Anî kararınızla birlikte
yarı yoldan dönerseniz eğer
geri dönmek istediğinizde
eski geçtiğiniz yolları bulamazsınız."Do Kyungsoo?"
Luhan odadan çıkmış Jongin'in arkasına sığınırken şaşkın bir ifadeyle sormuştu. Kyungsoo ise bir anda ortaya çıkan oğlanla afallarken kaşlarını çattı. Pekâlâ, elbette ki Luhan'ın Jongin ile iletişime geçtiğini tahmin etmişti ama aynı evde kalabilme ihtimalleri aklının ucuna dahi gelmemişti. Demek ki Luhan geldiğinden beri bu evdeydi.
Bir haftadır aynı evde kalıyorlar, diye tekrarladı iç sesi.
Kyungsoo ne söyleyebileceğini düşünürken gözlerini Luhan'dan ayırıp Jongin'e çevirdi. Esmer oğlan da en az arkasına sığınmış beden gibi şaşkın görünüyordu ve biraz da öfkeli... Belki de kendisini açıklaması için daha sakin bir ortama ihtiyacı vardı Kyungsoo'nun.
"Konuşabilir miyiz?" her ne kadar belli etmemeye çalışsa da sesi tedirgin çıkmıştı. Davetsiz misafir gibi hissediyordu kendini.
Jongin düşündü, konuşacakları ne olabilirdi ki? Her ne ise karşısındakini içeriye davet etmesi gerekiriyordu. İsteksizce başını sallayarak kenara çekildi. Kyungsoo'nun içeri girmesini şüpheli bakışlarla izlerken de kapıyı örttü.
"Siz... Siz tanışıyor musunuz?"
Luhan şaşkın bir hâlde izliyordu ikiliyi. Bir hafta önce tanıştığı ve bir daha hiç karşılaşmadığı çocuğu burada görmeyi hiçbir şekilde beklememişti. İçinde garip bir his vardı. Neden buradaydı ki bu çocuk?
"Yalnız konuşabilir miyiz?" Kyungsoo, Luhan'ın sorusunu umursamayarak Jongin'e dönmüştü.
"Odama geçelim."
Jongin eliyle odasını gösterirken son bir kez Luhan'a bakıp ilerledi. Luhan her gün baktığı gibi bakıyordu kendisine, hayal kırıklığı ile. Bu duruma Jongin'in her ne kadar içi acısa da geçmişte yaşananları sindiremiyordu. Aslında bu soğukluğu Luhan'a karşı değildi; geçmişine karşıydı, çocukluğuna karşıydı fakat istemsizce Luhan'a sergiliyordu bunu. Belki de bir gün oturup konuşmaları ikisine de iyi gelebilirdi.
"Ne söyleyeceksin?" odaya girip umursamazca yatağına otururken sormuştu.
Kyungsoo da Jongin'i takip ederek onun peşinden odaya girdikten sonra hafifçe örttü kapıyı. Tam karşısında dikilirken kararsız bakışlarla bakıyordu oturan bedene.
Jongin, ellerini arkaya dayayarak iyice yayıldı yatakta. Her ne kadar Kyungsoo'nun bu saatte evine gelmesine şaşırsa da hoşuna gitmişti bu durum. Luhan'ın bugünlük yalnız kalmaması için ders çıkışından beri evde durmuştu ve bu duruma da hiç alışık değildi, sıkılmıştı. Şimdi ise yeni bir eğlence çıkmıştı karşısına.
"Öncelikle üzgünüm." Kyungsoo, karşısındakinin sorarcasına kaşlarını kaldırmasıyla devam etti, "Yani... Bu saatte rahatsız etmek istemezdim ama gelebileceğim tek yer burasıydı."
Kyungsoo çekingence diğer bir yatağa otururken aniden aklına takılan soruyla da kesmişti konuşmasını. Odada iki tane yatak vardı. Ne yani, beraber mi uyuyorlardı? Hem de Jongin'in Luhan hakkında yaşadığı onca şeyden sonra? Kyungsoo'nun bunları neden sorguladığı hakkında hiçbir fikri yoktu ve kendi içindeki bu gereksiz sorularına da fazlasıyla öfkeleniyordu. Son zamanlarda ne zaman Jongin'i görse veya düşünse kendi içinde bir savaşa giriyordu, yoruluyordu. Belki de ona karşı duyduğu nefrettendi.