Bölüm 10: Vedasız gidişler

359 186 269
                                    

Sevgili okurlarım. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.

Keyifli okumalar🤗🤗🤗

Multimedya: Emre Aydın - Hoşçakal

★★★Bölüm 10: Vedasız gidişler ★★★

Derin uyumuştu. Aras onun üzerini örttü. Bana dışarı gel diye işaret yapıp önden kendisi çıktı. Ben de arkasından yürüdüm. Gözüm ne bahçenin güzelliğini görüyordu, ne de saatin kaç olduğunun farkındaydım. Sadece olabildiğince uzun bir süre burada kalmak istiyordum. Son kez... Son kez Derin'i doya doya görmek istiyordum.

Aras durdu ve yüzünü bana döndü.

Gözlerinde gördüğüm o sert bakış, aynı ilk geldiğim gün gördüğümle aynıydı. Hayatımda ilk defa bir korku kapladı yüreğimi, hiç bir zaman kimseden korkmayan ben, onun karşısında titredim. Bu bir azdan dayak yiyecek olmanın korkusu değildi, onun gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığının verdiği korkuydu.

"Sen..." dedi ve sustu. Sanki kelimelerini doğru seçmeye çalışıyordu. Suskunluğu ise beni daha çok korkutuyordu.

"Amacın ne senin? Bize verdiğin o ilaç neydi?" Diye sordu oldukça sert bir sesle. Her an yakama yapışacak gibi bir hali vardı.

Bunu nasıl görmüştü ki? Bu görev zamanı yaptığım kaçıncı hataydı? Artık ben bile kendime inanamıyordum.

"Seni o adam mı gönderdi?" Dedi tane tane. Sakindi, ya da sakin kalmak için mücadele veriyordu.

"Biliyordun madem neden içtin o kahveyi?" Diye sordum sorusuna soruyla karşılık vererek.

Yakama yapıştı, "Neden mi? Çünkü sana güvendim. Sana o kadar güvendim ki, bize zarar vermeyeceğini düşündüm. Savaş yapmaz dedim, çünkü Derin'e aşık. Aşık adam sevdiği kadına zarar vermez."

Üzgündü. Bakışları hayal kırıklıklarıyla doluydu.

Gerçekten bana bu kadar güveniyor muydu? Ama neden? İnsan birine neden güvenir ki? Daha bir hafta bile olmamışken hemde. Bu insanlar bu kadar saf değildi. Peki sebep neydi?

"Ama neden? Ben senin güvenine bile layık değilim."

Elleri gevşedi. "Hâlâ anlamıyor musun? Derin sana aşık. Ben sırf kardeşim bir kez mutlu olsun diye seni kabul ettim. Senin de ona aşık olduğunu biliyorum, boşuna inkar etme. Asıl sen neden bize bunu yapıyorsun? O ilacı vermekte amacın ne? En önemlisi kimsin sen ve bizden ne istiyorsun?"

Bu soruları tek tek cevaplayacaktım, çünkü yarın hiçbir şey hatırlamayacaktı.

"Aras, ben bir ajanım, görevim bulmacayı bulmaktı. Yani Doğan ve Güneş denen iki çocuğu bulmak. Ama sizin o adam dediğiniz adamı tanımıyorum. Çünkü para aldığım bir kadın. Amacı ne, sizi neden arıyor bunların cevabı bende yok. Bu yüzden size o ilacı verdim zaten, sizden birşeyler öğrenmek için."

"Öğrenince ne olacak peki? Ne yapmayı planlıyorsun?"

Bu adamın bu kadar sakin kalması ve dediğim herşeye sorgulamadan inanması kendimi kötü hissetmemi sağlıyordu.

"Sizi korumak için tüm delilleri yok edeceğim."

"Neden yapacaksın böyle bir şeyi?"

"Çünkü..." Durdum. Çünkü Derin'e aşık oldum demek istemiyordum. Bunu daha ona bile itiraf etmemişken başka birine söylemek istiyordum.

"Derin'e aşık oldun." Diye tamamladı cümleyi Aras.

"Ona bile itiraf etmediğim bir şeyi sana itiraf etmek istemiyorum."

Özgürlüğe susamış ateşböcekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin