Crossfire: Bu işi de mi o halletti?rubyJane: Derdin ne senin!
Ne bokum vazifen olmayan işlere karışıp bir halt bildiğini sanıyorsun
Siktir git
Uğraşacak halim yok
Crossfire: Fazla mı yordu seni
rubyJane: Ne diyosun sen!
Crossfire: Hadi ama
Bana karşı rahat olabilirsin
Yediğin her bok ortada zaten
Yani yadırgamam
Yatakta fazla mı yüklendi sana
Biricik şirket çalışanını bu kadar yorması etik değil
Söyle ona biraz kibar olsun
rubyJane: :))
Crossfire: Yine mi yaa
Ne anlamı var bunun
Bir de iki parantez koymuş -,-
rubyJane: İnsanlar yorulur,
Ne kadar çırpınsalar fayda etmez çünkü
Ne kadar uğraşırsam uğraşayım fayda etmeyeceğini anlayalı çok oldu
Ben de gülümseyip geçmeyi öğrendim
Böyle mesaj atan tek sen misin sanıyorsun
Para teklif eden
Nude atan
Tehtit eden
İnsanlar kendimi çok kolay sattığım fikrine kapıldılar
Ben de hakaret etseler bile gülümsüyorum
Başka bir şey elimden gelmiyor çünkü
görüldü✓✓
Bakışlarını telefon ekranından çekmeden bardağı kafasına dikti. Ekran karararak kapandı ve küçük bardaklar elinde tek tek boşalırken tepkisizce siyah ekranı izlemeye devam etti.
"Siktir!" arkadan gelen sese karşılık hiçbir tepki vermedi.
"Hyung buranın hali ne böyle!" siyah saçlı çocuk etrafa şaşkın bakışlar atıyordu. Birazdan gelecek hyunga buranın halini nasıl izah edeceklerini düşünüyordu. Zira Yoongi hyung kafalarını koparacaktı.
Haklıydı da.
Etraf cam kırıklarıyla doluydu ve 1960'lardan kalma şaraplar yer yer gölcükler oluşturmuştu. Biri hariç bütün bar tabureleri yerdeydi.
Bar taburesine oturup telefona tepkisizce bakarak shot atan genç hiç dünyada gibi durmuyordu.
"Hyung iyi misin?" cam kırıklarına dikkat ederek mercan rengi saçlı gencin yanına vardı. Her ne kadar götü tutuşsa da şuan hyung iyi değildi ve ona yardım etmesi gerekiyordu.
Genç hiçbir tepki vermeden bir shot daha attı.
"Hayatımı sikeyim." Siyahlı, dudaklarına götürdüğü bardağı aldı ve tezgaha koydu.
"Hyung yapma böyle." tekrar bardağa yönelen genç duraksadı ve küçüğüne döndü. "Seni de sikeyim Jungkook bir boka yaramıyorsun!" genci itti ve kendini bar taburesinden yere bıraktı.
Etrafının dönmesi bir yana burnunun ucunu göremezken cam kırıkları arasında yürüyemezdi.
"Amına koyduğumun yerinde derdi olmayan üstad yok ki! Sizin yüzünüzden genç yaşımda dert babası oldum." genç isyan ederek hyungunun telefonunu aldı. Kukuman kuşu gibi başını uzatıp gözlerini belerterek baktığı için telefonda bir şeyler olması gerekiyordu.
Jane yazısını görünce şaşkınlıkla ekrana bakakaldı. Birkaç saniye üzerinden atamamıştı şaşkınlığını. Hyungun yazmasını beklemiyordu. Kendi hesabından yazmasa bile yazması beklenmedikti.
Ne olduğunu az çok anlasa da özel mözel demeden okumaya başladı. Yoongi hyung zaten kafasına sıçacaktı Jimin de dövse bir şey olmazdı. En fazla ölürdü.
Fazla yazışma olmadığı için hemen okudu ve yüzünü buruşturdu. Hyung öfkesinin tamamını yazdıklarına yansıtmayı başaramasa da oldukça kırıcı konuşmuştu. Telefonu cebine attı ve ayakta durmaya çalışan hyunguna baktı.
"Ortalık fena karışacak." genç, boş bakışlarını siyahlıya yönlendirdi ve birkaç saniyelik mimiksiz ifadenin ardından teslim olur gibi usulca kafa salladı.
ϟ
İnsan 'abovvvv' diyor be