bir.

882 49 7
                                    

Lisya, balonlara gelişigüzel bir tekme daha savurdu. Çok mutluydu, bugün babası onu görmeye gelecekti.

"Anne, geldi mi?" Elimi mutfak önlüğüne silip camdan baktım. Dışarıda herhangi bir hareketlilik yoktu. Aramamıştı da.

"Gelmedi bebeğim, yollarda trafik olmalı. Şimdi gelir." Bacağıma sarılmış olan kızımın kafasını okşadım. Çok iyi niyetli, güzel bir kızdı. Akıllıydı, ben küçükken annem benimle uğraşamaz saatlerce ağlardı. Ama o bana çekmemişti. Acaba babası Merih'e mi çekmişti? Hayır, Lisya ona da benzemiyordu. Küçücük burnu vardı bir kere. Merih'in öyle mi? Kocaman. Sert soğuk yüzü, her an sinirlenecek gibi. Tam bir stoper.

"Babam geldi!" Lisya'nın hızla kapıya koşmasıyla onun başını okşayan elim havada kaldı. Gelenin bir başkası da olabileceğini düşünüp ardından ben de kapıya koştum. Babası gelmişti, kısa saçları. Uzun siyah şortu. Ellerinde de hediyeleriyle. Arada sırada çocuğunu görmeye gelmeyi babalık sayıyordu.

"Kızım," Merih o kalın sesiyle konuştu. "Özledin mi beni babam?"

"Çok özledim, ne aldın?" Lisya, her zamanki gibi önce ona sarıldı, ardından da poşetlere gömüldü,bu gelen hediyeler de uzun süreli kalmayacaktı. Lisya'ya babası gibi oyuncakların da gittiğini söyleyip Merih'in getirdiği ne varsa gün gün atıyordum.

"Kızıma dünyanın en güzel oyuncaklarını aldım, babası kurban olsun."

"Hıh." Dudağımdan kaçan bu mırıltıya engel olamadım. "Babası kurban olsun ama medyanın karşına geçip de bu benim kızım diyemesin!"

"Lisya," Merih ağır poşetleri kızımın eline tutuşturup odasını işaret etti. "Sen yeni oyuncaklarını eskilerle tanıştır. Yazık, yeniler ya hani, zorluk çekmesinler. Hemen geliyorum aşkım." Başına bir öpücük kondurup onu omzundan itti. Daha sonra bana döndü.

"Senin derdin ne?"

"Benim derdim falan yok. Derdi olan sensin."

"Ne derdim varmış benim? Şuraya kızımı görmeye ta anasınınkinden gelmişim. Sen yine surat yapıyorsun!"

"Çok mu umurunda?"

"Evet nedense sen sadece beni görünce surat yapıyorsun yoksa herkese bahar bahçe!"

"Normal değil mi Merih? Transfer araları olmasa çocuğunu görmeye geleceğin yok! Hoş bu bile çok büyük bir şey senin için!"

"O benim çocuğum." Merih, eliyle ağzımı kapattı. "Ben de istemezdim, böyle olsun."

"Siktir git, bu senin bahanen!"

"Sen ne kadar ağzı bozuk bir kadınsın böyle!"

"En çok bu halimi sevdiğini söylemiştin." Fısıldar gibi konuştuğumda Merih gözlerini kapattı. Sanırım benden hala etkileniyordu.

"Baba! Gel!" Lisya'nın seslenmesiyle kapalı olan gözleri yeniden açıldı.

"Geliyorum." Merih, yanımdan ayrılıp kızımın yanına giderken ben de mutfağa gittim. Biraz mutfakta oylanacak sonra da yanlarına gidecektim. Nitekim öyle oldu.

"Onları, pencere kenarına koydum, dışarıyı izlesinler. Ben de bugün seni izledim."

"Geldim sonunda."

"Diğer günler nerdesin baba?"

"Uzaktayım kuzum, ben de istemezdim böyle olsun. Ee sen anlat bakalım, benim hakkımda bir şey diyor mu teyzelerin?"

"Teyzemler mi? Hale Teyzem, senin dönek olduğunu, Yasemin Teyzem de şerefsiz olduğunu söyledi. Annem de doğru söylüyorsunuz dedi onlara." Lisya! Bu cümleyi bir başkası kursa velet diye yüzümü ekşitip dinlemeye devam ederdim ama birazdan Merih büyük ihtimal hesap sormaya yanıma gelecekti. Merih, bana seslenmeden mutfağa geri döndüm.

sable. #merihdemiral Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin