prince

96 8 5
                                    

╭✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╮

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

☀️

Donghyuck odasının kapısından dışarı adımlarını atmadan önce son kez etrafta kimsenin olup olmadığını kontrol etmek için kafasını araladığı kapıdan çıkartıp etrafı gözledi. Görünürde kimseyi görmediği ve bir ses duymadığı için hızlı fakat dikkat çekmeyecek bir şekilde büyük koridorda yürümeye başladı. Şuan saraydaki prens ve prenseslerin saray adabı dersi olduğunu bildiği için kendini ses çıkartmamak için kasmasına da gerek kalmamıştı. Kendisinin bu derslere katılmama nedeni de ayağını sakatladığı yalanını ortaya atmasıydı. Bir prens olarak bu tarz bir yalan söylemesi yakışır değildi, evet, fakat kimse küçük prensin yalan söylediğini fark edene kadar bu bir sorun yaratmayacaktı.

Geniş merdivenlerin beyaz parkelerinin üstüne basarken aynı zamanda da alanı gözleriyle taramaya devam ediyordu. Evdeki yardımcılar büyük ihtimalle birinci kattaydılar, çünkü ikinci kata işleri olmadan çıkmaları yasaktı. Yardımcıların evde olması onun evden kaçmasına herhangi bir etki yaratmayacağını biliyordu çünkü çalışanlarla arasını her zaman iyi tutan bir prensti, Haechan. Bunun bilincinde olduğu için onu fark eden aşçıya gülümsedi ve kolunda tuttuğu siyah, kendine göre daha büyük olan hırkayı üstüne geçirdi ve evden ayrıldı.

Kapüşonunu kapattıktan sonra sarayın hemen arkasındaki bahçeye doğru ilerledi ve orada bulunan en büyük ağaçlardan birinin arkasına saklandı. Sarayın ön kapısından çıkması imkansızdı çünkü oranın her daim gözetlendiğini biliyordu bu yüzden arka taraflarda, kimsenin uğramadığı, ormanın içine giren otlarla kaplı yoldan geçmeyi tercih etti. Kimsenin ruhu prensin evden kaçtığını duymayacaktı. Daha önce sarayın arkasında öylesine dolaşırken fark ettiği bu gizli geçidi kimse görmesin diye önüne etraftan topladığı dallar, otlar ile kapatabildiği kadar kapatmıştı. Böylece arkadaşı ile gizlice buluşma alanları hakkında kimsenin bir bilgisi olmayacaktı.

Arkadaşını sarayına davet edebilmesi olağan değildi çünkü babası onun kraliyet ailesinden olmayan kişilerle arkadaşlık etmesini doğru bulmuyordu. Asil bir prens olmasından dolayı köylerde yetiştirilmiş insanların onun kişiliğini ve davranışlarını olumsuz etkileyeceğini söylüyordu. Ve biliyordu ki arkadaşını gördüğü her zaman onun suratına yüzünü ekşiterek bakacağını ve gün boyu iğnemeler yaparak çocuğu geldiğine pişman edeceğine. İşte bu yüzden gizli bir şekilde buluşmak, arkadaşlıklarını ilerletmek zorundaydılar. Gözlerden ırak bir şekilde.

[...]

''... ve sonra beni elimde ondan çaldığım küpelerle yakaladı, inanabiliyor musun?''

Kahkahaların ardı ardına duyulduğu ormanın derinliklerinde iki çocuk bir ağaca yaslanmış önlerindeki gölü ve etrafında dolaşan hayvanları izliyorlardı birbirlerine komik anılarından kesitler anlatırken. 

Haechan'ın gün içinde en çok rahatladığı saatlerden biriydi bu buluşma saatleri. Konuşmadan, sadece gölün önünde öylece otursalar bile birlikte geçirdikleri bu dakikaları başka hiçbir şeyle takas etmezdi Donghyuck. Omzundaki ağırlığı hissedince gülümsedi ve avucunun içi ile kendine yaslanan çocuğun saçlarını okşamaya başladı. Kraliyet ortamında her zaman gergin bir duruş sergiliyordu çünkü her hareketi inceleniyor ve yanlış bir şey yaptığında cezası büyük oluyordu. Fakat şu ormanın ortasında siyah saçlı çocuk ile birlikte oturduğunda kendini belirli bir kutunun içine sokması gerekmediği için oldukça rahat ve güvende hissediyordu.

''Mark, sana bir şey itiraf edebilir miyim?'' 

Çocuğun kafası yavaşça omzundan kalktığında birbirlerine döndüler ve gözlerinin buluşmasıyla ortam birkaç dakikalığına sessizliğe büründü. Bu garip bir sessizlik değil aksine ikilinin yaşadıkları anın kafa döndürücü etkisinde kaybolmamaları için uyarı anlamında bir sessizlikti. 

Mark, Haechan'ın sorusuna yavaşça kafasını salladı ve çocuğun konuşmasına devam etmesini bekledi. Bu sırada Donghyuck kendini yatıştırmak için kafasını göle doğru çevirdi ve kuşların ciyaklamasına kulaklarını verdi. Geri Mark'a bakmadan konuşmaya başladı, bakmaktan çekiniyordu belki de biraz da olsa.

''Bütün en iyi günlerim, seninle geçirdiklerim.'' 

Mark, duyduklarıyla gülümsedi ve yanaklarının kızarmasına karşı koyamadığından bunu diğerinden saklamak için başını aşağı doğru eğdi. Parmaklarıyla oynarken aklından geçenleri direkt olarak karşısındakine iletti.

''Ben de sana bir şey itiraf edebilir miyim izninizle, Prensim?'' Haechan Mark'a kendisine öyle seslenmemesini istediğini kaç kere belirttiği hakkında azarlamak için ona döndüğü an çocuğun çoktan onu izlediğini fark edince ağzını kapattı ve başını küçük bir gülümsemeyle 'evet' anlamında salladı. 

''Beni sürekli şaşırtmayı beceriyorsun. Her gün seni bir önceki günden daha fazla sevmemi sağlayan bir şey oluyor.''

Haechan gözlerinin dolduğunu hissetmesine rağmen Mark'a bakmayı bırakmamıştı. İkisinin de yüzünde, birlikteyken yüzlerinden asla silinmeyen, o minik gülümseme vardı. Haechan Mark'a doğru atılarak ona sarılacakken sağ taraflarından gelen gürültü kalabalığından dolayı irkilmiş ve kendini önceki bulunduğu konuma almıştı. Aklına saraydakilerin derslerden dönmüş olabileceği gelince gözleri korkuyla birlikte genişlemişti. Normalde hep zamanında saraya geri dönerdi fakat Mark'la yaptıkları bu kısa konuşma dikkatini dağıtmaya yetmişti. Ayağa kalkıp hızla ormanın ezberlediği yolundan geri giderken arkasından duyduğu sesle birkaç dakikalığına arkasını dönüp ona doğru şu cümleleri bağıran çocuğa büyük bir şekilde gülümsedi:

''Hiçbir zaman bunu unutma ki, kollarım tutamadığında seni kalbim tutuyor olacak.''

☀️

Prens Haechan ve Prens Mark'ı birlikte hayal edince bir fena oldum. 

Ve size de oldu mu bilmiyorum ama nct'ye yeni üyelerin katılacağını duyduğumda, sungchan ve shotaro, onların jisung'dan büyük olmalarını istemiştim. jisung'un hyung olmasını kaldırabileceğimi sanmıyorum :D 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

you like me, don't you?? | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin