Lucas ışık hızında çıktığı merdivenlerden sonra derin derin nefesler aldı.
Çatı katına sonunda varabilmişti.
Elini ciğerlerine koyup temiz havayı içine çekerken onu gördü, Yuqi'yi.
Arkası dönük bir şekilde çatının
en dibinde oturuyordu.
Başını aşağı eğmiş, büyük ihtimal Seul insanlarını ve şehri izliyordu."Yuqi!"
Lucas kızın ne kadar kenarda olduğunu gördüğünde endişeyle bağırdı.
Yuqi irkilip yavaşça başını ona çevirdi.
Göz yaşlarını elinin tersiyle silip burnunu çekti ve kendini tebessüm etmeye zorladı.
Ağlamaktan ve yorgunluktan
gözleri kıpkırmızıydı.
Lucas Yuqi'yi daha önce hiç böyle görmemişti.
Ve bu hali onu korkutmuştu.
Kendine gerçekten bir şey
yapmasından korkuyordu."Gerçekten gelmişsin,
geleceğini düşünmemiştim."Sesini titremesini engelleyemezken daha
fazla ağlamamak için kendini zorladı.
Lucas ölümüne endişeli bir şekilde
ona bakıyordu.
Yuqi konuşmasına devam etti."Senin gözünde değerimi gördüm Lucas.
Geleceğini gerçekten düşünmemiştim.
Beni hayatından atmamış mıydın?
Okulda sana bakmamdan bile rahatsız olduğunu söylüyordun.
Neden geldin?
Benden nefret ettiğin halde neden geldin?"Karşısındaki tükenmiş kızın sonlara doğru sesi iyice kısılmıştı.
Lucas ne diyeceğini bilemezken Yuqi'ye doğru yürümeye yeltenmişti ki Yuqi bunu farkedip anında ayağa kalktı.
Ani hareketiyle Lucas biraz daha endişelenmişti.
Ayağı bir kaysa direk aşağı düşecekti."Sakın buraya yaklaşma Lucas.
Önce söyleyeceklerimi dinlemek zorundasın!
Yoksa gerçekten buradan atlarım.
Kaybedecek bir şeyim yok!
Sana yemin ederim atlarım."Yuqi'yi bunca yıl tanıdığından biliyordu.
Aklına estiği gibi davranır,
yaparım derse yapardı.
Bu yüzden Lucas olduğu yerde kaldı.
Bir yandan da Yuqi'nin düşmemesi için tanrıya dua ediyordu.
Ne diyeceğini bilemedi, gerçekten şerefsiz bir piç gibi davrandığının farkındaydı fakat nedenini Yuqi'ye söyleyemedi."Yalvarırım in oradan Yuqi.
Lütfen, önce bir in sakince konuşalım.""İnmeyeceğim.
Ölmem senin için de daha iyi olmaz mı zaten?
Neden geldiğine bile anlam veremiyorum.
Zavallı halimi görüp ben öldükten sonra da dalga geçecek misin?""YUQİ APTAL APTAL KONUŞMAYI KES.
KİMSE ÖLMEYECEK.""O kararı ben veririm.
Yaşamak için bir sebebim yok.
Kimsem yok.
Hiçkimsem.
Ailem, dostum, hiçkimsem yok.""Bak, sana anlatamayacağım şeyler var.
Seni hiçbir zaman dışlamak istemedim.
Sadece yapmak zorundaydım.
Lütfen in oradan endişelendiriyorsun beni.""Bana anlatamayacağın ne olabilir ki?
Beni sevmediğini açıkça söyle işte.
Sana bakmamdan bile rahatsız oluyordun!""ÇÜNKÜ BENİM DE SENİ ÖYLE GÖRMEYE İÇİM ACIYORDU ANLA ARTIK."
"Ne saçmalıyorsun Yukhei?"
Karşısındaki adam derin bir nefes aldı ve yavaşça Yuqi'ye yaklaşmaya başladı.
Yuqi kaşlarını çatarken eliyle
durmasını işaret etti.
Fakat Lucas durmadı.
Adımlarını hızlandırdı ve kızı
belinden tuttuğu gibi aşağı indirdi.
Yuqi onu ittirdi."Sana yazdığım notları okuduğunu biliyorum.
Dengesizsin derken cidden şu garip tavırlarından bahsetmiştim.
Şimdi beni çok önemsiyormuşsun gibi davranma bana anladın mı?!
Yüzüme bile bakmazken sırf vicdanın rahat etmeyecek diye beni kurtarmaya çalışamazsın!
İstesem sen yokken de yapardım bunu.""Yuqi yemin ederim öyle değil.
Seni hep önemsedim.""Suratıma bakarak yalan söylüyorsun."
Yuqi'nin yaşları yanaklarına doğru
akarken çatı katının merdivenlerine
doğru yürümeye başladı.
Aşağı inecekken arkasından
gelen sesle olduğu yere çivilendi."Seni seviyorum.
Seni hep sevdim, hep de seveceğim."Yuqi kendini toparlamakta zorluk çekti.
Tırnaklarını avuç içine batırırken kendini toparlamaya çalıştı.
Bu adamın etkisi kendisinde nasıl bu kadar büyük etki yaratabiliyordu?"Yalanlarından bıktım artık Lucas.
Bunları başka kızlara sakla.""Yalan söylemiyorum.."
"Sana inanmıyorum."
"Nereye gidiyorsun.."
"Evime, ondan sonra da işlerde çalışıp topladığım paralarla ülkeden gideceğim.
Hoşçakal Lucas, umarım karşına senin tam zıttın, düzgün biri çıkar ve onu da üzmezsin.
Kendine iyi bak.
Lütfen daha fazla insana da zarar verme.
Çünkü çok yoruyorsun, çok kırıyorsun.
Peşimden de gelme,
ne dersen de değişmeyecek.
Sana inancım gram kalmadı çünkü."Yuqi arkası dönükken bunları söylemişti.
Veda etmek çok zordu.
Ayakları yere bağlıydı sanki.
Kendini zorlayarak bitkince merdivenleri inmeye başladı.
Yuqi merdivenleri inerken içinden tekrar düşündü."Sana itiraf etmeseydim,
her şey farklı olur muydu şimdi?
Yalnızca kendini önemsemeseydin,
biz "biz"olur muyduk belki?"[The End.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Only Thinking About Yourself | Luqi
Short StoryWong Yukhei, yalnızca kendini düşünürdü.