10

592 56 33
                                    

Sabah olduğunda yüzüme vuran güneşi ellerimle siper ettiğimde zorla da olsa kalkmıştım. Gece ne kadar zor olsa da uyuyabilmiştim. Yerimden kalkıp telefonu elime aldığımda 5 cevapsız arama 3 mesaj ile gözlerimi tamamen açabilmiştim. 3 cevapsız arama Yoongi 'dendi 2 'si ise Jackson 'dandı. Mesajlara girdiğimde Jungkook, Jackson ve Yoongi 'nin mesaj attığını gördüm.

Ne olmuştu ki ısrarla arayıp mesaj atıyorlardı. İlk başta Yoongi 'nin attığı mesaja girdim.

Yoongi: Jennie uyanır uyanmaz beni ara. /10.05

Ne olduğunu pek anlamasam da kendimi bir anda Yoongi'yi ararken bulmuştum.

"Alo Yoongi ne oldu?" "Günaydın Jennie. Sonunda uyanabildin, sana güzel bir süprizim var attığım konuma gel." "Neyden bahsediyorsun Yoongi, ne süprizi?" "Fazla merak iyi değildir Jennie hadi bekliyorum." Telefonu kapattığında ne olduğunu anlamayıp konuma baktım, daha önce görmediğim bir yerdi fakat merakımdan dolayı gidecektim sanırım. Jackson 'un mesajına girdikten sonra bu fikirden vazgeçtim.

Jackson: Saat 2'de Han Nehri'nin orada buluşalım. Çekim için hava çok güzel.

Ne de olsa benim bir işim vardı ve düzgün yapmak için elimden geleni yapacaktım. Hem bugün Jackson'a olanları sormak için güzel vakit olabilirdi. Gelemeyeceğimi Yoongi 'ye söyledikten sonra Jackson'a geleceğime dair mesaj attım ve son olarak Jungkook'un mesajına girdim.

Jungkook: Bu akşam Lisa ile bizim eve gelin. Bilmek istiyordun anlatırım.

Aklıma dün yaşananlar gelince poflayıp yerimden kalktım ve hazırlandım. Yoongi'den gelen mesajlara bakmamaya özen göstererek üstüme siyah bir kot ve beyaz bir kazak giyip çantamı ve kameramı aldım. Çağırdığım bir taksi ile Han Nehrine doğru yol aldım.

Saat çoktan ikiyi geçmişti ve Jackson sıkılmış bir şekilde beklerken yanına gidip omzuna dokundum. "Selam." gülümseyip arkasını döndükten sonra konuştu. "Selam." "Başlayalım." "Hmhm."

Ve o yorucu bir kaç saat daha fotoğraf çekmek eğlenceli olduğu kadar yorucuydu da. Neyse ki mesleğimi gerçekten çok seviyordum ve iyi yapıyordum. Jackson 'a son olarak fotoğrafları gösterdikten sonra bugün ki ücreti aldım ve teşekkür ettim.

Sanırım artık tam zamanı gelmişti. " Jackson biraz konuşalım mı? Sormam gereken bir şey var." "Tabi Jennie. Gel şu banka oturalım." birlikte banka oturduktan sonra yüzüme bakarak ne soracağımı merak ediyordu. "O gün beni evime bıraktın ya hani." "Evet?" "Ev adresimi sana söylememiştim nasıl götürdün beni?" şaşırmış bir ifadeyle suratıma bakarken konuşmaya devam ettim. "Evet bak çok saçma bir soru fakat o fotoğraf olayından sonra yaşadığım her şeyi garip buluyorum sadece kısaca cevaplaman yeterli.

Jackson hala suratıma aval aval bakmaya devam ederken birden öksürdü ve gözlerini gözlerimden ayırmadan konuştu. " Jennie yanlış düşünüyorsun. Arabaya binmeden önce evinin tarifini söylemiştin." ne yani yanlış mı hatırlıyordum. Ama o kadar çok emindim ki. Yine de böyle bir şeyin olabileceğine inanıp konuştum. "Kusura bakma Jackson saçma düşünüyorum dediğim gibi, kusura bakma." "Hayır hiç sorun değil." dedi gülümseyerek bende gülümsedikten sonra oradan ayrıldım ve bir taksiye atlayıp gözlerimi kapadım. Sadece saçma düşünüyordum,saçma.

Gözlerimi açıp telefonuma baktığımda Yoongi 'den gelen mesajlara baktığım ah tanrı aşkına aklımdan tamamen çıkmıştı. Hiç yanıt verememiştim ve mesajlardan ne kadar kırıldığını anlayabiliyordum. Neyse ki akşam telafi edebilme düşüncesiyle yolda durup güzel bir tatlı aldım ve eve gittim.

Akşam olduğunda Lisa ile elimizde tatlı Yoongi ve Jungkook evine gidiyorduk. Lisa ya olanları tam olarak anlatmamıştım zaten anlatsam bile tam anlamayıp beni bir sürü soru yağmuruna tutacaktı bu yüzden Jungkook'un yanına gidip detaylı anlatacağıma söz vermiştim. Kapı zilini çaldığımda açan kişi Jungkook 'tu Lisa ile birbirlerine sarıldıktan sonra gülümsedim ve içeri geçtim. Gözüm Yoongi 'yi göremeyince Jungkook ' a dönüp sordum. "Yoongi nerede?"

"Buradayım." yukarıdan inen soğuk suratlı Yoongi 'yi görünce gülümsedim ve eline tatlıyı uzattım. "Sana getirdim." sert bir şekilde elimden alıp yandaki masaya koyunca Lisa ile Jungkook anlamaz bir şekilde bize bakıyorlardı. Yoongi ne kadar kızsa haklıydı onu ekmiştim -yani öyle sayılır -. Koltuklardan birisne oturduğunda bende yandaki koltuğa geçip Jungkook 'a döndüm. "Evet Jungkook seni dinliyoruz."

Jungkook ilk başta öksürdü sonra konuşmaya başladı. "Lise zamanlarında çok zeki bir oğlandı, okulun serserisi olan bende ondan notlar alıyordum. Bir gün kendisinin bir kıza şiddet uyguladığını görmüştüm, o günden bugüne aramızda geçen onca şeyden sonra bunu kimseye söyleyememiştim. Tabi çocuk ruh hastası çıktı nereye gitsem karşıma çıkıp beni tehdit ediyor bağırıp çağırıyor benden para dileniyor. Nerden aldım başıma bu belayı bimiyorum ama seninle hiçbir alakası yok Jennie." ne yani bu kadar mıydı? Tüm hikaye bu muydu? "Bu kadar mı Jungkook?" "Evet bu kadar yine de seninle bir alakası var mı yok mu araştırıyorum korkma sen. Şimdi biraz eğlenelim bu kadarı yeterli." Herkes ne kadar tatmin olsada Yoongi ve benim aklımda hala bir tilkiler dolaşıyordu. Yoongi bana olayı hiç sormamıştı, Jungkook 'un anlattığı ile yetinmiş miydi yani? Bir anda hızla ayağa kalkıp bahçeye çıkarken bende hızla peşinden gittim.

"Yoongi?" yanına yaklaşıp kendisi gibi bende çimenlere oturduğumda bana bakmadan gökyüzüne baktı. "Bugün sana süprizim var mutlaka gelmen gerekiyor demiştim Jennie." yaptığım şeyle birlikte başımı öne eğdim fısıltı gibi çıkan sesimle konuştum. "Biliyorum gerçekten özür dilerim." bir süre ses çıkmayınca tekrar konuştum. "Süprizin neydi?" bana döndü ve konuştu. "O çok beğendiğin çiçekler var ya hani. Hayal bile edemeyeceğin kadar çok güzel bir ortama götürüp belki de işine çok katkı sağlayacak fotoğraflar çektirecektim sana." söylediği şeyle sadece kaldım ve bir süre onu izledim. Düşüncesi gerçekten o kadar güzeldi ki, kendime binlerce kez küfür savurdum o an. "Ben çok özür dilerim Yoongi işim vardı ve bir an için ne yapacağımı bilemeyip seni reddetmek zorunda kaldım."

Tekrar bana baktığında utancımdan bakamadığım gözlerine bakıp zorla da olsa gülümsedim. "Bir daha olmayacak ama." küçük bir sevinç çığlığı atıp nedensizce boynuna sarıldım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama o da kollarını belime sarınca korkudan uzak bir duyguya asılmıştım. Ondan ayrılıp suratına baktığımda o da benim gibi gülüyordu ve o anın verdiği utançla mı yoksa havanın soğukluğundan mı bilemem yanaklarımın kızardığını hissetmiştim.

"Yanakların kızardı Jennie." "Soğuktan olmuştur." "Hmm, öyle mi dersin?" "En iyisi ben içmek için bir şeyler getireyim." Yoongi hala gülerken yerimden hızla kalkıp içeri girdiğimde Lisa ile Jungkook'un film izlediğini görüp gülümsedim ve mutfağa gittim. İkimize kahve yaptıktan sonra tam Yoongi 'nin yanına gidiyordum ki mutfakta olan koltuklardan birisi dikkatimi çekmişti. Koltuğun yanına gidince üzerinde bir örtü olduğunu farketmiştim. Örtüyü kaldırınca tam olarak kelimelerimin kesildiği ana gelmiştim. Bu o gün o adamın elinde gördüğüm fotoğraf makinesiydi.

Peki ya bunun burada ne işi vardı?

Beğendiyseniz yorum yapmayı unutmayın ve diğer kurguma bakarsanız çok sevinirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beğendiyseniz yorum yapmayı unutmayın ve diğer kurguma bakarsanız çok sevinirim. Sizi seviyorum 🥰✨
Sınır; vote & yorum : 10

A Dream That Will Not HappenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin