki masasında oturuyordu. altın rengi yuvarlak çerçeveli gözlüklerini takmıştı. johnny'nin görebildiği kadarıyla, kalın bir fantastik kitap okuyordu.

uzun boylu çocuk jaehyun'un yanına gitmeden önce derin bir nefes aldı.

"ah, merhaba john." jaehyun gülümsedi, johnny görüş alanına girer girmez kitabını kapatıp masaya koymuştu bile.

"merhaba jae... ımm, sana bir şey söylemem gerekli. vaktin var mı? bu biraz önemli."

jaehyun, biraz öncekinden daha geniş ve güzel bir gülümsemeyle, gözlüklerini çıkardı ve kitabıyla beraber yanındaki siyah çantasına koydu.

oturuşunu düzeltti; dirseklerini masaya, çenesini de eline dayadı ve bütün dikkatini johnny'ye verdi.

"dinliyorum."

johnny'nin kalbi çok hızlı atıyordu, bütün vücudunun ısındığını hissediyordu, jaehyun'un delici bakışları ve bulaşıcı gülümsemesi de midesinde kelebekler uçuşuyormuş gibi hissettirerek ona hiç yardımcı olmuyordu.

"ımm... görüyorsun," johnny çok kısık bir sesle konuşuyordu, utanmıştı.

aslında jaehyun, çocuğun demek istediği şeyi şimdiden anlamıştı. kızarmaya başlayan yanakları ve sürekli sallayıp durduğu bacağı, onu ele veriyordu.

"söyle gitsin," dedi jaehyun kıkırdayarak, "seni ısırmayacağım"

"seni seviyorum," dedi hızlıca fakat sesi bir fısıltıdan farksızdı.

jaehyun başını yana yatırarak biraz daha öne eğildi. "ne? seni anlamadım."

"seni seviyorum dedim." bu sefer sesini bir tık daha arttırmıştı.

ama jaehyun yine duymuşa benzemiyordu. "sesini biraz daha yükselt."

"seni seviyorum, tamam mı!"

"sessiz olun!"

johnny utanmıştı. hâlâ kütüphanedelerdi ve yanlarında çalışan bir sürü insan vardı.

jaehyun'un muhteşem yüzünde bir sırıtış belirdi. karşısındaki çocuğa doğru eğildi, burnu neredeyse johnny'nin burnuna değecekti.

"ilk seferinde seni duymuştum, sevgilim," diye fısıldadı. "ve sana cevap vermem gerekirse," jaehyun, dudaklarına küçük ve hızlı bir öpücük kondurdu. "ben de seni seviyorum."

this is a translation story and the original author is xxvjae
thank you so much for your permission 💕

darling::johnjae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin