Telefonuma gelen bildirimle, sırtıma takmak üzere olduğum çantamı çıkarıp tekrar yatağın üzerine yavaşça bıraktım.
Gönderen; Jiminie
"Ağaç olacağım, yakında sana meyve vereceğim. meyve sevmediğini biliyorum. Bu yüzden Park ultra yakışıklı Jimin'i bekletme."
Mesaja cevap yazmak yerine, sesi bir sırıtma doldurdu kulaklarımı. Çantamı yatağın üzerinden hızlıca alıp, yaklaşık 10'dan fazla olan merdivenlerden 2'şerli inerek kapıya ulaştım.
Kapıyı açtığımda, şirin bir tonda, sarı saçlarla karşılaştım. Gözlerimi biraz daha aşağı indirdikten sonra, Jimin olduğunu anlamak zor değildi.
"Park ultra yakışıklı Jimin, ağaç olmadan geldim."
"Gelmene sevindim . Yıllarca ağaç kalmak istemezdim Bong Bong."
"Hadi gidelim!"
Tanıdık bahçeye girdiğimizde, okula geldiğimizi anlamıştım. Okulumu pek sevdiğim söylenemezdi. Geçen seneye kadar okuldaki çoğunluk, annem ve babam olmadığı için benimle dalga geçiyorlardı. Ailemi kaybetmenin üzerine cidden büyük bir yara almıştım. O zamanlar tek yanımda olan Jimin'di.. Her ne kadar üzgün ve yıpranmış olsam da bunu asla Jimin'e yansıtmak istemiyordum. Ama yine de farkındaydı. Bu yüzden eskisinden daha fazla benimle ilgileniyordu.
"Hadi sınıfa gir. ders arasında gelmek istersen, bahçede olacağım. İyi dersler!"
"Görüşürüüz!"
Jimin'den ayrıldıktan sonra, hiç arkadaşım olmayan sınıfa girip, kendi yerime oturdum.
Benden biraz sonra öğretmen girmişti.
"Evet çocuklar, lütfen 56. sayfayı açın!"
Zilin çalıp, dersin bittiğini anladığımda doğrudan bahçeye inmiştim.
Bahçeye çıktığımda gözüm Jimin'i aradı.
Evet! Oradaydı.
Hızlı adımlarla yanına gidiyordum. Bir anda yan taraftan gelen, Çok güzel bir tonu olan kısa mavi saçları, koşuşu ve gülüşü ile son derece güzel bir kız, Jimin'in boynuna hızla sarıldı.
Ona sarıldı, Jimin'e sarıldı..
Ben, Min Jung Bong, Jimin'den hoşlanıyorum.
Bir sonraki bölümü daha uzun yazacağım. :D
Bunu küçük bir intro olarak kabul edin.
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekleyeceğim! İyi olun, Hoşçakalın!
~From Tannie~