talk with me

115 11 17
                                    

╭✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╮

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

╰✧∭✧∭✧𝙙✧∭✧∭✧ ╯

☀️

Mark, omzunda hissettiği ağırlık ile kafasını kaldırdı ve soluna doğru baktı. Haechan'ın yorgun bakışlarını fark ettirmemek için olabildiğince sırıtmış olduğunu görünce sevgilisine geri gülümsedi ve ardından sağ elini çocuğun kafasına acıtmayacak şekilde bastırarak omzuna yaslanmasını sağladı. Haechan, karşı çıkmayarak oturuşunu düzeltti ve bacaklarını koltuktan sarkıttı. Duvara sabit olan televizyonda bir belgesel kanalı açıktı ve ilgisini pek de çekmediği için sadece gözlerini kapatmayı seçti. Mark bütün ilgisini duruşundan bile yorgun olduğunu anlayabildiği sevgilisine vereceğini bildiği için televizyonu kapattı ve çocuğu koltukta yatacak bir şekilde uzatıp, kafasını kendi dizlerinin üstüne koydu. Haechan'ın dudaklarındaki küçük gerilmeyi görünce kısaca kıkırdadı ve ellerini çocuğun koyu kahverengi saçlarında gezdirdi.

Donghyuck, mırıldanarak Mark'a daha da yaklaştı ve ellerini siyah saçlının beline doladı. Mark aklına gelen bir fikirle telefonundaki bir müzik uygulamasından ''Seventeen - I Wish'' şarkısını açtı. Sesini kısarak masanın üstüne bıraktı ve sevgilisinin rahatlaması için ona biraz zaman verdi. Bu sırada Haechan sadece Minhyung'a daha da yanaştı ve sevgilisinin ellerinin onu bütün endişelerinden uzaklara götürmesine izin verdi.

Mark, koyu kahverengi saçlının suratında ellerini gezdirirken çocuğa bu sıralar zaman ayıramadığı için kendine kızıyordu. Suç ikisinin de değildi bunu biliyordu çünkü oldukça dolu programları varken kendilerine ayıracak zaman bulmak bile zor olduğundan birlikte özel zaman geçiremiyorlardı. Programları tamamen eşleşmediği için de eve geri döndükleri zaman da tutuşmuyor ve biri diğerinden erken gelip diğerini beklemek zorunda kalıyordu.

Son haftalarda Haechan'ın programı normalden daha fazla dolu olduğu için eve geç gelen o oluyordu fakat Mark bu güne kadar hiçbir zaman sevgilisi gelmeden odalarına çıkmamıştı her ne kadar kendisi de yorgun olsa da. Ve bunun farkında olan Donghyuck, onu çoğu kez zamanını dinlenerek geçirmesi konusunda uyarmıştı ama büyük olan onu dinlememiş ve sevgilisine az da olsa zaman ayırabilmek için zaten 4 saati geçmeyen uykusundan vazgeçmişti.

''Biliyorum yorgunsun ama konuşmamız lazım.''

Haechan, büyük olanın usulca gelen sesi ile gözlerini açtı ve bir süre sonra kendini Mark'ın kucağından kaldırıp koltukta diğerine doğru döndü. Mark da sevgilisini taklit ederek kahverengi saçlı çocuğa döndü ve ellerini kucağına yerleştirdi. Mark, kafasını aşağı, ellerine doğru, indirdi ve söze nasıl başlayacağını düşündükten sonra tekrar göz kontağı kurmak için önündeki çocuğa baktı. Donghyuck ne konuşulacağını tahmin edebiliyordu çünkü bir süredir bu konu hakkında Mark ona sürekli bir şeyler diyordu fakat büyüğü dinlediği söylenemezdi.

''Donghyuck biliyorum, her performansta, her çekimde, her röportajda daha iyisini göstermek istiyorsun. Enerjisi yüksek olan, sürekli gülümseyen ve şakalar yapan 'Haechan' maskesini de sürekli kamera karşısına çıktığında takmaya çalışıyorsun fakat seni her eve geldiğinde acı dolu mırıldanmalarınla etrafta dolanarak görmek canımı acıtıyor. Sahte gülümsemelerin ardındaki yorgun bakışları görmezden gelmemi bekleyemezsin benden, ya da sana sarıldığım zaman sırtına elimi koyduğumda ağzından çıkan sızlamaları. Benim yanımda kendin olmanı istiyorum ve bunun sözünü daha çıkmaya başlamadan önce vermiştik, hatırlıyorsun değil mi?'' Haechan, Mark'ın dediklerine yavaşça kafasını salladı ve bunun üzerine Minhyung konuşmaya devam etti.

''Ne hissettiklerini benimle, bizimle paylaşmanı istiyorum Hyuck. Sana her zaman ayıracak zamanım var ve eğer beni bulamazsan bile seni hiçbir şey demeden dinleyebilecek diğer üyeler var. Sadece- sadece seni üzgün görmek istemiyorum, her şeyini paylaşabilecek, güvenebilecek bir erkek arkadaş olmak istiyorum. Ve seni her böyle gördüğümde içimden bir ses bunu yapamadığımı söylüyor, sana hak ettiğin değeri ve ilgiyi veremediğimi.''

Haechan, diğeri cümlesini bitirdiğinde duydukları karşısında şaşırdığı için kafasını hızla kaldırdı ve çocuk ile göz göze geldi. Mark'ın gözlerinin içindeki kırgın bakışları fark ettiğinde içinde bir şeylerin kırıldığını hissedebiliyordu. Minhyung, tekrar söze başlamak için ağzını açtığında Hyuck ondan önce davranarak çocuğun sözünü öpücükleri ile kesti. Sağ elini sevgilisinin sağ yanağına çıkartırkan vücudu da onunla beraber ileri atılmıştı. Kafasını sola yatırırken, Mark kendini toparlayarak iki elini sevgilisinin beline doladı ve kendine doğru yakınlaştırdı. Hyuck, Mark'ın bacakları arasında yükselerek dizlerinin üstünde durmaya devam ederken sevgilisinin alt dudağını yalaması sonucu dudaklarını aralamış ve ikisi arasındaki gerilimi artırmıştı. İkisi anın haylazlığına kapılmışken Haechan, Mark'ın onu kucağına alması için belinden tutabileceğini sezip ağırlığını diğerinin üstüne vermiş ve siyah saçlının sırtının koltuk ile bir olmasını sağlamıştı.

Dudaklarını istemeyerek de olsa ayırıp, diğerinin gözlerinin siyahlarına bıraktı kendini bir süreliğine. Mark ise Hyuck'un zaman istediğini anlayıp çocuğun ne isterse yapmasına izin vermişti. Bir süre sonra kahverengi saçlı, sevgilisinin göğsüne yasladı kafasını ve kalp atışlarını dinledi. Minhyung, ipucunu alıp tekrardan ellerini üstünde yatan çocuğun saçına götürdü. Haechan konuşmaya başlamadan önce nefesini dışarı verdi ve ardından içinden gelenleri dile getirdi.

''Sen benim isteyebileceğim en iyi erkek arkadaşsın Mark. Erkek arkadaştan önce, benim birlikte büyüdüğüm çocukluk arkadaşımsın. Benim aptallıklarım karşısında kızmadan gülüp geçiyor, istediğim ilgiden daha fazlasını verip her zaman benimle vakit geçirmeye çalışıyorsun programlarımız buna izin vermese de. Sen istediğimden de fazlasısın bu yüzden aklına bile getirme iyi bir sevgili olmadığın düşüncesini. Seni hak etmeyen benim. Çünkü-çünkü kendim halledebileceğimi sandım. Her akşam beni beklemek, küçük bir sohbet etmek için uykundan vazgeçiyorken, ben eğer sana anlatmazsam zamanımızı benim saçma yaralanmalarımla ilgili konuşmakla geçirmeyiz ve modu düşürmeyiz sanmıştım. Ama bunun seni üzeceğini bilseydim kesinlikle yapmazdım. Sen her zaman benim yanımda olduğunu söylerken ben sana haftalarca yalan söyledim sözümüzü görmezden gelerek. Özür dilerim-çok özür dilerim.''

Mark duyduğu iç çekme seslerini duyunca kafasını kaldırıp sevgilisine ve kızarmış gözlerine baktı. Haechan'ın gözyaşları ile ıslanırken tişörtü, elinden sadece çocuğun sırtını sıvazlamak ve kulağına tatlı sözler söylemek geliyordu. Sızlamaların durduğunu fark etmesine rağmen çocuğun elinden saçını çekmedi, aynı zamanda sırtından da. Zaten fazlasıyla yorgun olduğunu biliyordu bu yüzden daha fazla üstüne gitmek istememişti. Her ne kadar diğerini kucağına alıp odalarına çıkmak iyi bir fikir olsa da kahverengi saçlının uyanma ihtimali çok fazla olduğu için üstünde rahatça uyuyan sevgilisini hiç oynatmamaya dikkat ederek olduğu yerde uzandı. Haechan'ın düşünceli hareketler yapması bir anda sevgilisinin kendisine yıllar önce verdiği büyüyüp, olgunlaşma sözlerini aklına getirince gözleri dolsa da gülümsemeye devam etti. Sevgilisiyle oldukça gurur duyuyordu çünkü bu akşam Donghyuck'un, ileride birbirlerine ait olmasalar dahi kendi ayaklarının üstünde durabilen, diğerlerinin güvenebileceği bir abi olduğunu fark etmişti.

☀️

fazla duygusal oldu,, bu bölümü Mark'ın Haechan'a dream üyelerinin ona güvenebileceği bir abi olmasını söylediği cümleleri bilmem kaçıncı kez okuyunca yazmak isteği geldi. cümleler üst üste bindi o yüzden kısa gibi gözükebilir ama baya uzun sürdü yazması akşam 12'de acı çektim şu satırları yazarken lanet olsun :d

 sizleri seviyorum :3

you like me, don't you?? | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin