Evett karşınız da ALYA. Nasıl buldunuz...
Hocanın Alya diye bağırmasıyla sıradan başımı kaldırarak "Efendim hocam" dedim. Dersimiz fizikti ve bu adam eskilerde kalmış bir şekilde ellere cetvel ile vururdu. Aman ne kadar korktum anlatamam.
Sırama doğru yaklaşarak "Aç şu kafanı ne bu terbiyesizlik". Kafamı açıp hocaya dik dik bakmaya başladım. Hocanın ilk önce yüzümde ki bantlara başkasıyla bir an acırmış gibi oldu ama sonra elimi göstererek uzatmamı istedi. Herkes pür dikkat bakıyordu. Hocanın sert bir şekilde elime vurmasıyla cetvel elimde kırıldı.
Herkesin şaşkın gözlerle bize bakması ve sınıfta 'Ayy' diye bir uğultu oluşmuştu. Ama ben hala tepkisizce hocaya bakıyordum. Hoca bilmiyor ki benim vücudumda kaç oklavalar , odunlar kırıldı. Hoca tekrar konu anlatmaya başlayacağı sıra zil çaldı.
Herkes dağılmaya başladığında önlerden birinin " Nasıl hiçbir mimiği oynamadı ya izlerken benim bile canım yandı" dediğini duydum ve tekrar kafamı sıraya koyarken sınıftan içeri Zeynep girdi.
Tam yanıma oturacağı sıra "Hayırdır" dedim. Yanıma oturup " Farklı sınıfa düşmüşüm ya ama senin sınıfa geleceğim ben. Orası neydi ya bütün mallar bir sınıfa toplanmış. Dayanamam ben. " Yüzüne bakıp " Bu benim umrumda değil ve rahat bırak kızım beni. Bak ben kötüyümdür. Hiç kimse yok yanımda görüyor musun? Belalı bir şeyim ben kendi sağlığın için ve benim sağlığım için benden uzak dur tamam mı?"
Fazlamı ağır konuş muştum. Ama gerçekler buydu ki benle arkadaşlık ederse zarar görürdü ve buda annemlerin kulağına giderse bende zarar görmüş olurdum.
Ben insanları üzüyordum. Bende isterdim bir arkadaşım olsun ona derdimi anlatayım dermanım olsun. Ama olmazdı ki benim buna hakkım yoktu.Zeynep üzgün bir şekilde " Özür dilerim Alya. Ben sadece arkadaş oluruz sanmıştım. Yani babam yüzünden kimse benle arkadaşlık etmiyordu. Sanırım sende babamın bir katil olduğunu öğrendiğin için konuşmuyorsun benle ama ben babam gibi değilim gerçekten" Zeynep'in ağlamaklı çıkan sesiyle konuşması üzmüştü beni tam ayağa kalkarken kolundan tutup durmasını sağladım. "Babanın katil olduğunu bilmiyordum ve umursamıyorum da. Üzdüysem kusura bakma. Benim hiç arkadaşım olmadı Zeynep senin gibi. Ama düşününce neden ilk arkadaşım olmayasın" dememle bana sarıldı. Doğru mu yapmıştım bilmiyorum ama belkide ikimizinde güzel bir arkadaşlığı olurdu.
" Gerçekten çok teşekkür ederim Alya. Bak ne kadar belalı olman umrumda bile değil. Ya ayy çok mutluyum be ben. Kızım yeminle bak sen ne dersen o. Kaybedemem seni. Ya çok mutluyum." Zeynep'in bu komik hallerine bakarak sırıttım. Gerçekten tuhaf bir kızdı duyguları aniden değişiyordu. Benim aksime gülüyordu. Belkide banada öğretirdi gülmeyi.
Birlikte kantine inerken okulumuzun kötü çocuğu(!) omzuma sert bir şekilde omuz atmıştı. Kafamı yukarı kaldırarak sabır diledim. Zeynep'te tam konuşacağı sıra "Gidelim" dedim. Kavga olmayacaktı, ben sakindim. Alp yanıma gelerek "Ay Alya nasıl göremedim özür dilerim. Bilerekten , aman yanlışıkla oldu." Sırıtarak konuştuğunda yüzüne bir tane geçiresim gelmişti ama kavga çıkaramazdım.
Çünkü bu sefer müdür affetmezdi. Zaten şimdiye kadar notlarımdan dolayı çoğu şeyi görmezden gelmişti ama bu sefer gelmezdi. Alp'in yüzüne bakarak "Önemli değil " dedim ve Zeynep'in kolumdan tutup kantine doğru ilerlemeye başladık. Arkadan " Yine bakmadı... Yapamadın Alp..." diye konuşmalar duymuştum. Amaçları neydi bu salakların.
Kantine geldiğimizde kısa sayılacak sıraya girdik. Sıra kısa olmasına kısaydı ama kaynak yapıp sıraya geçenler yüzünden bir 5 dakika daha beklemek zorunda kaldık. Sanki bir 5dk geç alsanız açlıktan ölecektiniz. Sıra bize geldiğinde iki sıcak çikolata alıp boş masalardan birine oturduk.