4

2.4K 275 555
                                    

"Geometri dersinden nefret ediyorum!"

Liam yüzünü ekşitip Louis ve Zayn'in yanına gelince Louis Liam'a kınayarak baktı. "Geometri gibi bir dersten nefret edilir mi?"

Zayn Louis'nin kafasına vurdu. "Aptal çocuk, sen geometri yapabiliyorsun diye herkes yapmak mı zorunda?"

Liam, Zayn ile yumruklarını tokuşturup gülerek Louis'ye baktı. "Ne oldu? Sustun?"

Louis gözlerini devirip ayağa kalktı. "Ben kantine gidiyorum, bir şey isteyen var mı?"

Zayn de ayağa kalktı. "Biz de geliyoruz."

Üçü birden kantine giderken o sırada Harry kantinden aldığı çikolata ile suratı asık bir şekilde kantinin önündeki masalardan birinde oturan Niall'ın yanına oturdu. "Ne bu surat?"

Harry sanki birinin bunu sormasını bekliyormuş gibi ofladı. "Bugün Louis'yi hiç görmedim. Onu görmeyince ister istemez moralim düşük oluyor."

Niall omuz silkti. "Her zamanki şeyler yani?"

Harry kollarını göğüsünde birleştirip arkasına yaslandı. "Bir gün aşık olursan görürüm seni."

Niall güldü. "O zor işte biraz. Kendim gibi mükemmel birini bulmak, sandığından da kolay değil."

Harry tam cevap verecekti ki arkadan gelen Louis'nin kahkahası ile durdu. Gelen sese dönüp Louis'nin Zayn'e kahkaha atmasını izledi.

"Liam sen hapı yutmuşsun dostum, sınavda çok fena batacaksın." Louis ve Zayn kahkaha atarken Liam ise somurtuyordu.

Louis Tomlinson okulda, derslerdeki başarıları ve arkadaş canlısı olması ile tanınan bir gençti. Aynı sınıfta olduğu Zayn Malik ve yan sınıfında olan Liam Payne ile sıkı bir arkadaşlığı olan Louis, okulda herkesin sahip olmak istediği yerdeydi.

Burnu havada biri değildi. Dostlarına çok önem verirdi ve tam bir geometri aşığıydı. Arada sırada futbol oynayıp tüm gününü iki arkadaşı ile geçirirdi.

Zayn Malik ise Louis'nin tam zıttı bir karaktere sahipti. Öncelikle arkadaş canlısı değildi. Dersleri ise fena değildi. Onun için önemli olan tek ders resimdi. Okulda zar zor edindiği iki arkadaşı ile tüm gününü geçirir, sadece onların yanında kendi gibi olurdu.

Liam Payne, gururlu bir gençti. Sporu seviyordu ve her türlü spora yatkınlığı vardı. Derslerinde başarılıydı ama bir türlü geometriyi yapamıyordu. Bu çok canını sıkıyordu.

Louis ve Zayn'le tanışması her ne kadar garip olsa da (tuvalette işerken tanışmışlardı ve evet, bu Liam'a garip geliyordu) kısa sürede ikisini kardeşi gibi benimsemişti.

Zayn ellerini cebine sokup Louis'ye baktı. "Biraz kantinde otursak mı? Hem öğle arasının bitmesine daha var. Sınıfta zaman geçmiyor."

Louis ve Liam onaylayıp boş bir masaya geçtiler. Louis kantinden aldığı çayı masaya koyup etrafa baktı. "Kış geldikçe sanki insanlar çoğalıyormuş gibi geliyor bana."

"Acaba havanın soğuk olmasından dolayı kimsenin dışarı çıkmak istememesi olabilir mi?"

Louis kaşlarını çatıp Liam'a baktı. "Sen neden bana laf sokup duruyorsun?" Liam gülmemek için kendini sıkarken Zayn'e doğru "Bilmem, sence neden Louis'ye laf sokup duruyorum Zayn?" dedi sahte bir ciddiyetle.

Zayn iki elini kaldırıp "Bilmem, neden Liam?" dedi alayla. Liam da Zayn'i taklid edince Louis başını onaylamayarak iki yana salladı ve yüzünü masaya gömdü.

Harry yüzünde buruk bir gülümseme ile Niall'a döndü. "Ne de güzel sinirleniyor, değil mi?"

Niall bakışlarını telefonundan çekip Louis'nin Liam'a kızan suratına baktı ve ardından da Harry'nin şapşal suratına baktı. "Sen şaka mısın?"

Harry boşluğa bakıp aptal aptal gülümserken Niall suratını buruşturdu. "Hayatımda çok platonik gördüm ama senin gibisini ilk defa görüyorum."

"Ya... Evet..."

Niall, Harry'nin suratının önünde parmağını şıklattı. "Seninki ayağa kalktı, sınıfına gidiyor herhalde."

Harry anında kendine gelip Louis'nin hızlı hızlı yürüyüşüne ve Zayn'in kalkıp Louis'nin arkasından gitmesini seyretti. Ardından da Liam kalkıp Louis ve Zayn'in yanına gitti.

"Sence de sinirlenince çok tatlı olmuyor mu?"

"Daha çok sinirli bir kirpiye benziyor."

Harry kıkırdayıp tekrar arkasına döndü. Louis her hâliyle sevimli biriydi.

Niall etrafına baktı ve Harry'ye yaklaştı. "Onu bırak da senin şu sapık işini ne yapacağız?"

Harry'nin gülümseyen suratı düşerken "Nasıl ne yapacağız?" diye sordu. Niall gergin bir suratla "Baksana, seni takip ediyor. Belki şu an bile seni seyrediyor olabilir. Bana Hades'in telefon numarasını ver, sana hemen onun kim olduğunu bulayım."

"Öyle bir şey istemiyorum, Niall. Benden artık Hades'in telefon numarasını istemekten vaz geç." yerinde kıpırdandı. "Hem ben onun sapık olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi tesadüf de olabilir. Neden hemen paranoyaya bağlıyorsun ki?"

"Ya sana bir şey yaparsa?"

Harry sırıtıp Niall'a omuz attı. "Korkma, arkamda koskoca Niall James Horan var."

Niall da gülümseyip Harry'ye omuz attı. "Senin için endişeleniyorum, Kıvırcık. En yakın arkadaşımın başına kötü bir şey gelmesini istemiyorum."

Harry şaşırarak "Beni sevdiğini bilmiyordum." dedi. Şaşırması ciddi olmasa bile çok sevimli gözüküyordu. Niall dayanamayıp Harry'nin burnunu sıktı.

"Gevezelik etme de sınıfa gidelim artık. Ben coğrafya ödevini yapmadım."

God Knows I Tried // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin