Medya;Berk
İyi okumalarr.Bu bölümü telefonun notlar kısmından yazdım bölüm uzunluğunu bu yüzden ayarlayamadım haberiniz olsun.Yorum bırakmayı unutmayın.Bazen hayatında öyle bir an olur ki,'bu cidden oldu mu?' dersin.İşte şuan tam olarak o noktadaydım.Fazlasıyla şok,hafif mutluluk içerisindeydim.Ateş'in geçen gün karşımda bana karşı birşeyler hissettiğini,ondan beklemediğim davranışları sergilemesi ciddi anlamda şok yaratmıştı ve o anda ne söyleyeceğimi kestiremeyip saçmalamıştım.Ateş'i çok ama çok kısa süredir tanıyorum,ama uzaktan bakılınca 'bu sana bakmaz,daha seksileriyle işini halleder' tipi vardı.Bunu o gece barda anlamıştım, bana söylediklerine bakılırsa öyle bir tipten o lafları beklemiyordum.Ateşle konuşmamızın ardından 2 gün geçmisti.Hafta sonunu sırf bunları düşünerek geçirmiştim,aklımdan çıkmıyordu elimde olan birşey değil.Hafta sonu beni hiç aramamış,1-2 kez nasılsın gibisinden mesajlar atmıştı ve bu şekilde konuşmuştuk.Bugünün pazartesi olmasına nedense ilk defa çok sevindim.Neden bilmiyorum ama belkide Ateş ile konuşma şansım var gibi geliyor.Banyoya geçip günlük rutim işlerimi yaptıktan sonra,telefonumu elime alıp okula gitmek için evden çıktım.
Otobüse binmek için durağa ilerlerken,tam durağın orda tanıdık yüz ile karşılaştım.Ah yine mi bu.
''Hey,Derin?'' dedi ve yanıma gelmek için bir iki adım attı.
''Berk'' dedim şaşırmış gibi yaparak sonra devam ettim ''Senin ne işin var burda?''
''Otobüse binicem küçük fark ettiysen ama burasıda bir durak.''dedi eliyle otobüs bekleyen insanları göstererek.
''Bana küçük demeyi kes'' dedim tıslayarak.Bana küçük demesine sinir oluyordum sonuçta aynı sınıftaydık yaş farkımız bile yoktu bu nedenle bana küçük demeye hakkı yoktu.
''Oo hanımefendi sinirlenme hemen,çok sevdim ben bu 'küçük' lakabını sen beğenmesende olur'' dedi ve kolunu omzuma attı.Bu sırada otobüsün geldiğini gördüm hemen kendimi ondan kurtarıp,
''Bak otobüs geldi hadi yürü''dedim onu hafif öne doğru itikleyip.Otobüse bindiğimde düşündüğüm tek şey Berk ile her sabah burada karşılaşacağımız.Çok merak ettiğim soruyu ona yönelttim.
''Evin buraya yakın mı,sürekli karşılaşıyoruz.?''
''Neden merak ettin ziyaretime mi geliceksin?''
''Ah ne demezsin sana yemek yapmaya geleceğim.'' dedim ayakta durduğumuz için camların kenarında duruyorduk,ve hafif düşüyor gibi oldum ki,bu sırada Berk kollarıyla beni sarmaladı.
''Sen bu sakarlıkla mutfağı birbirine katarsın'' dediğinde kızgın surat ifademi ona atarak sustum.Okula geldiğimizi görünce,inmek için kapının oraya gittim.Tabi Berk'te hemen dibimde bitti.İndiğimizde kollarını tekrar bana sararak.''Kızdın mı Derin?'' dedi,evet kızmıştım ve onunla konuşmaya niyetim yoktu.Bu sefer kollarını omzumdan çekip elleriyle yanaklarımı sıkmaya başladı okulun ortasında hemde?
''Ya Berk bırak napıyorsun çocuk musun sen?''dedim ellerini yüzümden çekmeye çalışırken,tamda bu sırada karşıda yüz ifadesini seçemediğim ağzında sigarayı içine çeken Ateş ile karşılaşmam bir oldu.Sigarayı görünce aklıma geçen gün bana söyledi cümle geldi.Lanet.Onunla ilgili hiç birşeyi unutamıyordum ama neden?
''Affettim de bırakım'' dedi Berk tekrar bende bu sefer ''Ya tamam affettim çek ellerini'' dedim ellerini yüzümden itiklerken.
''Heh aferin,ben sınıfa kaçıyorum küçük,orda görüşürüz'' dedi ve beni Ateş ile karşı karşıya bırakıp gitti.
Arkasından sadece ''Görüşürüz'' diyebildim.Bu sırada Ateş sigarasını ayağıyla söndürmüş eline telefonunu alıp bişeyler yapıyordu.Başını telefondan kaldırınca bana baktı ve telefonunu gösterip,kafasıyla beni işaret etti.Bu sırada cebimdeki telefonun titrediğini hissettim.Bu kısaca 'telefonuna bak' demek oluyordu.Telefonu elime alıp gelen mesaja baktığımda aynı şu şekilde yazıyordu.
''Şimdi,alt kattaki bodrum katına gel.''
Bu mesajdan ne anlam çıkaracağımı ciddi anlamda anlamadım.
Ateş beni neden bodrum katına çağırdı ve neden surat ifadesinden kızgınlık akıyordu.Kendime gelmek için silkelendiğimde Ateşin okulun tam içine girdiğini gördüm.Peşinden gitmek için ilerlediğimde Ateş benden önce bodrum katına inmişti.Adımlarımı hızlandırıp bodrum katına indiğim sırada bir kol elimden tutup beni sınıfa çekti.Bu sırada tam bağırıyodum ki karşımda Ateş'in olduğunu ve ellerinin ağzımı kapattığını ve aramızın çok az mesafede olduğunu fark etmem çok fazla zaman almadı.Sonra ellerini ağzımdan çektiğinde sinirlenmiş olduğum için Ateş'e bağırdım.
''Ne yaptığını sanıyorsun sen ya.''
''Ne yapıyormuşum ben?'' Dedi fısıldayan sesiyle.
''Beni korkuttun.'' Dedim bu sefer biraz daha alçak sesle.
''Seni özledim.'' Dedi bir anda.Ne dediğini kavramam uzun sürmüştü,ve üzerimde büyük etti bıraktı.Sonra devam etti.''Ben seni özledim,ama sana başkaları dokunuyor.'' dediginde başkaları dokunuyor derken Berk'ten bahsettiğini anlayabilmem uzun sürmedi.
''Anlamadım?'' dedim, ama aksine çok iyi anlamıştım.
''Bence anladın,ama anlamamazlıktan geliyorsun,o Berk denen çocuktan bahsediyorum,Derin.Ondan uzak dur.Hatta benden başka bütün erkeklerden uzak dur.Uzak dur.Uzak dur.Anladın mı beni?'' dedi 'Uzak dur' kelimesinin üstünde durarak.
''Benden neden bunu istiyorsun?'' dedim yüzüne bakarak,yüzü..yüzü cidden çok kusursuzdu.Konuşurken ortaya çıkan o mimikleri sadece ona özeldi,ve bu onu özel yapıyordu.
''Sana değer verdiğimi söyledim,ve sana sadece ben değer veririm,sadece ben severim,sadece ben dokunurum,belkide sadece..''dedi duraksadı yüzüme daha çok yaklaştı zaten çok yakındık şimdi tek beden olmuştuk.Sonra devam etti.''Belkide sadece ben aşık olurum.''
İşte bu sözleri benim üstümde oldukça etki bırakırken,ona olan duygularım yoğunlaşmış ve büyük şoka uğramıştım.
Ben bu bölümü çok sevdim bilmiyorum yazarken bile çok mutlu şekilde yazdım umarım sizde seversiniz yorum bırakırsanız daha mutlu şekilde yazıcam.İlerleyen bölümlerde Ateş'in duyguları ciddi anlamda karışıcak bunuda söylemiş olayım dedim,okuyan herkese teşekkürlerr :DD