1. Bölüm

337 35 17
                                    



"Azrail'in almak istemediği adam."Defalarca intihar girişiminde bulundum ancak ölemedim. Çocukluğumdan beri anlam veremediğim bir dünyanın içinde yaşamaktayım. Bu karmaşıklığımı soytarılık yaparak insanların kendi içinde yaşadığı bunalımdan kurtulmaları için yapmaktaydım.

''Çevremdekiler ile nasıl konuşmalıyım,bilmiyorum. Neyi nasıl söylemeliyim, bilmiyorum. Böylece aklıma gelen ilk şaklabanlık oldu.'' Benim insanlardan son sevgi arayışımdı bunlar. Bir yandan son derece insanlardan korkarken, bir yandan da insanları bir türlü aklımdan çıkaramadım. İnce bir çizgi ile insanlarla olan bağımı korudum.

Dışarıya karşı, durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü.

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. İsmini unuttuğum belleğimden silinmiş, net değil. Birlikte aşk intiharına kalkıştığım kadının ismini unutacak biriyim. Kadın öldü ve ben kurtuldum. Gerçekten o ana kadar olan insanlar içinde , fukura (Toplumda yeri olan , bilinen kimseler, fakir düşünce etrafındakilerin alay edilebileceği kıyafetleri giymekten çekinmezler.) duruşlu kadını sevmiştim.

"Asla kaybetmek istemeyeceğim her şey kaybolacak. İstediğim her şeyin onu elde ettiğim anda kaybolacağı verildi. Acının ömrünü uzatmanın pahasına peşinde koşmaya değecek bir şey yok." önemsiz şeylerdi.

Gecenin karanlığında bir başıma yürüyorum, bu yürüyen İsa'nın acısı ve kötü ruh. Hâlâ her gece sıkışmış hissediyorum. Yaşarsam veya ölürsem umrumda değil. Bu noktaya kadar hayatta kalabildiğime şaşırdım. Şimdi ise amaçsızca dışarıda geziniyorum. Serin ve soğuk hava, içimi ısıtacak bir oda istiyorum. Yetim ve öksüzüm. Kimsenin beni istemeyeceğini düşünürken yalnız olmadığımı fark ettim. Boş arazide suikast girişiminde bulunuyorlardı. Çatışmanın tam ortasındayım, silahların ve bomba seslerinin duyulduğu bu yerde savunmasızdım. Yalnız ilerliyorum katliamın olduğu o bölgeye. Gücümü gösterecek bir aklım var ve aklımdan geçenleri söylemeye hakkım var. Bir süre savaşı izledim. İki takımdan birinin galibiyet gösterdiği anlaşılıyor ki sesler kesilmişti. Yerde duran bedenin sesi kulaklarımı kazıyordu. Acıdan inleyen adam Azrail'i bekliyordu. Yerde boş duran tabancayı aldım. Fare adımlarıyla yanına doğru yürüdüm.

"Yaşamak için bir amacın var mı?'' dedim yerde yatan bedene. Konuşacak enerji ve hali kalmadığını gösteren mırıltılar çıkardı. Ona en çok istediği şeyi bahşedebilirdim, ölümü.

"İstersen hayatına burada son verebilirim, istiyor musun?" onaylayan başıyla işaret etti. Ona acısız ve zahmetsiz ölümü sundum.

"Sakin ol, şimdi korkmuyorsun değil mi?'' Tabancamı ona doğru doğrulttum ve beş el ateş ettim. Deliler, onlar beni aklı başımda hissettiriyor, psikopat olduğumu düşünüyorlar. Ben intihar meyillisi bir manyağım. Hayatta herkesin ödemesi gereken bir bedel vardır. Biliyorum.. hiç kimsenin bilmediğini: Nereden gelir, nereye gideriz. Biliyorum.. bu herkesin günahı. Kazanmayı öğrenmek için; önce kaybetmek gerekir. Ben sadece acıya bayılıyorum. Grubun lideri olduğunu düşündüğüm adam bana doğru yürürken aynı zamanda beni fahişeymişim gibi süzüyordu. Oldukça uzun ince bir fiziğe sahip 40 yaşında bir adam. Gözleri menekşe renginde ve tamamen karanlık, ışıksız mafya patronuna yakışır şekildeydi. Düz, çene uzunluğunda siyah saçları geriye yaslanmıştı. Doktor önlüğü giyiyordu. Büyük ölçüde mantıklı, soğuk deneyimli mafyaya özgü tehditleri barındıran patrona benziyordu. Yaş ve cinsiyetin önemli olmadığını tecrübesiyle onları manipüle etmeyi becerebildiğini görebiliyordum. Benim yaşlarımda bir sürü genç vardı. Ekibin diğer kalanı 2'ye ayrılıyordu; yetenekliler ve silahlı mafyalar. Adının Mori olduğunu öğrendiğim adam:

"Kar neden beyazdır biliyor musun? Çünkü rengini unutmuştu."

"İnsanlar ölmek için yaşar."

"Neden ölmek istiyorsun?"

"O zaman sana soracağım, gerçekten yaşam eyleminde herhangi bir değer olduğunu düşünüyor musun?"

Yıllardır bu soruların cevabını arıyordum. Söylediğimden memnun kalmıştı ki bana derin ve sıcak gülümsemesini sunmuştu. "Liman mafyasına hoş geldin."

Double BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin