Colorblind✓ | KookMin (Türkçe Çeviri)

Red❤️

Jimin duştan çıkmıştı ve saçlarını kurutunca banyodan çıktı ve odaya gidip dolaptan bir kazak seçti.

Jungkook'u bulmak için yatak odasından çıktı, ama oturma odası fazla sessizdi öyleyse çizim yapıyor olmalı. Jimin adımlarını küçük resim odasına çevirdi, beklediği gibi oradaydı ve boş bir Pepsi kutusuna çiçekler çiziyordu.

"Seni burada bulacağımı düşünmüştüm.". Jungkook arkasını döndü, dudakları bir gülümseme oluşacak şekilde gerildi ve daha sonra boyamaya geri döndü.

"Neden?". Jimin odanın içinde yürüdü ve odanın köşesindeki tabureyi alıp erkek arkadaşının yanına oturdu.

"Her zamana bir şeyler çizmek için ilhamın var.". Jungkook kıkırdadı ve fırçayı boyaya daldırdı.

"Kırmızı nedir?".

Jungkook boyamayı bıraktı ve fırçayı kenara koyup Jimin'e döndü, "Sana daha önce söylemiştim, ana renklerden biridir, sarı ve mavi gibi. Eğer sarıyla karışırsa turuncu, maviyle karışırsa mor olur.".

"Bunları biliyorum, ama nasıl bir şey?".

Jungkook fırçayı kabına koydu ve tüm dikkatini Jimin'e verdi. "Kırmızı bazı çiçeklerin rengidir, örnek olarak, güller kırmızıdır," Çizdiği çiçekleri gösterdi, "Kırmızı arzulamaktır, tutkudur ve en çok da aşkla ilgilidir."

Küçük olan dikkatlice kesinlikle 'kırmızı'yı açıklayan Jungkook'un dudaklarına baktı.

"Doğal bir renktir ve çok popülerdir. Özellikle Sevgililer Gününde ortaya çıkar.".

"Saflığı da temsil edebilir," Jungkook sevgilisinin yanaklarını avcuna yasladı, "senin gibi.". Gülümsedi.

Jimin yanaklarının ısındığını hissedebiliyordu, "Yanakların kırmızıya döndü, aşkım.".

Küçük olan o kadar utanmıştı ki Jungkook'un ellerini itip yüzünü kendi elleriyle kapatmıştı, "Komik olan şey şu ki,"

Jimin ellerini sadece görebileceği şekilde açtı, "Ne?".

"Kazağın kırmızı.". Karşısındaki adam ellerini onun yüzümden çekti. Kendi kendine gülümsüyordu.

"Kırmızı... Kulağa güzel geliyor.".

"Evet öyle. Ama sen kırmızıdan daha güzelsin.". Jungkook onu yavaşça öptü.

*

Ölmeye devamke...