Rainbow🌈

2.6K 301 66
                                    

*düğün günü*

Bu gün onlar için heyecanlı bir gündü. Jungkook Jimin'e düğünlerinin küçük olacağına söz vermişti, Jimin gösterişli olmasını istemiyordu.

Sadece arkadaşlarını davet etmişlerdi, bu arkadaşlarıyla neredeyse 6 yıldır tanışıyorlardı. Arkadaşları oturma odasında karaoke yaparken, Jimin Jungkook'un elini tuttu ve dışarıya yönlendirdi. Dışarı çıktıklarında yağmur durmuştu.

Jungkook ile birlikte yalnız olmak istemişti, daha sonra kocasına ne yapmak istiyorsa onu yapmasına izin verecekti.

Jimin, Jungkook'a sarıldı ve tatlıca kafasını boyun girintisine koydu. Mutlu bir şekilde nefes aldı, "Kookie, eğer bir renk olsaydım hangisi olurdum?".

Jungkook bir şeyler söylemek için ağzını açtı ama duraksadı. Düşünmek için durdu, "Hmm, sarı demek isterdim ama çok daha renklisin... Gökkuşağı gibi."

Jimin gülümsedi ama kafası karışmıştı. Kafasını kaldırıp genç olanın yüzüne baktı, "Gökkuşağı ne? Daha önce duydum ama bir tane bile gördüğümü hatırlamıyorum.". Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı.

Jungkook gülümseyerek elini Jimin'in şişmiş karnına koydu, "Renklerin bir çizgi biçiminde birlikte olması gibi, sana anlattığım tüm renkler. O renkler gökkuşağını oluşturur. Ve tam şurada aşkım, bir gökkuşağı var.".

Jimin gökyüzündeki 'gökkuşağı' a hayran kaldı. Sadece beyaz ve gri görse de hayranlık içindeydi. Renklerin tonlarını hayal etmeye çalıştı, gökkuşağı için çünkü onların nasıl göründüğünü tam olarak bilmiyordu. Ama en azından denedi.

" Ben neden bir gökkuşağıyım?".

"Umm, sende her şeyden biraz var. Kırmızı gibi tutkulu, turuncu gibi sıcak, sarı gibi pozitifsin ve liste devam ediyor. İçinde her şeyden bir parça var ve seni sevmemin sebeplerinden biri bu.".

Jimin kızardı, "Gökkuşakları nasıl oluşur?".

"Gökkuşağının oluşması için ilk olarak yağmur yağmalıdır. Evden işe gitmem gibi. Sonra eve geri dönüp seni görmek beni her zaman mutlu eder.".

Tatlı bir an paylaşıyorlardı. Ardıma Jungkook, Jimin'in büyüyen karnını gözüyle işaret etti, "Ve şimdi bu mutluluk yumağı yolda, artık iki tane gökkuşağı göreceğim.".

Jimin'in gözleri doldu, "Beni ağlatmayı kes.".

Jungkook cebinden bir mendil çıkardı ve Jimin'in gözlerini sildi, "Sadece gerçeklerden bahsediyorum aşkım, sen sadece fazla duygusalsın ve bu tatlı.".

Jimin oyuncu bir şekilde onun göğsüne vurdu. Jungkook'un eli ise hala on altı haftalık şişliğin üstündeydi. Kısa olan elini onunkinin üstüne koydu, "Seni o kadar çok seviyorum ki sana düğün hediyesini zaten verdim.".

Jimin yaşlı gözlerle Jungkook'a baktığında gülümsedi.

"Başıma gelen en iyi şey sensin. Beni dünyadaki en mutlu insan yaptın, seni hak etmek için ne yaptım bilmiyorum. Durumuma rağmen, sadece... Teşekkür ederim Kookie. Eğer senin için olmasaydı burada asla olmazdım.".

Jungkook içten bir şekilde gülümsedi ve nazikçe kısa olanın kafasını tutup alnına bir öpücük bıraktı, "Ben de Jimin-ssi.".

"Seni seviyorum, Jeon Jungkook.".

"Ve ben seni daha çok seviyorum, Jeon Jimin.".

Son

Ağlıyorum, çok soft. Buradan ne kadar anlamayacak olsa da yazara sesleniyorum, ağlıyorum mutlu musun vijdamsız.

Ya ben orijinalini okurken böyle olmamıştım şimdi niye böyle oldu.

Colorblind✓ | KookMin (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin