"i told ya"

1.1K 100 97
                                    


Harry'nin kıkırdamaları, eskileri yad etmek, onun göğsüne uzanıp bulutları seyretmek.. Hepsi sanki bir rüya gibiydi.

Eve dönerken yolda "You're Still The One" şarkısını söyledik. Shania Twain bizim kraliçemizdi.

Şimdi daha iyiydik. Daha iyi olacaktık.

-

Ertesi gün okulda uzun bir aradan sonra Liam ile karşılaştım. Karısı ikinci çocuklarına hamileymiş, ve Dakota ise hastaneden taburcu edilmiş. Artık yalnızca kontrollere gidiyorlarmış.

En yakın arkadaşıma sarıldım ve tebrik ettim. 

"Sana her şeyin iyi olacağını söylemiştim ama, bak," güldüm "ben demiştim."

Liam ise yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana baktı, "Dostum, inan bana o kadar iyiye gidiyor ki her şey.." dedi.

"Mutluluğu hak ediyorsun, Liam." dedim karşılık olarak. Kahverengi gözlerindeki masum mutluluğun masum bakışı belli oluyordu. 

Sarıldık ve konuşarak sınıfa doğru gittik. 

Okuldan çıktıktan sonra markete birkaç şey almak için uğradım. Twix, Snickers, M&M.. ve evet, Harry'nin almamı tembih ettiği sağlıklı şeyler. 

Sıraya girdiğimde hemen önümde ben sarhoşken beni evime bırakan adamı gördüm. Beni fark etmeden diğer sıraya geçtim. 

Arkasındaki hareketlenmeden meraklanmış olacak ki arkasına dönüp baktı ve daha sonra önüne dönecekken göz göze geldiğimizde içimden kendime uzunca bir sövdüm. 

"Aptal, neden bakmaya devam ediyorsun ki adama?" boynumu kütletip önüme döndüm. Tanrım, gerçekten tam bir aptalım. 

Aldıklarımı poşete koyarak dışarı çıktım ve adını hatırlamadığım o çocuğun köşede sigara içtiğini gördüm. Aldırmadan arabaya yürümeye devam ediyordum ki, birisinin "Louis!" demesiyle olduğum yerde durup sesin geldiği yöne baktım. Bu o çocuktu. 

"Ne var?" dercesine yüzüne baktım. 

"Ben Ethan, hani seni evine bırakmıştım. Tanrım, dünya ne kadar küçük değil mi?" güldü ve saçını geriye attı. "Seni görünce bir selam vermek istedim."

Başımı olumlu şekilde salladım ve "Selam." dedim. "Yalnız kusura bakma, gitmem gerek. Harry birazdan evde olur."

Gülümsedi ve başını olumlu anlamda salladı. "Pekii, hoşça kal Louis. Bakalım bir daha ne zaman karşılacağız."

Sözünü bitirmesini beklemeden arabama bindim ve eve doğru sürmeye başladım. "Bakalım bir daha karşılaşacağız." ne demek Tanrı aşkına. Kendisini You'daki Joe Goldberg falan sanıyor herhalde. 

Eve geldiğimde sevgilim çoktan evdeydi bile. 

Yatak odasından bir ses geldi, "Lou?"

"Oi oi!"

Harry hızlıca yanıma geldi ve aşık olduğum kocaman, uzun ve aşk dolu sarılmalardan birini verdi. Dudağına uzunca bir öpücük kondurdum.

"Aç mısın?" elimdeki poşetleri mutfak tezgahına bıraktım ve ona doğru döndüm. 

"Eveeet!" 

Güldüm ve tezgaha geri dönüp yiyecekleri poşetten çıkarmaya başladım. Çok geçmeden Harry'nin kolları belimde ve kafası ise boynuma yaslıydı. 

"Çok.. Çok özledim, sevgilim."

"Ben de çok özledim fakat yemek yemeliyiz bebeğim." kıkırdadım. 

Üflyerek kafasını ve kollarını bedenimden çekti ve bana yardım etmeye başladı. 

Harry karşımda kanepe uzanıyordu ve ben ise onu izliyordum.

"Harreh, sana bir şey söylemem lazım." 

Yüzüme "Seni dinliyorum." dercesine baktı ve ben de boğazımı temizledim. 

"Bugün o çocuk, bana yardım eden.. Neydi.. Ethan! Ethan ile markette karşılaştık ve yemin ederim çok değişik davranıp durdu. Marketten çıkmamı bekledi. Aşırı değişik birisi."

Harry uzandığı koltuktan doğruldu ve bana baktı, "Ne?"

"Evet, ben de bu tepkiyi verdim gerçekten. Ağzının payını verdim ama."

"Louis, verip vermemen bir şeyi değiştirmeyecek. Bu adamın tekin biri olmadığını ve bir güvenlik tutmamız gerektiğini sana söylemiştim. Evimizin etrafında dolanıp duruyor bu adam. Ruhumuz bile duymuyor yemin ederim." Sesini yükseltti ve ayağa kalkıp camdan dışarı baktı. 

"Ben de her ne haltsa neler olup bittiğini bilmediğimi ve aramızda bir şey yaşanmadığını da söylemiştim, Harry." 

Derince bir nefes alıp verdi ve hiçbir şey söylemedi. Ben de kalkıp yatak odasına gittim. 

Çok geçmeden Harry odaya geldi ve arkama uzanıp belime sarıldı. 

"Özür dilerim.. Gerçekten. Bağırmak istememiştim sana. Aklımı kaçırıyorum, Louis. Sana bir şey yapacak olmasından korkuyorum."

Ellerimi ellerinin üzerine koydum ve sıkıca tuttum, "Eğer endişen kalkacaksa güvenlik tutabiliriz, Harry."

Boynuma minik bir buse kondurdu ve çenesini omzuma yasladı. Keşke tam şu anda zaman dursaydı..

Böyle büyük ve saf bir aşkı nasıl hak etmiştim ben? Şu an onun kollarında olabilmenin lütfunu neye borçluydum?

Onu çok seviyordum. Dünya'daki her şeyden daha çok, daha yüce ve daha sonsuz. 

Fanboy 2~{l.s}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin