"Neden sabahın dokuzunca Ördek Park'ta olduğumuzu sorabilir miyim?"
Louis terleyen ellerini kotuna silip gergince gülümsedi. "Seninle bir şey konuşacaktım."
"Dinliyorum."
Yavaş adımlarla yapay göletin etrafında yürüyorlardı. Güneşli ama serin bir gündü. Güneş, yapay göletin üstündeki kirleri gösteriyordu. "Hey, neden buraya Ördek Park dediklerini biliyor musun?"
Harry anlamsızca Louis'ye baktı. "Neden?"
"Çünkü," parmağıyla yapay göleti gösterdi. "Burada hep ördekler varmış. Park 1960'larda açılmış. Yirmi yıl boyunca insanlar yapay gölet içindeki ördekleri beslemiş ama kimileri ördekleri zehirleyecek ya da hasta edecek şeyler de atmış. Sonra da yetkililer ördekleri alıp başka yere götürmüşler. Ama adı Ördek Park olarak kalmış."
Harry başını salladı. "Vay canına."
"Evet, bana da annem anlatmıştı."
Aralarında bir sessizlik oldu. Louis birkaç metre ilerisinde gördüğü bankı gösterip "Oturalım mı?" dedi.
Harry onaylayarak başını salladı ve ikisi de banka ilerledi. Oturdukları zaman Louis derin bir nefes aldı. "Bak, bu konuda çok gerginim. Beni yanlış anlayacağından çok korkuyorum-"
Harry iç ısıtacak şekilde gülümsedi. "Korkma, Lou. Anlat artık."
Louis de aynı şekilde gülümsedi. Karşısındaki yapay gölete baktı. "Pekâlâ, fark ettin mi bilmiyorum ama büyük bir güven sorunum var. Yani birilerine çok çabuk güvenemiyorum. Bu da çoğu ilişkimi kötü etkiliyor."
Harry kaşlarını çattı. "Nasıl bir güven sorunu?"
"Beni terk edeceğini düşünüyorum hep. Beni en mutlu anımda ya da hiç fark etmediğim bir anda bırakıp gidecekmişsin gibi düşünüyorum. Hem arkadaşlarımda hem de sevgili işlerinde."
Louis utanmaya başlamıştı. Zaten gergindi bir de utanmaya başlamıştı. "Neden ki?"
Louis bakışlarını Harry'ye çevirdi. Harry'nin orman yeşili gözleri kendisine büyük bir ilgiyle bakıyordu. Biraz olsun rahatladığını hissetti. "Babam yüzünden. Ben küçük annemle beni terk etti. Daha altı yaşındaydım ama her şeyi çok net hatırlıyorum. Babam annemi aldatıyormuş ve annem bunu öğrendi. Büyük bir kavga ettiler." derince nefes aldı. "O gün benim doğum günümdü. Bir çocuğun en mutlu olduğu günlerden biridir. Ama ben ağlayarak ve babamın bizi terk edişini izleyerek geçirdim. Annem yanımda ağlarken ben sadece anneme sarıldım."
Harry hafif açık ağzı ile Louis'ye bakıyordu. Louis gözlerini kırpıştırıp tekrar ileri baktı. "Altı yaşındaki bir çocuk neyi bilebilir ki? Yıllar sonra bende bir güvensizlik başladı. Annem Mark adında bir adamla evlendi. Bir tane kız kardeşim oldu ama hâlâ çevremdeki tek çocuk Zayn'di."
"Zayn mi? Onunla ne zamandır tanışıyorsun ki?"
"On sene oldu." deyip gülümsedi. "Yedi yaşındayken bu parkta tanıştık. Eskiden-" kafeteryayı gösterdi. "-orası kum havuzuydu. Ben kendi kendime oyun oynarken gelip eşyalarımı çalmıştı."
Harry kendini tutmayıp güldü. "Neden?"
Louis de gülmeye başladı. "Yedi yaşındaki küçük Zayn eşyalarını yapay gölete düşürmüş, -artık nasıl becerdiyse- Trisha yani annesi kızmasın diye de benim eşyalarımı çalmıştı."
Harry kahkaha attı. Louis aklına gelen anılarla güldü. "Eşyalarımı çalması ile tanıştık. Annelerimiz de iyi anlaşmıştı. Çocukluğum hep Zayn'le geçti. Liseye kadar yanımda hep Zayn oldu. Liseye geçince de Liam ile tanıştım."
"Annen ne zaman evlendi?"
Louis düşünerek gözlerini kıstı. "Sanırım ben dokuz yaşındaydım. Annemle Mark bir çocuk mağazasında tanışmışlar. Mark da evlenip boşanmış ama boşanma sebebi çocuğunun ölmesiymiş. Annem benim için alışveriş yaparken Mark'ı bebek tulumlarına sarılmış bir şekilde ağlarken görmüş. O zamandan beri beraberler."
Harry burukça gülümsedi. "Üzüldüm Mark'a."
Louis başını onaylayarak salladı. "Mark'la aynı kanı taşımıyorum ama beni öz oğlu gibi sever. Lottie ile beni ayırmaz."
"Lottie mi?"
"Charlotte. Ama biz Lottie diyoruz."
"Anladım." dedi Harry mırıldanarak. "Bana güveniyor musun?"
Louis alt dudağını dişledi. "Bilmiyorum. Bu hayatta tamamiyle güvendiğim kişiler az. Ailem ve iki arkadaşım. Bir de Timothee katıldı aramıza ama ona bir anda güvenemem."
"Bir şey soracağım, ama yanlış anlama."
Louis tamamen Harry'ye döndü. "Seni dinliyorum."
"Güven sorunun var -evet. Ama nasıl okulda iyi bir çevreye sahipsin?"
Louis gülümsedi. "Küçükken sadece Zayn olduğu için kimseyle konuşmazdım. İlkokulu beraber okuduk. Okulda pek rahat durmazdık. İkimiz yan yana gelince çok şımarırdık. O yüzden ortaokulu ayrı okuduk.
Ortaokulda annem sosyalleşmem ve bu güvensizliğimi yenmem için benimle biraz uğraştı. İnsanlarla sadece normal bir arkadaşlık da yapabileceğimi öğrenmiş oldum.
Lisede Zayn'le aynı okula düşmüştük. Zayn küçüklüğünün tam tersi bir insan olmuştu. Tamam, yine ortaokuldayken her şekilde görüşüyorduk ama benim yanımdayken hep aynıydı. Sadece eskisi gibi şımarmıyorduk.
Liseye başlayınca insanlarla ileri gitmeyecek şekilde arkadaş oldum. Öğretmenlerime kendimi sevdirdim. Bu şekilde okulda biraz çevrem oldu ya da tanınmaya başladım. Üst sınıftan bile tanıyanlar vardı. Sanırım şimdi dokuzuncu sınıftaki yaptıklarımın ekmeğini yiyorum."
"Şimdi anladım." dedi Harry. "Bunu benimle paylaşman beni çok mutlu etti." Louis'nin ellerini tutup gülümsedi. "Sanırım bu, aramızda bir bağ oluşmaya başladığını gösteriyor."
Louis de Harry'nin ellerini tuttu. Gülümsedi. "Sanırım öyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God Knows I Tried // Larry Stylinson
FanficTanrı biliyor ki yaşadım Tanrı biliyor ki öldüm Tanrı biliyor ki yalvardım Yalvardım, ödünç aldım ve ağladım Tanrı biliyor ki sevdim Tanrı biliyor ki yalan söyledim Tanrı biliyor ki kayboldum Tanrı bana hayat verdi Ve Tanrı biliyor ki denedim ₩Texti...