Yalnızlığımı özlüyorum.
Seyre duran hayallerim, birkaç nefeslik heveslerim, yangından mal kaçırırcasına dolu düzgün anlarım...
Benliğimi özlüyorum. 'Aman bu neder? Aman şu ne söyler' demeden kanımın kaynarlığını, mantıklı düşünürken mantıyı bol sarımsaklı yemelerimi...
Uçmayı özlüyorum.
Benim müziklerimi, kafamı istediğim yere savurmayı, hindistan cevizli çikolatamı ve serpilmeyi...
Ardından rahatsız edici mide bulantısıyla gelen bel ağrısı diye düşündüğüm ama galiba mide ağrısını bile deliler gibi özlüyorum...
Beni özlüyorum.
O içinde küçük kız çocuğu kadar duygusal, dışında güçlü bir anne rolündeki beni. 'Sadece kendime' dönemlerimi bir avuç sinirle özlüyorum.
Sonra sigara yakıyorum.
Aslında eski benden parçalar varken hazır, geriyi bi yoklamam gerektiğini düşünüyorum.
Düşünüyorum da
Ulan bi işin içinden de sağ sağlim çıkamadığımı fark ediyorum.
Sonra yine sar başa.
Dipnot: İşler kötüye gittiği vakit geçmişi yokla. 'Burdayım' diyenlere kulak ver. Baktın hoş geliyor, müziğin sesini aç anı yaşa. 'Ne olacak sonra?' Diye düşünmeden o sana verilen hayatı çatır çutur, katur kütür, paldır küldür yaşa.
17Ekim2017