4

118 14 1
                                    

Düğüne bir gün kala grup son hazırlıkları yapmak için salonda toplanmıştı.

Kilise töreni yapıldıktan sonra misafirleri maslara alıp yemek ve pasta kesme olaylarını gerçekleştireceklerdi.

Ne yazık ki, jin 50 kişilik bir masaya dekorasyonları yerleştirmek zorundaydı.

"hyung bu çok uzun" jungkook söylenerek masadaki bir sandalyeye oturdu.

Çok geç olmuştu ve eve gitmek istiyordu.

"söylenmeyi kes, burayı bitirip hemen gideceğiz. Hem yoongi ve sen daha 3 tabak düzenlediniz üstelik birlikte çalışıyorsunuz"

Taehyung, kimsenin onu göremeyeceği bir köşede yere oturmuştu.

Yarın jimin'in evlenmiş olacağını daha yeni algılıyordu.

Herkese iyi olduğunu söyleyip geçiştiriyordu ama aslında hiç de iyi değildi.

Jimin'i çok özlemişti.

Eskiden yaptığı gibi, bir anda gidip de jimin'e sarılamamaktan nefret etmişti.

Jimin'in onu eskisi gibi saramamasından nefret etmişti.

En çok da, jimin'in onu ayrıldıkları güne kadar sürekli yaptığı gibi öpememesinden nefret etmişti.

Tüm bu düğün işlerinden nefret etmişti çünkü bu onu mahvediyordu.

Ve artık dayanamıyordu.

Bu yüzden, bu acıları gizliden yaşamayı kesti.

İçindeki küçük parçalar, en sonunda hıçkırarak ağlamasına ve arkadaşlarının her şeyi fark etmesine sebep olmuştu.

Jin hızlıca küçüğünün yanına koştu.

"Taehyung?"

Hepsi geldiğinde, küçük bir köşede dağılmış bir şekilde oturduğunu gördüler.

"h-hyung bu acı n-neden geçmiyor... Beni ö-. ö-öldürüyor... Bunları çekeceğime ölmeyi t-tercih ederim"

Jin hemen eğilip kollarını küçüğüne sıkıca sardı. "böyle konuşma bebeğim. hayatın çok değerli, bu düşüncelerin onu ele geçirmesine izin verme."

Jungkook hoseok'un kolundan tutup, onu uzağa çekti.

"jimin hyunga söylememiz gerektiğini düşünmüyor musun? Bu taehyung hyungu öldürüyor ve eğer bunu bilseydi, bu olayın bu kadar ileri gitmesine izin vermezdi."

Hoseok iç çekti. "öylece gidip bunu söyleyemeyiz. Jimin yerim'le evlenmek zorunda. Onunla mutlu bile, biliyorum taehyung'la birlikte daha mutlu olabilirdi ama aileleri onlardan nefret edecekti. Aileleri her şeyden önemli. "

Jungkook gözlerini devirdi.

Bu düğün muhtemelen jimin'in annesinin taehyung'a yapabileceği en kötü şeydi.

" Taehyung-ah bu kadar acıttığını neden daha önce bize söylemedin? " dedi jin, küçüğün gözyaşlarını silerken.

" iyi olacağımı düşünmüştüm ama olamadım. Cidden olamıyorum hyung. Ne yapacağım? Ona hiçbir şey söyleyemem, düğününü mahvetmek istemiyorum. Onun geleceği çoktan planlandı bunu mahvedemem."

En büyükleri olmasına rağmen jin bile ne söylemesi gerektiğini bilemiyordu.

Söyleyebileceği pek bir şey yoktu.

Taehyung'a her şeyin güzel olacağını söyleyemezdi çünkü o da bilmiyordu.

Ama duygularını yansıtmasını da söyleyemezdi çünkü bu daha fazla probleme yol açardı.

"Taehyung-ah, yapmak istediğin şey ne?" diye sordu jin.

"jimin'in mutlu olmasını istiyorum..." söylediği şeyin trajikomik olduğunun farkındaydı.

Gözlerini silip Jin'in de yardımı ile ayağa kalktı.

"komik oluyorum değil mi? Ben onun arkadaşıyım. Bu yüzden bu durumda onun için mutlu olmalıyım. Hadi masaları bitirip eve gidelim. Jungkook çok yorulmuş gibi duruyor."

Jin derince bir iç çekti. Taehyung'un bu kadar acı çekiyor olduğunu bilip de yardım edemiyor olmak onu üzüyordu.

"hala jimin hyungun, taehyung hyungun acı çektiğini bilmesi gerektiğini düşünüyorum." dedi jungkook.

"bilmeli... Ama sadece taehyung söyleyebilirse." diye cevapladı jin.

"Taehyung hyung çok acı çekiyor. Bunu öylece görmezden gelemeyiz" jungkook hyung'u için çok endişeleniyordu.

"jungkook düğün yarın sabah. Yapabileceğimiz hiçbir şey yok." hoseok, en küçüklerinin omzunu sıvazlarken konuştu.

Jungkook, bu düğün işinin arkadaşına yaptıklarından nefret etmişti.

~~

Merhaba! Hikayeyi beğeniyorsanız lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin 💜

THE WEDDING pjm+kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin