wake up honey

266 20 24
                                    

╭✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╮

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

☀️

''Mhmm.''

Hyuck 3. kez Mark'ı uyandırmak için merdivenleri çıkıp odalarına girdiğinde aldığı cevap yine değişmemişti. Yüksek sesli bir şekilde nefes alıp verdi ve sağ eliyle saçlarını karıştırdı. Yataklarının sol tarafına oturdu ve Mark'ın sağa dönmüş yüzünü inceledi sessizce. Birkaç gündür dışarı çıkıp birlikte zaman geçirmek için buluşma ayarlıyorlardı ama Mark sürekli işi olduğunu söyleyip ertelediği için çıkacak vakit bulamıyorlardı. Odanın sessizliğiyle Mark'tan gelen nefes alış veriş seslerini dinledi ve aklına gelen şeyle yüzünde minik bir gülümseme oluşmasına engel olamadı. 

Hızla yataktan kalktı ve odadan çıktı. Kapıyı tamamen kapatmadan koridoru geçti ve merdivenlerden aşağı indi. Sol taraftaki amerikan tarzı mutfağa geçti ve tezgahtan hafif bir yardım alarak üst raftaki bardaklara ulaştı ve bir tanesini sağ eliyle aldı. Bardağı su ile doldurduktan sonra yüzündeki yaramaz bir gülücük ile merdivenleri çıktı ve açık bıraktığı kapıdan odaya girdi. 

''Mark, uyanman lazım.''

Yatakta yatan siyah saçlı çocuğa kıyamadığı için, aslında suyu yüzüne fırlatmak için içi kıpır kıpır olmuştu, son bir şans daha vermek için tekrardan seslendi.

''Tamam, bu sefer kalkıyorum.''

Mark, yavaşça uzandığı yerden doğruldu ve yatağının sol tarafından ayaklarını sarkıttı. İki eliyle gözlerini ovalarken bir yandan da yatağın hemen yanında duran terlikleri ayağına geçirmeye çalışıyordu. Kendine geldikten sonra saçını da sağ eliyle geriye doğru savurdu ve elleriyle yataktan destek alarak ayağa kalktı. 

Kapıya doğru ilerleyecek iken hemen önünde, elinde bir bardakla ifadesiz bir şekilde duran Haechan'ı görünce adımlarını durdurdu ve ellerini gri eşofman altının ceplerine soktu. Kafasını biraz sağa yatırdı ve hala orada öylece duran açık kahverengi saçlı çocuğa doğru söyledi:

''Biliyorum, beni seviyorsun ama-''

Yüzüne fırlatılan soğuk su ile cümlesi yarıda kesildiği gibi elleri hızla ceplerinden çıkıp yüzüne yönlendi. Daha yeni uyandığı için suratı su ile birleştiğinde kendini boğulmuş gibi hissettiği için derin bir nefes aldı ve sarsaklık ile 2-3 adım geriledi. Gözlerini açmak için eliyle yüzünü sildikten sonra karşısında koskocaman ve sinir bozucu gülümsemesiyle ona bakan Haechan'a döndü. 

Kahverengi saçlı çocuk neredeyse yere düşüyordu Mark'ın suratına suyu fırlattıktan sonraki şaşkın ve sevimli hallerini görünce. Çok fazla güldüğü için karnı ağrımaya başlamıştı, yere düşmemek için arkasındaki soluk beyaz renkli duvara sağ elini yasladı ve kahkahalarını durdurmaya çalıştı biraz da olsa. Bir süre sonra Mark'ın ona soran gözlerle baktığını görünce sırtını düzleştirerek yüzündeki gülümsemeyi silmeden konuştu.

''Ferahladın en azından ama değil mi?''

Sonra hızla odadan koşarak çıktı ve salona indi. Mark her ne kadar çocuk çıkmadan önce kolunu tutmaya çalışsa da yapamamış, sinirle odanın içindeki ebeveyn banyosuna girmişti.

☀️

Haechan, salona gittikten sonra büyük siyah L koltuğa oturdu ve uzaktan kumandayı eline alarak izleyebileceği film seçeneklerine baktı. Bir süre sonra filmin onu kesmeyeceği fikrine vararak herhangi bir Showcase açtı ve kumandayı koltuğun önündeki koyu kahverengi masaya bırakıp yerinden kalktı. Koltuktan kalktıktan sonra başını yavaşça merdivenlerin olduğu tarafa çevirdi ve Mark'ın aşağıya gelip gelmediğini kontrol etti. Mark'ın hızlı adımlarda merdivenlerden aşağı indiğini fark edince biraz geriledi ve yüzüne tatlı gülüşünü koydu. 

''Günaydın Mark hyung.''

''Günaydın, Haechan-ah.'' Mark, yavaş adımlarla Haechan'ın yanında durduğu siyah koltuğa doğru adımladı ve kahverengi saçlı çocuğun tam önünde durdu. Donghyuck Mark'ın her an bir şey yapabileceğini düşündüğü için sol bacağını kaçmasını kolaylaştıracak şekilde bir adım geriye konumlandırdı. Minhyung, bunu fark etmesine rağmen yerinden oynamadı ve karşısındaki çocuğa masum bir gülüş sundu. Bir anda siyah saçlının surat ifadesi şaşkın bir hal alınca Haechan, önünde birleştirdiği ellerini iki yanına bıraktı ve Mark'a sorar şekilde baktı. 

Mark'ın bakışları yavaşça çocuğun beline doğru kayarken aynı zamanda ağzını konuşmak için araladı ve başını eğdi aşağıya doğru. ''Oh, bekle bir şey var burada.''

Donghyuck, Mark'ın beline götürdüğü ellerini fark edince yanında bulunan iki elini havaya kaldırdı ve merakla çocuğun yapacaklarını bekledi. Tişörtünün üstünde böcek olabilme ihtimali aklına gelince biraz korktuğu için Mark'ın beline değen elleri ile iki tarafında öylece kollarını Mark'ın omzuna yerleştirdi. 

Mark, Haechan'ın bunu yapmasını bekliyormuş gibi aklındaki şeytanca fikir ile gülümsedi ve çocuğun ince belindeki ellerini sıkılaştırarak onu kucağına aldı. Haechan, bir anda havalandığı için korktu ve fazla yüksek olmayan bir sesle bağırdı. Aniden kollarını Mark'ın boynuna doladı, bacaklarını siyah saçlı çocuğun beline doladığı gibi. ''Napıyorsun, ödüm koptu!''

Mark, hızlı adımlarla siyah L koltuğa adımladı, kucağındaki çocuğu incitmeyecek bir şekilde koltuğun üstüne bıraktı ve ardından Haechan'a kalkması için zaman vermemek için hızla bacaklarını çocuğun iki yanına doğru açarak, vücutları değmeyecek bir duruşla, üstüne yerleşti. Haechan, Mark'ın boynunda olan kollarını çekti ve koltukta aşağı doğru uzattı. Mark'ın belindeki ellerinin yavaşça oynamaya başlaması sonucu hızla ağzından bir 'hayır' çıkmasına rağmen Mark, sinir bozucu bir gülüş atarak parmakları ile altındaki çocuğu gıdıklamaya başladı. 

''Yapma, yapma!''

Donghyuck, belinde hissettiği eller ile vücudunun titremesine ve başının refleks olarak geriye gitmesine engel olamazken aynı zamanda bacakları da hareket etmeye başlamıştı. Salonun Haechan ve Mark'ın kahkahaları ile dolmasından 2 dakika geçtikten sonra kahverengi saçlı çocuğun sesli nefes alışverişleri dışında başka bir ses çıkmıyordu.

Mark'ın belindeki ellerinin dirseklerine yerleştirdiği parmaklarını gevşetti ama tamamen bırakmadı. Minhyung'a kalkması için sesleneceği sırada yüzünde bir nefes hissedince başını kaldırdı, ki başını döndürmesiyle Mark'ın suratını görmesi bir olmuştu, ve gözlerinin içine bakan kahverengi gözlerle karşılaştı. Çocuğun suratının kendisininkine tehlikeli bir şekilde çok yakınlaşmasından dolayı her ne kadar kendini geriye itmeye çalışsa da bu denemeler başarılı olmamıştı. 

Yanağında hissettiği küçük öpücük ile gözlerini kapattı ve Mark'ın bir elini çekip, omzundan kendisini koltukla birleştirmek için itmesine izin verdi. Gözlerini açtığında yine her sabah gördüğü fakat başka hiçbir şeye değişmeyeceğini bildiği, her santimetresini ezberlediği, kusurlarını, güldüğünde suratının parlayışını sevdiği suratı görünce gülümsemesinin yüzünü germesine engel olamadı. 

Mark'ın ona sevgi ile bakan gözleri ve ifadesi ile mutlu olurken yanağında tekrardan hissettiği öpücük ve ardından üstüne tamamen uzanan Mark'ın hissiyatıyla gözlerini yeniden kapattı huzurla gelen rahatlık ile. Kendini tamamen uykunun cazibeli kollarına atmadan önce son bir şey duymuştu: 































''Seni seviyorum.''

☀️

Eveet, ilk markhyuck kurgum. Review yapmadım, hatalarım varsa uyarın ^^

i love u.

you like me, don't you?? | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin