“ya yüzüğü düşürürsem?"
"ya yeminin ortasında tuvaletim gelirse ne yapacağım?"
"ya aniden benimle evlenmekten vazgeçerse?! aman tanrım, taeil kafayı yiyeceğim!"
taeil, bekleme odasında bir tavuk gibi hızlı hızlı dolaşan arkadaşına gözlerini devirdi.
"yerine otur johnny! her şey iyi olacak, sadece sakin ol ve derin nefes alıp ver."
"ama bunu hayatımda ilk kez yapıyorum! nasıl yapacağımı da bilmiyorum taeil."
"evet çünkü ilk kez evleniyorsun!" taeil bunu bile açıkladığına inanamıyordu. "bak, bu sizin özel gününüz. şimdi sakin bir adam ol," dedi ve johnny'yi kendine getirebilmek için göğsüne birkaç kez vurdu. "ve artık çeneni kapat. gitme vakti geldi."
saate baktı, onu ellibir geçiyordu.
johnny'nin ne yapacağı hakkında düşünecek daha fazla zamanı kalmamıştı, doyoung çoktan sırıtarak kapıyı aralamıştı.
"hayatının aşkıyla evlenme zamanı. marş marş!" dedi ve kapıyı kapamadan önce birkaç kez el çırptı.
taeil de johnny'nin elini tuttu ve sonunda onu odadan çıkarabildi.
-
"tae, ben daha hazır değilim."
taeyong artık dayanamadı ve jaehyun'un el yapımı (kun'un hazırladığı) çiçek tacını masaya bıraktı.
“jaehyun!” diye bağırdı. "artık vazgeçmek için çok geç. ayrıca, neden bu kadar gerginsin? bu sadece sizin düğün gününüz..." biraz önce koyduğu tacı geri eline aldı ve jaehyun'un güzelce taranmış yumuşak saçlarına yerleştirdi, birkaç tel toka ile sabitlemeyi de unutmadı.
"senin için söylemesi kolay! çünkü yuta böyle kalmaya devam ederse, büyük ihtimal bir yirmi yıl daha evlenemeyeceksin."
“o kadar da kötü değil...”
"seni sevdiğini söylemesi altı, sana çıkma teklifi etmesi ise iki yılını aldı. sence o kadar kötü mü, değil mi?"
"sessiz ol," dedi taeyong ve jaehyun'un makyajını bitirmek için eline başka bir fırça aldı. "her neyse, orada yapmanız gereken sadece sakince ayakta durmak, birbirinize bakmak, gülümsemek ve el ele tutuşmak."
jaehyun sızlandı. dürüst olmak gerekirse, yapacakları şeyler çok da zor değildi-- ayrıca çok fazla kişi davet edilmemişti. kendini utandırsa bile bunu sadece ailesi ve en yakın arkadaşları görecekti.
ve taeyong haklıydı. bunun geri dönüşü yoktu ve bunu yapmayı gerçekten çok istiyordu.
"sadece her şeyin mükemmel olmasını istiyorum..."
taeyong makyajı bitirdi ve jaehyun'u aynaya doğru çevirdi. "olacak, endişelenme," dedi ve yanağına güven verici bir öpücük kondurdu.
-
mihrapta bekleyen johnny, davetlilerin olduğu yerde duran en iyi arkadaşlarına; taeil, doyoung ve yuta'ya baktı. johnny'nin kendilerine baktığını gören taeil, her şeyin yolunda olduğuna dair arkadaşına güven vermek için baş parmağını kaldırarak gülümsedi.
salonun teması, donghyuck'un önerdiği gibi pembe ve siyahtı. ve bu johnny'nin çok hoşuna gitmişti, ayrıca jaehyun'un pembe-mor karışımı saçlarıyla da uyumluydu. duvarlarda ve masaların ortalarında da birkaç küçük balon asılıydı. jaehyun geldiği anda ise, pembe ve siyah yapraklar zemine dağıtılacaktı.
umarım bu günü berbat edecek bir şey yapmam.
bu sırada keman çalmaya başlamış ve ses tüm salona yayılmıştı.
bir an için, johnny nefes alamadı, taeyong'un koluna girmiş girişte bekleyen hayatının aşkına baktı. o kadar ki, zarif bir şekilde yürüyen ve jaehyun'un geçeceği halıya çiçek yapraklarını döken küçük kızlara dikkat etmemişti bile.
ikili, dört küçük kızın ardından yavaşça johnny'ye doğru yürümeye başladı. ardından taeyong arkadaşını johnny'ye teslim etti ve ona göz kırptı, iyi şanslar.
ikisi ellerini birleştirdiğinde, johnny önünde duran adamın güzelliğine ağlamak üzereydi.
pembe saçlarının birazı arkaya doğru taranmıştı, taktığı zarif çiçek tacı da ona fazlasıyla yakışmıştı. takım elbisesi ise üzerine tam olmuştu.
johnny son kez yüzüksüz parmaklarına baktı ve gülümsedi.
biraz sonra parmaklarına yüzükleri takacaklar ve aralarındaki ilişkiyi resmi hale getirecekledi.
"bugün, bu iki gencin kutsal evliliklerine şahit olmak için bir araya geldik."
-
sonunda, bekledikleri zaman gelmişti.
yeminler.
johnny heyecandan kızarmıştı, jaehyun'un ellerini tutarken bir yandan da topuklarının üzerinde ileri geri hafifçe sallanıyordu.
jaehyun ona bakarak beklentiyle gülümsedi.
"jung yoonoh... benim biricik aşkım. hayatım boyunca yanımda istediğim tek kişi. seni o oyun alanında gördüğüm günden beri seviyorum, orayı hatırladın mı? maymun çubuklarına tırmanmaya çalışıyordun ve ben de sana yardım etmiştim. o andan itibaren sana hayran kaldım, seni sevdim ve her zaman yanında olmak istedim. o zaman, yedi yaşındaki ben o zamana kadar gördüğü en güzel insan olduğu düşünmüştü. ve bugün de hâlâ öyle düşünüyor." johnny, jaehyun'a gülümseyerek bakıyordu ve hiç olmadığı kadar kızarmıştı. duygulandığını hissedebiliyordu ama anı mahvetmemek için ağlamamaya çalıştı.
"seni hiçbir şeye değişmem. seni çok seviyorum, umarım bunu biliyorsundur. ve seni hayatım boyunca, tüm varlığımla seveceğime yemin ediyorum jae."
herkes johnny'yi alkışlamaya başladı. taeil ve jungwoo dayanamamış ve konuşmanın sonunda ağlamaya başlamışlardı.
şimdi jaehyun'un yeminini etme zamanı gelmişti. konuşmaya başlamadan önce boğazını temizledi.
"mutluluğumun, her yeni güne uyanmamın ve bu dünyada yaşamamın sebebi johnny. böyle olağanüstü bir adamla karşılaşıp ona aşık olacağımı kim bilebilirdi ki?"
son dediğiyle herkesi güldürmüştü.
"iyi ve kötü her anımda yanımdaydın. ve bunun için sana çok müteşekkirim. tanıştığımız o gün, fark etmesem bile hayatımın en iyi günüydü. her zaman bana karşı çok nazik ve dürüstsün. bu yüzden, bazen seni hak etmediğimi düşünüyorum... seni seviyorum ve bundan sonra da sevmeye devam edeceğim." johnny'nin gözleri dolmuştu.
"seni hayatımın son günlerine kadar yalnız bırakmayacağıma dair söz veriyorum. ve hayatımın geri kalanını senden başka biriyle geçirmek istemiyorum, seo youngho."
jaehyun'un ardından rahip sözü devraldı. "siz, seo youngho, yaşadığınız süre boyunca jung yoonoh'a saygı duyup onu koruyacağınıza ve onu eşiniz olarak kabul edeceğinize söz veriyor musunuz?"
johnny cevap verirken tereddüt bile etmedi, "söz veriyorum."
ardından rahip jaehyun'a döndü. "ya siz, jung yoonoh, yaşadığınız süre boyunca seo youngho'ya saygı duyup onu koruyacağınıza ve onu eşiniz olarak kabul edeceğinize söz veriyor musunuz?"
cevap verirken jaehyun'un yüzündeki gülümseme büyümüştü. "söz veriyorum."
"herkesin huzurunda, bu genç çiftin sevgilerinin daim olmasını umarak onları eş ilan ediyorum!" rahipin sözlerinin ardından, herkes onları alkışlamıştı. "şimdi, eşinizi öpebilirsiniz."
johnny daha fazla beklemeden jaehyun'u kendisine çekti ve dudaklarını birbirine bastırdı. ayrıldıklarında, jaehyun onun bu aceleci tavrı karşısında kıkırdadı.
jaehyun, ellerini johnny'nin göğsüne; johnny ise jaehyun'un beline yerleştirdi ve alnından öptü.
"seni çok seviyorum."