Soğuk Yatak

36 4 0
                                    

Gece boyu bitmedi kıvranmam,devamlı yatağın çıkardığı o berbat gıcırtı hala kulaklarımda.

Bir ara daldım,herkes şiddetli bir çığlıkla uyandı."Anne!" Çok kötü bir kabus görmüştüm bu kez

koşmamıştı annem yanıma,açmamıştı babam ışıkları ve köpeğim Hayal havlamıyordu

üzüntüyle.Annemsiz geçirdiğim ilk gecem benim,ben annemden ayrı yatamam ki o olmasa

koyamam başımı yastığa ve onsuz eksiktir bir yanım daima.

Kızların tuhaf bakışları beni çok rahatsız etsede aldırmıyordum hiç bir defasında.Kalktım

yatağımdan gittim ismini dahi bilmediğim kızın yanına sordum ona"poğaça da var mı

kahvaltıda?"Güldüler bana alaycı bakışlarla"ne küçük beyinlisin kızım sen burası babanın

sarayı değil "dedi içlerinde en kilolu olan.Yüzümü düşürdüm bir an yürüdüm arkama hiç

bakmadan.Hapishane koridorlarından farkı neydi ki buranın peki burada kalanların mahkûm

dan? Biliyordum aslında hapishaneye suç işlersin girersin burayaysa suç işleyenlerin cezasını

çekemeye.O tırın sahibi kimdi acaba hiç mi acımamamıştı bana.Koridorlar üstüme üstüme

geliyor cadı Handan kötü bakışlarla beni süzüyor.

"Gelsene kız kahvaltı hazır" dedi en sonunda.Kısık bir sesle cevap verdim ona"ben aç

değilim"Ve yine sinirlenmişti ,bağırışları koridorda inim inim inliyordu"Zıkkım mı yedin dün gece

rüyanda,bizde zorlama yok canım burası babanın sarayı değil" Hemen önce kızlarda

söylemişti"burası babamın sarayı değildi"Kimse bakmaz bundan sonra gözümün yaşına,kim bilir

ne işkencelere maruz kalacağım daha.Şimdi annem babam olsaydı yanımda kim ahkâm

kesebilirdi bana,kimin cesareti olacaktı ha?

Kahvaltıyı yedim bir çırpıda,midem bulanıyordu yoktu annemin güzel yemekleri,yoktu

bugün o cıvıl cıvıl kahvaltı sohbetleri...Müdürümüz Julide'nin beni odaya çağırıp verdiği haberle

çok sevinmiştim,ne de tatlı söylüyordu o cadı yüzüyle"bugün eşyalarını alman için evine

gideceksin yavrum"Evet gidiyordum mutluydum fakat bunun bir de dönüşü olduğunu

hatırlayınca yıkılmıştı hayallerim sonra neyse dedim kendi kendime en azından ailemin son

mutlu günlerinden kalan o kırıntıları görünce bir nebze sevineceğim belki Hayal mekanımızı

dahi göreceğim...

Hemen indim aşağıya, bindim beni bekleyen arabaya.İçinde bakıcılar vardı hiç biri benim

melek yüzlü annemin yerini tutamayan.Arabaya bindiğimde aklıma hemen o geldi;kaza...Bir tır

söndürdü bir aileyi hesabını verecek belli,ben.İzledim dışarıyı doya doya,az sonra girecektim

tekrar o koğuşa.Dışarıda parkta oynayan çocuklar gördum ,çok mutlu ve huzurluylardı çünkü

yanlarında onları koruyup kollayan aileleri vardı.Bir zamanlar benim de vardı beni her şeyden

çok seven bir ailem ve mutlu bir yuvam.Bir zamanlar dediğim yalnızca bir gün önce,yalnızca

birgün de paramparça oldu ailem,hayallerim,umutlarım...Düşen bir çocuk babasına sarılıyor ve

iki dakika sonra susuyor,ben düştüm baba dipsiz kuyulara...Sen yoksun yanımda,sarılacak

kimsemde.Gözlerim ağlamaktan bıksa da yüreğim kan ağlamaktan usanmayacak asla,ne

zaman geçecek bu cehennem hayatı,hiç bir zaman.Ben hayata başlamadan hayatım bitti baba

siz gittiğiniz gün götürdünüz benim yaşama sevincimi,ben sizsiz mutlu olamam ki.

Eve yaklaştıkça mutlu oluyorum sanıyorum ki evde annem babam beni bekliyor,çocuk

aklı...Sevinçle içeri giriyorum,karşımda ıssız,sessiz,soğuk bir ev görüyorum yalnızca."Hoşgeldin

melek kızım"diye bağırmamalı mıydı annem,"kızım babaya öpücük yok mu"dememeli miydi

babam,peki Hayal koşturmamalı mıydı yanıma...Yok hiç biri yok.Evimizi ilk defa böyle soğuk

görüyorum,babam daima ben evde olmasam da yakar şömineyi,annemin lezzetli yemeklerinin

kokusu gelirdi daima burnuma.Girer gi--rmez önce babamı öperdim,babam gazete okurdu ben

eve geldiğimde genelde.Sonra koştururduk Hayal'le birlikte mutfağa,öperdim annemi

doyasıya.Gizlice alırdık kurabiyelerinden.Eksildiğini görünce"kesin baban aldı meleğim"derdi

bizim aldığımızı bildiği halde.Her akşam Yankı'yı da çağırırdım annemin lezzetli kurabiyelerini

tatması için uyku vaktime kadar bin bir türlü oyun oynardık hatta körebe dahi

oynamıştık.Mutlu bir kızdım ben bundan birgün evvel şimdi terkedilmiş bir kadından farksızım.

Yukarıya çıktım odalarımıza baktım bir bir.Yataklarını kokladım annemle babamın sonra

aldım annemin yastığını, onu her özlediğimde kokusunu çekecektim ciğerlerime

kadar...Yataklarında hala duruyordu kafalarının izleri çukur olmuştu ve kalmıştı öyle,buz

gibiydi soğuktu yatak.Bundan sonra da hep soğuk kalacak.O yatağa artık asla kimse

yatmayacak,belki de yatak yataklığını unutacak.Ben annemlerin yatağını ilk kez bu denli soğuk

ve ıssız görüyorum ve ben yine onları özlüyorum.Gece korktuğumda bu yatağa koşup babamın

üstüne atladığım o günleri hatırlıyorum.Yatağın soğukluğu işliyor ciğerlerime kadar,titriyor

yüreğim kaybettiklerimin yokluğuyla.Yorganı ne kadar örtsemde üşüyeceğim o yatakta çünkü

biliyorum bu soğukluk normal değil ancak onlar geldiğinde kavuşacak eski ısısına o yatak ve o

günde asla gelmeyecek...

Babamın çalışma odası annemle benim için yazdığı hatıralarla dolu,aldım hepsini her

özlediğimde okuyacaktım birini.Mutfakta yok artık o eski enfes kokular,baharatlar.Portakal

kokusunu seviyorum diye portakalın kabuklarıyla süsler yapan annem yok çünkü.Annemin

bana yazdığı notlar hala duruyor buzdolabının üstünde.Çekmeceler tozlanmış,annem görseydi

bu tozu çıldırmıştı şimdi bağıracaktı,benle babam da koşup sarılacaktık anneme,yok artık öyle

mutlu aile tablosu eskide kaldı o günler...

Yine kolumdan çekiştiriyor bir Acuze."Evinle yeterince hasretlik giderdiysen gidelim"diyor

hırçın bir kedi edasıyla.Son kez baktım evime ve canlarımın soğuk yatağına, yükledik eşyalarımı

arabaya ve yola çıktık gözümdeki iki damla yaşla...

YUVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin