Kayıp

144 13 9
                                    

İsmim Sima.Henüz on yaşında küçük bir kızdım.Yaşım on olmasına rağmen kendi başıma

becerebildiğim sayılı faaliyetin olduğu beceriksiz biriydim.Güzel olduğum söylenirdi hep.Babam

Ercüment,ünlü bir iş adamı otuz sekiz yaşında.Annemse diş hekimi,otuz altı yasında olmasına

karşın güzel ve çekici bir bayan.Durumumuz olabildiğince iyi ve ben ailenin tek çocuğuyum

bundan kaynaklı olacak ki şımarık ve ukala bir kızdım.

Hayattaki tek dayanağım annem.Onsuz nefes alabileceğimi dahi sanmıyorum.Beni

hantallaştıran da oydu aslında resmen üstüme titriyordu.Babam annem ve ben çok tatlı bir aile

tablomuz vardı.Etrafımızdakiler imrenerek bakarlardı bize.İçime kapanık bir kız olduğumdan

neredeyse hiç arkadaşım yoktu.Okuldan da kimseyle konuşmazdım.Yalnızlığımı bir nebze olsun

unutturan yalnız o vardı,Yankı...Yankı babamın çok yakın bir arkadaşının oğlu üstelik aynı

sitedeydik ve neredeyse her günüm Yankı'yla geçiyordu.

Yankı tıpkı benim gibi sarışındı.Oldukça dikkat çekici bir çocuktu.Aramızda üç yaş olmasına

rağmen gayet iyi anlaşıyorduk.Yankı benim dışımda hiç bir kızla konuşmazdı,açıkçası bu benim

çok hoşuma gidiyordu.O yaşta aşık olmanın saçma ve luzumsuz olduğunu biliyordum fakat o

farklıydı üstelik onun da bana karşı olan ilgisini hissediyordum.Etrafımdaki herkes Yankı'yla

beni yakıştırırdı.Birbirimize olan benzerliğimiz benim de gözümden kaçmazdı.Onunla sürekli

gittiğimiz gizli bir yer vardı.O mekana ikimizin köpeği olan Hayal'in ismini vermiştik.

Bu ismi ona Yankı koydu.O Hayal ismini çok seviyordu.Daima bir çocuğumuz olursa ismini

Hayal koyalım diyordu,çocuk aklı işte...Hayal uysal,sadık ve tatlı bir köpekti.Onu sürekli

Yankı'yla beraber besler,yıkar ve gezdirirdik.Mekanımıza gittiğimizde Hayal zıplardı çünkü

seviniyordu.Biz de orada gelecekle ilgili hayaller kurar,geçirdiğimiz bu mutlu ve huzurlu son

günlerimizin tadını çıkarırdık.

Nerden bilecektik ki bu yaşadığımız neredeyse son mutlu haftamız.Bu gereksiz ayrılık

nedendi.Bu nasıl bir imtihandır.Acının bu denli şiddetlisi fazla değil miydi benim minik

omuzlarıma,suçum neydi.Minicik gözlerimde yaş bitene kadar ağladım gecelerce kimdi bunun

sorumlusu,ahını neden ben çektim.Hayatta değer verdiğim tüm varlıkları kaybetmiştim peki

öyleyse ben neden yaşıyordum hala.Yaşamak saçma olmaz mıydı o kadar kalabalığın içinde

yalnız,bir başıma kalmışken.

Bir Pazartesi sabahı bağırış sesleriyle uyandım.Sanıyordum ki yine her gün gibi sıradan

bugün de,yanılmışım.Gürültünün sebebini öğrenmek için yatağından kalktım.Babam ve annem

evde yoktu demek bu kalabalığın arasında onlarda vardı.Kapıyı açtığımda karşımdaki koca

bavulları görünce irkildim ve annemin gözlerine korkulu gözlerle uzun süre baktım.Olanların

YUVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin