Kapıyı yavaşça tıklattı ve Jimin'in kapı açılır açılmaz üstüne atlayabilme olasılığına karşın birkaç adım geriledi. Jungkook yavaşça kapıyı açarak daha yeni kalktığı için dağınık olan saçlarıyla kafasını uzattı. Yeni kalkmamış da olabilirdi. Evden çıkmadığı sürece saç tarama gibi bir huyu yoktu.
"Hyung." fısıltıyla bağırdı ve gözlerini belerterek Taehyung'a baktı.
"Ne var!" Tae de fısıltıyla bağırdı.
"Hyung niye geldin! Sakat mı kalmak istiyorsun!?" elini savruşturarak git işareti yaptı.
"Er ya da geç yiyeceğim ben o dayağı, şimdiden olsun da bitsin." Jungkook arkasını kontrol etmeye çalışırken kafasını kapıya çarptı ve çığlık atarak küfür etti. Kesinlikle yeni uyanmıştı.
"Gerizekalı çekil şurdan!" Taehyung kafasını tutarak homurdanan aptalı 'kafasız' diye düşünerek itti ve içeri girdi.
Eceline yürüyor gibi olsa da bir ihtimal kurtulurum umudunu da içinde taşıyordu.
Yavaşça kafasını salona uzattı ve donuk bakışlarla duvarı izleyen Jimin'i süzdü. Şükür karşı koltukta Namjoon hyung oturuyordu da sakat kalma ihtimali artıyordu. Ölmekten iyiydi sonuçta.
Tin tin adımlarla evin salonuna girdi ve ortada dikildi.
Açık bir hedefti.
Savunmasızdı.
Çaresizdi.
Aptaldı.
"Sakin ol demeyeceğim çünkü kuduz köpek gibi kudurduğunu bili-" Jimin'in aniden kalkmasıyla korkuyla geriye sendeledi.
Jimin gözü dönmüş bir şekilde ona bakarken yutkunamıyordu bile.
Her şey bir saniye içinde gelişmişti.
Jimin Tae'nin üzerine uçmuş, Jungkook elindeki cipsle eyile büküle yanlarından geçmeye çalışırken ağzının ortasına yediği şamarla payına düşeni almış, totosunun üzerine düşerek hareketsiz bir şekilde dağılan cipsine bakıyor, Namjoon ise kontrolünden çıkan 'sözde Tae'yi korumak için' geldiğini hatırlayıp ayağa fırlamış, dizini cam sehpaya çarparak aceleyle onlara ulaşmaya çalışırken Jungkook'un kafasına çarpan poposuyla birlikte istese yapamayacağı bir şekilde açık cips poşetinin içine oturmuştu.
Jungkook kafasını tutarak cipsinin üstünde olan popoya gözleri dolu bakarken Taehyung onların aksine canını kurtarmak için cebelleşiyordu. Hyung nerdeydi! Neden ona yardım etmiyordu?
"Ulan pezevenk kaç senedir it gibi yanında ağlıyorum şu gül döktüğüm ağzını açıp niye onu tanıdığını söylemiyorsun!" Jimin uzun cümlenin arasında soluklandı. Daha sonra kaldığı yerden devam etti ve Tae'nin dudağına bir yumruk indirdi.
"Hiç bir bok bildiğin yok kafasız!" Tae buraya gelirken biraz pataklanıp konuyu kapatacağını kendine defalarca söylemişti ama anlaşılan işler rayından çıkacaktı.
"Niye herkes aynı şeyi söylüyor! Söyleyin de bilelim döl israfları." Tae derin bir nefes aldı ve arkadaşının yüzüne baktı. Haklıydı ama hak etmiyordu. Tüm bunları yaşamayı..
"Sen ondan bu kadar nefret ederken söyleyemezdim Jimin." histerik bir kahkaha attı.
"Ne nefreti amına koyayım kızı köpek gibi seviyorum. Keşke nefret etsem ama gel gör ki oluyor mu? Bu aptal şeye-" yumruğunu kalbine vurdu "Söz geçmiyor. Gavatın önde gideni oldum." kendini koltuğa attı ve daha yeni fark ettiği Jungkook ve Namjoon'a baktı. Hyung niye cipsin üstünde oturuyordu?
"Boşuna demiyoruz bir bok bilmiyorsun diye." Tae de tekli koltuğa oturdu.
"Jane'le uzun zamandır arkadaşız."
"Ne kadar uzun?" Jimin gözlerini kapattı ve kafasını geriye attı.
"Bilmiyorum uzun işte. Olan olaylar hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama. Bu konular hakkında hiç konuşmadık."
"Konuşulacak bir şey mi var? Skandal üstüne skandal işte."
Tae kesik bir nefes vererek başını çevirdi. İçinde tutmalıydı. Bu aptallık nedenini bilmediği bir şekilde sürmek zorundaydı. Olacakları tahmin edebilseydi her şeyi anlatırdı. Kızın ne kadar suçsuz olduğunu, ne kadar zorluk çektiğini, bildiği her şeyi anlatırdı. Kardeşi gibi gördüğü kızın özgürlüğe kavuşması için her şeyi yapardı. Ama eli kolu bağlıydı. Bu oyunda kartları açıp oyunu bitirecek kişi değildi. Jimin'in ise kartları eksikti.
"Hyung onu bunu bırak da asıl sinirlendiğin şey Jane'e sarılması değil miydi?" Jungkook cips paketini son yolculuğuna uğurlayarak saçlarını karıştırdı.
Jimin tek gözünü açarak ayak ucunda oturan Kook'a ters bir bakış attı.
"Sus da git yeni bir cips al." ayağıyla küçüğü(!) itekleyerek kaşlarını çattı. Yerinden kımıldamıyordu.
"Ben niye gidiyorum yaa Namjoon hyung üstüne oturdu o gitsin." Namjoon totosuna yapışan cips kırıntılarını silkeledi. Haline bazen üzülüyordu. Fazla sakardı.
"İyi ben gidiyorum. Bir daha ölü çıksa çağırmayın beni!" cipsi almayacağını belli etmişti.
Ve öyle de oldu.
O gün evde hiç cips yenmedi.
ϟ
Hikayeyi cipse mi yazsam ki ;(
Namjoon'un poposuna yapışan cipsin dramı, ;)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.