Sadece geçmişteki halini özlemiyor geçmişteki halini her defasında geri istiyordu. Alper ağacın tatlı gölgesinden kalkarak evin yolunu tuttu. Müzik dinlerken aynı zamanda sürekli yeni şeyler düşünüyordu. Yolda gördüğü insanların mutlu veya mutsuz olduğunu anlamaya çalışıyordu. Mutsuz olarak tanımladığı kişileri benimsiyor ve kendi kafasında onlara selam veriyordu.
Yürümeye devam ederken her defasında önüne çıkan o şişko kediye gülümsüyor ve yanına giderek ona içten sevgisini sunuyordu. Alper sonunda eve gelmişti annesini selamlayarak kulağında kulaklığı ile odasına çekilmişti.
Alperin odasında; etrafa saçılmış kirli eşyaları,anlamsız resimler ve düşüncelerini karaladığı birkaç yırtılmış kağıt parçası vardı. Hemen telaşla etrafı topladı ve yazdığı şeyleri sakladı. Sakladı çünkü birgün o yazdıklarından kitap yapmak istiyordu. Alperin telaşlanmasının sebebi babasının eve gelcek olmasıydı. Babasından fazlasıyla çekiniyordu nedense. Ve sürekli araları bozuk ve soğuktu. Evet zil çalmıştı gelen Alperin babası Ahmet idi. Ahmet kısa boylu bıyıklı ve hafif göbeği olan tipik türk babalarından biriydi. Ve yemek hazırdı annesinin yapmış olduğu lezzetli yemekleri yedikten sonra aniden dışarı çıkma kararı aldı. Akşam olmuştu.
Herzamanki gibi dışarı çıkıp kendi benimsediği yere, samimi ağacının yanına gidecekti. Orda kendini biraz olsun iyi hissediyordu. Yolda yürürken polis arabalarının yolda hızla ilerlediğini gördü. "Acaba kimin başı dertte?"diye söylenerek yoluna devam etti.
Ağacının yanına tam varmışken birtane genç adamın Alperin ağacının dibinde oturduğunu gördü ve biran için kendini tedirgin hissetmişti. Hafif afalladıktan sonra genç adamın 2-3 metre ilerisindeki ağacın dibine oturdu. Ve adamı ilginç bulduğundan ona bakıp "neden üzgün acaba?"diyordu.
Adamın üzgün olmasının sebeblerini kafasında sıralıyordu. Alpere göre genç adam ya sevgilisinden ayrılmış yada başına çok kötü bir olay gelmişti. Aklına daha fazla düşünce getiremiyordu çünkü adam tam karşısındaydı. Uzun birzaman adamı inceledi. Adamın olabilecek muhtemel sorunlarını kendi sorunları ile karşılaştırıp kendine bi yol çizmeye çalışıyordu. Adam biranda ayaklanmıştı Alper pür dikkat adamın hareketlerini inceliyordu. Aniden koşmaya başlamıştı adam Alper bu durumu ilginç karşılamış ve adama belli etmeden onun peşinden gitmeye başlamıştı.
Genç adam telaşla hızlı bir şekilde sanki kaçarmışcasına ilerliyordu. Alper biran için az önce yolda gördüğü polis arabasının bu adamla bi bağlantısı olduğunu düşündü. Bu olay onun hoşuna gitmişti. Heyecanlanma duygusunu uzun zamandır hissetmediğinden Alper bu tehlikeli sayılabilecek olan durumu harika karşılamıştı. Adam birkaç adım sonra durdu ve telefonunu kurcalamaya başladı. Alper adamın telefondan birini aradığını gördüğünde korkmaya başlamıştı.
Adam telefonda bağırarak; "beni sevmediğini şimdi anlıyorum" diyordu. "Ya genç adam çok masum ve aşk acısı çektiği için bu kadar enteresan davranıyosa" diye düşünmeden kendini alıkoyamadı. Ama düşüncelerinin onu yanıltabilceğini bildiği için bu düşüncesi sadece anlık olarak kaldı ve adamı takip etmeyi bıraktı. Alper bugün uzun zaman sonra heyecanlanmıştı. Bu onu mutlu ettiğinden yolda fazla bişey düşünmeden az önce başına gelen olayı gözünde tekrar canlandırıyordu. Alper heyecanlanma duygusunu hafiften tekrar benimsemeye başlamıştı.