-1-

565 15 3
                                    

   Her şeyin fazlası zararlıdır. Bir ilacı haddinden fazla alırsanız bu bir intihardır. Bir çiçeği haddinden fazla sularsanız onu öldürürsünüz. Her şeyi dozunda kullanmak, yaşamak doğru olandır. 

   Ancak ben kendimi bildim bileli her şeyde aşırıya kaçan bir kızdım. Aşırı hırslı, aşırı inatçı, aşırı hareketli, aşırı hevesli, aşırı aşırı aşırı...

   5 yıl önce bana tüm bu özelliklerimden geriye sadece gözyaşı kalacağını söyleseler ona başkasıyla dalga geçmesini söyler ve terslerdim. Ve muhtemelen yıllar sonra karşılaşsaydık utancımdan yüzüne bakamazdım. Çünkü haklı olurdu.

   Babasız büyüyen bir kız farkında olarak ya da olmayarak o eksikliği kendince oluşturduğu bir "baba" figürüyle doldurmaya çalışır, doldurur. Benim için ise o figür; dedemdi.

   Annem babamla evlendikten yalnızca bir ay sonra nasıl bir hata yaptığının farkına varıp boşanmak istemiş ancak tam o zaman bana hamile olduğunu öğrenmiş. Kendi acılarını bir kenara itip sırf babamın durumu iyi, bana iyi bakabilir diye boşanmaktan vazgeçmiş. Bana sorarsanız bir anne olarak yapılabilecek en büyük fedakarlıklardan biri buydu. 4 duvar arasında, psikolojik ve hatta zaman zaman fiziksel şiddet görerek, bunu kimseyle paylaşamayarak 9 ay boyunca, sırf çocuğu için o adamla yaşamak... Annem katlanmış.

   Ben doğacağım zaman annem, anneannemi arayıp haber vermiş. Annemin kendi rızaları olmayan bir adamla evlenmesinin kırgınlığını bir kenara bırakarak kalkıp İstanbul'a gelmişler. Neredeyse 11 aydır görmedikleri kızlarını hamilelikten dolayı şişmanca beklerken küçücük kalmış, yorgun bir suratla bulmak da eminim ki onlar için çok zordu.

   Annemin acısını paylaşırcasına küçücük kalan ben 1250 gram doğmuşum. Annem öleceğimi düşünerek iyice mahvolmuş ama ben doğmam için savaşan annemi yalnız bırakmamış, yaşamak için savaşmışım. Dedem bu savaşımı 'Sonbaharda, kuruduğu hâlde dalından kopmak istemeyen yapraklar'a benzetmiş ve adımı "Hazal" koymuş.

   Babam ben doğduğum andan itibaren hastaneden çıkana kadar bir kez bile beni görmeye gelmemiş. Anneannem ve dedem bu duruma sinirlenince, haklı olarak, annem yine de babamı savunup işleri olduğunu söylemiş. Ona göre babam, küçük kızını görünce yumuşayacak ve en azından bana iyi bakacakmış.

   Ama öyle olmamış. Doğmamla beraber iyice artmış bu şiddetler. Babam bana küçük bir kız gibi değil, küçük bir şeytan gibi davranmış. 

  Ah, zaten kurumuş bir betonu su dökerek yumuşatamazdınız.

   5 yıl kadar sonra annem; ikimizin de gün geçtikçe yok olduğunu anlayıp beni de almış ve Ege'deki bir şehre yarım saat uzaklıktaki kasabaya, anneannemle dedemin evine geri dönmüş. Her fırsatta kendisine yardım etmeyi teklif eden dedem bir süre annemle hiç konuşmamış ama uzun sürmemiş.

   Dedem vicdanlı bir adamdı.

  5 yaşımdan 12 yaşıma kadar dedem, benim için babamdı. İlkokula başladığımda babalarımızın adını ve mesleğini soran öğretmenlerimize dedemin adını ve mesleğini söylemiştim hep. 

  Benim babam Kemal Özaslan. Eski milli boksör.

  7 yıl boyunca dedemle o kadar yakındım ki çoğu kızın annesiyle uyuduğu o yaşlarda ben dedemle uyurdum. Mesela annemin bana masal anlattığını da hatırlamam. Hep dedem anlatırdı bana. En sevdiğim masal da kimseye söylemesem de hâlâ aynıydı: Kibritçi Kız.

  Kibritçi Kız'ın hikâyesini bir çoğunuz aynı bilirsiniz. Hep öyle anlatmışlardır. Hem ellerini hem de hayallerini ısıtan kibritleri bitince donarak ölmüştür. Ben masalın sonunun öyle olduğunu 14 yaşındayken öğrenmiştim. Dedem bana hep, sonunda kız donmak üzereyken babacan bir adamın gelip kızı evlat edindiğini ona çok iyi baktığını ve kızın büyüyüp çok güçlü biri olduğunu söylerdi.

Little Combative// DADDY ISSUESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin