Tuğkan evden ayrılıp yürümeye başladığında arkadaşının çoktan gelmiş, sokağın başında bekliyor olduğunu gördü.
Son zamanlarda zamanlamayla alakalı sorunlar yaşadığını fark etti.
Adımlarını biraz daha hızlandırıp doğruca arkadaşının yanına yöneldi. Buğra telefonda görüşüyordu Tuğkan arabaya biner binmez hemen hareket etti ve telefonu kapattı.
''Kızlar ekilmekten korkuyolar 5 dakikada bir telefonum çalıp duruyor.'' dedi Buğra. Sesinden anlaşıldığı üzere bu ilgi hoşuna gitmişti.
Tuğkan karşı cinsten birisiyle görüşeceği için gergin hissediyordu, geçmişine bakılırsa çok çabuk rezil olma gibi bir huyu olduğuda doğruydu. Hem kendini hemde ortamı yumuşatmak için biraz daha sarkastik davranmaya karar verdi.''Bir madenci 35 metre kazı yaptıktan sonra elmasın yanından geçip gider mi deseydin sende, kafaları rahat olurdu.''
''Onları rahatlatacağız diye kendimizi niye küçük düşürüyoruz oğlum ya, hep tek taraflı bakıyosun olaya.''
''Konu bizim rahat olmamızsa eğer ben evde video oyunlarıyla gayet rahattım aslında.''
''Geçenlerde internetim yavaşladı müşteri hizmetlerini aradım, yakın çevrenizden birisi gece 12-1 arası yoğun şekilde videolar izlemeye başlıyor, altyapımız yetersiz kalıyor dedi. O anda hiç sorgulamamıştım şu an ki tavırlarında internetimin neden yavaş olduğunu kanıtlıyor kanka. Tek başına çok rahat değilsin kısaca, ellerin çok becerikli diyelim.''
''Güzel senaryo yazdın şuracıkta, sen oraya vardığımızda hangisinin seninki olduğunu anlamamı sağla sonra kaza kurşununa gitmeyelim.''
''Ayıpsın şimdide söyleyebilirim, benim ki esmer, senin ki sarışın.''
''Oley, standart IQ seviyesine düşeceğim bugün. Daha iyi anlaşabiliriz böylece.''
''Boş yapıyosun, in hadi geldik.''
Tuğkan içeri girer girmez birazdan oturacakları masadaki karamsar bol tripli havayı sezmiş keşke yanımda kitap getirseydim diye sızlanmaya başlamıştı. Buğra geldiğinde hemen havayı kırmak için enerjik bir giriş yapmaya çalıştı.
''Merhaba, kusura bakmayın beklettik sizi. Arkadaşımla tanıştırayım kızlar bu Tuğkan en yakın arkadaşım. Tuğkan bu Semra benim kız arkadaşım yanında ki Semra'nın arkadaşı Rümeysa.''
''Memnun oldum Rümeysa.''
Semra ve Rümeysa'nın hareketlerinden anlaşılabilecek iki sonuç vardı. Ya bir an önce kalkıp gitmek istiyorlardı yada onları beklettikleri için üstlerine düşülüp ilgi gösterilmesini istiyorlardı. Her iki durumda Tuğkan için orada bulunmanın zaman kaybı olduğu anlamına geliyordu.
Biraz sohbet ettikten sonra Buğra ve Semra yuvada ki kuş misali yan yana gelmiş Tuğkan ve Rümeysa ise eğlenmeye başlamışlardı.Konuşma esnasında Tuğkan Rümeysa'nın başparmak ve işaret parmağının arasında, elinin üstünde bulunan dövmenin yola çıkmadan önce forumda gördüğü dövmenin aynısı olduğunu fark etti.
'' Aa, Valknut değil mi? Bir internet sitesinde görmüştüm çok hoşuma gitmişti. Bende yaptırmayı düşünüyorum aslında'' dedi Tuğkan.
''Ha evet ya, öyle saçma bi sembol çok önemli bişey değil zaten. Dövme olarak güzel duruyor ama anlamı biraz ürkütücü aslında.''
Tuğkan sanki dövme konusunu açıldığı için Rümeysa'nın biraz gerildiğini fark etti. Sonra Rümeysa hikayeyi anlatmaya başladı.
'' İskandinav mitolojisinde Odin bir gün Asgard'ta bir ziyafet vermeye karar verir, bütün tanrıların yemeğe katılmasını ister ama oğlu Thor dev tanrısı Hrugnir'e karşı nefret dolu olduğu için tepki gösterir. Babası ziyafetin amacının diyarlar arasında ki barış olduğunu söyleyip Hrugnir'in davet edileceğini emreder. Güzel bir akşam yemeği yerler fakat sonrasında devlerin tanrısı Hrugnir şarabında verdiği etkiyle birlikte odadaki tanrılara tehditler savurmaya başlar, nefret dolu söylemlerde bulunur. Thor bu saygısızlığa katlanamaz ve Hrugnir'i bir düelloya davet eder.
Düello sırasında Hrugnir'i çekici Mjölnir ile kolayca alt eden Thor, Hrugnir'in kalbini cansız bedeninden söküp alır ve devlerle savaşa girildiğini ilan eder. Burada gördüğün bu üçgen sarmalı Hrugnir'in kalbinin şekli. Sonrasında Asgard haricinde ki diğer diyarlarda devlerin savaşta daha güçlü olduğu fark edilince dost diyarlara destek olmak amacıyla Odin bir ordu toplar ve onları ölümsüzlükle ödüllendirir. Sadece ordunun başında olacak olan lider savaşçının ölümsüz olmayacağını ve reenkarnasyonla birlikte her yüzyılda yeni bir liderin geleceğini söyler. Tabi burada 3 adet üçgen var bunların ikisi ölümsüz yandaş savaşçılar, diğeriyse lider savaşçı. Bu savaşçılar devlerin ordusunu kendi diyarlarına kadar geri püskürtür çok başarılı olmuşlardır ama bir süre sonra bazı düşman askerlerinin casusluk yapmak için savaşçıların arasına sahte bir valknut dövmesiyle sızdıkları fark edilince Odin simgeyi lanetlemiş ordu ve savaşçılar haricinde kim valknut'u ziynetinde veya vücudunda taşırsa hayatında hiç bir işi düzgün gitmeyecek, asla mutlu olamayacakmış. Bende anlamını yaptırdıktan çok sonra öğrendim ama saçma geldi yinede. Gayet güzel idare ediyorum yani hayatımı.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valknut
FantasiAklınıza gelebilicek en sıradan Türk gencini düşünün ve hayatının düşünemeyeceğiniz kadar büyük bir değişime uğradığını... Hafta içi okuluna giden matematiği sevmeyen, arkadaşlarıyla bilgisayar oyunları oynayıp her liseli çocuk gibi geceleri sınıfın...