KONU :KİMYA MI KAZANIR HİSLER Mİ ?
Kim olduğunun ya da nasıl biri olduğunun önemi yoktur. Eğer birine aşık olduysanız beyniniz ve kalbini kazananı olmayan büyük bir savaşa girer. Duygularınız büyük bir yumak haline gelir. Çözmeye çalıştığınız her seferde daha da karışır ya da ondan vazgeçemeye çalıştığınız her seferse küçücük bir tebbessümü bile o hissi güçlendirerek işleri daha da çıkmaz bir duruma sokar. Bu durumun en kötü tarafı çaresiz kalmaktır. Kaçmak ve kurtulmak istediğin o sıcak yumrunun giderek daha çok yayılması ,her gün içini kaplaması bunu karşısında yapabileceğin bir şey olmamasıdır.
Aşk;basit bir kimyasal tepkime,aşırı derece çikolata yemekten hiçbir farkı yok. Peki asla karşılık bulamayacağınız bir aşk? Bu daha da fazlası. Kimyanın formüllerle gösterebileceği bir olay değil. Öyleyse ne ?
Onu görmek için uydurduğun saçma sapan bahaneleri ,kendi kendine yarattığın işaretleri, sırf o seviyor diye dinlediğin berbat şarkıyı ,onda var diye mağaza mağaza benzerini aradığın kırmızı kazağı kimya açıklayamaz. Aslına bakarsan hiçbir bilim dalı ya da mantık açıklayamaz. Çünkü bunun mantığa sığar bir tarafı yok. Birinin göz rengini aklına kazımak,gülüşünde ki bakışında ki anlamı bilmek hiçbir mantık kitabında yazmaz.Hiçbir filozof bundan bahsetmez. İnsanoğlunu her seferinde felakete sürükleyen duygular burda devreye giriyor.
Duygular yenik tarafın kendini avutmak için kullandığı gurur ve tüm ahlaki değerlerin hal değiştirmesidir. İnsanı ayıran en önemli özelliğin, beynin,reddedilmesidir. Yani her şarkıda onunla ilgili şeyler bulmak beynin reddedilmesidir. " Hissetmeyi seviyorum. Birini dikkatle dinlerken yüzünün aldığı masum hal karşısında güçsüz kalmayı seviyorum. Her seferinde ger yeminimden sonra yine onu istemeyi ve dilemeyi seviyorum. Ne kadar zarar verirse versin herşey bittiğinde yine hayallerimdeki ona sığınmayı seviyorum. O bilmese bile ona şiir yazarken ağlamayı .. " diyorsanız işler cidden zor demektir.
Duygularınıza ve hissettiğiniz şeylere teslim olun onlarla savaşmayın. Korkmayın yanlış hissetmezsiniz sadece yanlış hissettiğinizi zannedersiniz.
Kimya ve hisler;plaj kumu ve mayo,nane ve limon, kahve ve süt, esmer kızlar ve sarı saç gibidir. Tek başına çok güzeldirler ama biraraya geldiklerinde sonuç pek iç açıcı değildir.
Kimyaya inan biri olmanın en iyi tarafı olayların mantığını kavrayıp kabullenmektir. Kanıtlara inanmak. Bu yüzden de canınızı hiçbir şeyin yakmasına izin vermeyecek kadar hissiz olmak. O zaman ağlamak gibi eylemlerin fazlalağıyla yaşamak zorunda kalmazsınız. Aldığınnız kararlar kendi yararınıza ve mutluluğunuza dayanır. Kendini mutlu etmek başka birini mutlu etmenin ilk şartıdır. Mutlu olan mutlu eder. Ve yine burda lanet duygular boy gösterir .Gördüğünüz gibi hayat bir yere kadar kimyadır.Bir yerden sonra hissedersiniz ve canınız yanar.
Hislerine inanan biri olmanın en iyi tarafı sevmektir. Hayatın tadına varmak,doyasıya yaşamak. Ve hayata bir kez geldiğimizi düşünürsek hissetmeden geçen her zaman kaybedilen ve geri gelmeyecek saat tiktaklarından fazlasıdır. Hissederek yaşayanların bir çok acısı olur. Hepsinin canına okuyan birileri vardır. Sayısızgece ağlayarak uyanmışlardır. Çoğu zaman sabahı edemeyip ciğerlerine dolan gökyüzünü atmaya çalışmışlardır. Biliyorum sana da oldu. O histen bahsediyorum işte. Ciğerini sıkıştırıp göğüs kafesine kemikler batıran, nefes almanın bir yük olduğu,ne yapsan geçmeyen o hissizlik hissi. Ama biliyor musun o seni insan yapar. Hiçbir şey hissetmemektense acı ve buruk hissetmeyi tercih ederim. En azından iç dünyanda bir yaşam belirtisi olur.
Yani diyorum ki;hisset! Yarın ölecekmiş gibi . ne hissetiğin önemli değil. İstersen hayal edemeyeceğin kadar çok acıtsın .Yine de acıyı hissedecek kadar insan ol.Sınavda çıkar bak bu konu not al.
ÖRNEKLER:
Kız okulun bahçesinden içeri girer. İlk gün için sabahın erken saatlerinde kalkılmış saçlar özenle yapılmış ,makyajlar o biçimdir.Normalde emmi diyeceğiniz kız Marilyn Monroe çakması olmuştur kısacası .Gerçi her sabah bu kadar hummalı hazırlık yapmak zor geldiğinden en fazla iki hafta sonra kızım emmiye dönüş yapacaktır.Neyse hevesiniz kaçmadan ben konuya dönüş yapayım. Kızcağızımız sevimli süslü,sevimsiz,selfie manyağı arkadaşlarının yanına gider. Mağlum tüm yaz az görüştüler ya. İki gün önce ucuz kalitesiz cafede buluşup latte içip resmini instagrama atıp check in yapmalarına rağmen "Ay canım benim ben seni çok özlemişim ya ..."muhabbeti yaparlar.8 haftayı anlatır gevezeler.Sonra ise karşıdan bir ışık hüzmesi gelir.Saçları fönlü,dar kotlu karizmatik bakışlı yiğidimiz okula giriş yapar.Aynı zamannda arkadaşlarıyla olan fotoğraflarını "Kardeşlerim yeter!" yazıp paylaşacak kadar klişe,bilinen şairlarin klasikleşmiş mısralarını okumadığı halde durum yapacak kadar da kültürlüdür.Ama işte aşkın gözü kör .Hiçbir özelliği olmadığı halde ya tamam abartmayalım çocuğun hafif gideri vardır şimdi hakkını yemeyelim.Kızımız bu yiğidoyu gizli gizli izlemektedir.İçi gidiyodur ama çocuk bakınca küçümseyen erkek savar bakışı atar. Bu kez durum farklıdır.Yavuz çocuğumuz kızı takip etmeye başlar giderli sözlerini fav'lar. Bu durum da x kaçtır? Şaka şaka biliyorum matematik yüzünden x' e olan nefretinizi biliyorum.Kızımız ne yapsın?Seç.Make your choice.
A)Ne münasebet olan konuşana kadar konuşmasın.
B)Önce sen git ben çok kararsızım.
C)Ay benim de başıma da geldi bu durum ya.
D)Delikanlı gibi gitsin muhabbette girsin.
CEVAPLAR
A)Oğlumuz kızımıza kaçamak bakışlar atıyor. Kızımız da az kahpe değil hani. Çocuk ne zaman baksa gözlerini devirip arkadaşlarına dönüyor. Ve yazın arkadaşlarını yeeiği tüm haltları eğlenceli olamamasına rağmen eğlenceliymiş gibi dinliyor.Tabi oğlumuz kızdan karşılık alamayınca oluşan elektriklenmeyi atmak,topraklama,için başka bir av arıyor. Ah be gitti güzelim çocuk .Yavrucum o çocuğun gelmesini bekleme.O gelmeyecek belli yani.Belki D'yi seçsen işleri ilerlerdi.Evlenirlerdi. Çocukları olurdu.Birinin adı Mertcan Doruk birinin adı Ceylin Buse olurdu.İşte hep Doruk'un Buse'nin hakkını sizin gibiler yedi.
B)Ebru Yaşar şarkısı değil mi o ya ?Severiz severiz ya Ebru'yu .Sesi duruşu falan iyidir.
C)Gelir tabi bu kadar klasik bir durumdur ki bu.Artık başına gelmeyeni dövüyorlar be.
D)Oğlumuz kızımıza kaçamak bakışlar atıyor.Kızımız da durur mu yapıştırır bakışı.Yaklaşık iki dakika sonunda ortamda testere sesleri oluşuyor. Kızımız bakışlarıyla kesiyor adeta parçalıyor.Kızımız kararını veriyor oğlanın yanına yürüyor.Yüzündeki makyajın saçında ki dalganın eteğinde ki pilenin verdiği güvenle Adriqnq Lima gibi kasıla kasıla gidiyor Acun'unun yanına.Oğlumuzun yanına varıp "Merhaba şarj aletiniz var mı?Tam Face'teyken bitti.Varsa çok makbule geçer."
Hata 1:Ah be yavrum ah be kuzum konuya ordan girilir mi?Napacaksın aleti?Nerede şarj edeceksin ?Nerene takacaksın?Açık açık söylesene ben seni it gibi seviyorum diye.Hep GDO'lu gıdalardan bunlar.Akıllı adam kalmadı memlekette .
Anlayacağın bunun bir çözümü yok.En güzeli bakışmamak baby face yakışıklı oğlanlarla her türlü kötü hissedersin.Ama olsun hisset be ilerde torunlarına anlatırsın benim zamanımda ergenler böyleydi diye.
Zırrrr! Aha teneffüs oldu.Koş.Sen kitabı okumaktan tuvaletede gitmemişsindir.Git önce çişini yap .Böbreklere birşey olmasın biz hep burdayız.
*Diğer kitabım Tatlı Cinayet Günlüğü'nüne de beklerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk İçin Hazırlık Okulu
RandomBen öğretmeniniz Bayan Aşık.Şu an okumaya başladığın kitap bir okul aslında.Dur hemen korkup kapatma.Yıllarca okuldan ne çektiğini biliyorum. Önce bir dinle. Bu okul aşk ve onun muazzam acısı hakkında. Sevgilisinden ayrılanlar ya da hayatında en az...