chapter12

229 29 8
                                    


Kapıyı tıklattım ve açılmasını beklemeye başladım. Şu gerizekalı andaval izin verseydi en azından çekimi kiminle yapacağımı öğrenecektim. Şimdi sıfır bilgiyle kapısının önündeydim.

Kapı sonunda açılıp yolmak istediğim sarışın ortaya çıkınca hışımla üzerine atladım. Saçlarını ne ara boyatmıştı!?

Bir bağırış kopararak arkaya ilerlerken etrafta kimsenin olmadığından emin oldum. Omzundaki et parçasını parmaklarım arasına sıkıştırarak çığlık atmasına sebep oldum.

"Ne diye pata küte iş yapıyorsun mankafa!" yüzünü buruşturarak tepeden bana baktı. Topuklu giymemiştim ve şuan daha daha kısa duruyordum.

"Acelem vardı ben ne yapabilirim!?" ağzını yaya yaya konuşması gözlerimi devirmeme sebep oldu.

"Yalan söylemeyi fazla seviyorsun zuzaylı." kocaman sırıtarak koluma yapıştı ve çekiştirmeye başladı. Spor ayakkabı giydiğimden zorlanmadan arkasından gidebildim.

Bahçeye çıktığımızda etrafta dolaşan ve koltuklarda oturan insancıkları fark ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bahçeye çıktığımızda etrafta dolaşan ve koltuklarda oturan insancıkları fark ettim. Niye bu kadar kalabalıktı burası?

"Gençler biricik çikilopum geldi!" Tae'nin şen sesi bahçede yankılanırken herkes işini bırakıp belerttiği gözleriyle bana bakmaya başladı. Tam altı kişilerdi ve hepsi tanıdık simalara sahipti.

Elimi havada salladım ve baş selamı verdim. "Merhaba." Tae sımsıkı tuttuğu elimden çekiştirdi ve mor pufun üzerine adeta fırlattı, narin bedenimi. Ona öldürücü bakışlarımı atarken parmağıyla burnuma dokundu.

"Kedi gibi bakma." parmağını ısırıp kuyruğuna basılmış köpek gibi ciyaklatmasını bilirdim ama burda fazla yabancı madde vardı.

"Sen Jane'sin değil mi?" yan taraftaki pufdan gelen sesle Taeyi öldürme planlarını yarıda kesip bakışlarımı o kişiye yönelttim. Kahve saçlı oldukca güzel bir çocuktu. Gülümseyerek kafa salladım.

"Evet ve sen de Jin'sin." fazlasıyla ünlü bir iş adamıydı. Sahibi olduğu kocaman bir oyun şirketi vardı ve Tae'nin yakın arkadaşlarından biriydi. Onunla ilk kez karşılaşıyordum.

Her ne kadar Tae'yle çocukluk arkadaşı olup çok yakın olsak da onunla çok görüşmezdim. Aslında kimseyle görüşmezdim. Hayatım yüzünden herkesle aramda kalın duvarlar vardı. Sadece çekimlere katılır arta kalan zamanda evimde kai ile oynayıp film izlerdim. Herhangi biriyle yakın olmak gibi bir lüksüm yoktu.

Sıcak gülümsemesiyle başını salladı. Uzattığı elini sıktım. "Daha önce karşılaşmamış olmamız fazlasıyla garip." elimi dudaklarına götürdü ve tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. "Tae'yle bu kadar yakın olman hepimizi şaşırttı." yan puftaki mor saçlı gamzeli konuşunca ona baktım.

Şaşırması normaldi. Aslında herkes şaşırmıştı. Tae'yle sürekli irtibat halinde olsam da onunla buluşmaz, evine gelmezdim. Bazı partiler dışında yan yana görülmüşlüğüm bile yoktu. Bunu ondan yıllar önce rica ederken hüngün hüngür ağladığım aklıma gelince yüzüme acı bir gülümseme yerleşti. En yakınlarından uzak durmalarını istemek ve böyle yaşamak kolay değildi.

kalon ⊱ JenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin